Şimdi güzel memleketimde bol miktarda kendine STK diyen, DKÖ diyen yerler var. Bu yerlerin kendi arasında kim sivil toplum kuruluşu kim demokratik kitle örgütü tartışması var.
Bunların kamuya yararlı statüsü almış bağışlarını vergiden indirim konusu yapma cazibesine sahip olanları var.
Ama bazılarının bazıları için kutsiyeti var.
Mesela ADD (Atatürkçü Düşünce Derneği)
Bu dernek kamuya yararlı statüde bir dernektir.
Seçimli olduğu içinde “demokratik kitle örgütüyüm” der.
Ben bu güne kadar Balıkesir’de ürettiği herhangi bir düşünce ya da bildiriye şahit olmadım ama her genel kurulunda kim ele geçirecek tartışmasını duydum.
Kendi üyelerini kendi seçen ve üye yapan bir derneğin ele geçirilmesinden bahsetmek ve iç siyaset yapmak en hafif tabiriyle adını taşıyan lidere saygısızlıktır bu saygısızlığa ortak olmadım.
Bakın ADD iç mevzuatı üye profili için ne diyor.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ŞUBE ÇALIŞMA GÖREV YETKİ VE SORUMLULUKLAR YÖNERGESİ
ÜYELİK HAK VE ÖDEVLERİ ÜYELİK Madde 5:
* Anti Emperyalist, (birinci koşulu Antikapitalist olmaktır unutulmuş)
* Cumhuriyete, devrim yasalarına ve devletin tekliği, ülkenin tümlüğü, ulusun birliğine bağlı,
* Gericiliğe, ümmetçiliğe, cemaatçiliğe, dinsel ve etnik şovenizme ve bölücülüğe karşı,
* Toplumda saygınlık kazanmış, dürüst ahlaklı,
* Atatürkçülüğü bir davranış ve yaşam biçimi olarak benimsemiş her yurttaş, üye olmak için başvurabilir.
ADD TÜZÜK
DERNEĞİN AMACI MADDE 4
4.1 Atatürk’ün önderi olduğu Türk Devrimi’ni ve bu Devrimin temelini oluşturan başta Altıok olmak üzere Atatürk ilkelerini, her alanda ilerlemeye açık ve sürekli geliştirici nitelikteki düşünce sistemini, Devrimin bugünkü sonuçlarını ve yarınlara uzantılarını, Atatürk’ün düşüncelerini, davranışlarını, savaşımlarını ve yapıtlarını incelemek, araştırma konusu yapmak, bunlara karşı geliştirilen yapılanmalar ve düşünceler ile yasalar çerçevesinde mücadele etmektir.
4.2 Atatürk’ü, Atatürkçülüğü anlayan ve her alandaki uygulamalarını benimseyenlerin bir araya getirilmesi yolunda çalışmalar yapmak; Atatürk’ün belirlediği amaçlar doğrultusundaki atılımları yaygınlaştırıp sürdürmek; Cumhuriyet ve demokratik, laik anayasal düzen karşıtı kişi ve grupların, Türk devriminin ve bu öze dayanan anayasal düzenin yerine, toplumu, ülkeyi ve anayasal düzeni geri götürmeye yönelik olası çabalarına karşı, toplumu koruyucu yönde, aydınlatıcı ve uyarıcı çalışmalar yapmaktır. ( Kendi iç erklerinin bile tartıştığı kandilleri kutlayan, hamur dağıtan, Cuma günlerini diğer günlerden hayırlı ilan edip mesajlar atan Belediye başkanlarını alkışlıyor)
4.3 Atatürk’ü, yapıtlarını ve Atatürkçü düşünceyi yıpratmak ve kötüye kullanmak amacıyla yapılan her tür çalışmaya, söz ve eyleme karşı çalışma yapmak, Atatürk’ün anlayışının, düşüncesinin, devrim ve ilkelerinin özünü halka anlatmaktır. (İmamoğlu tekke açılışı yaparken susuyor)
4.4 Hiçbir ayrım gütmeden ve gözetmeden, anayasal demokratik düzen güvencesinde evrensel insan hak ve özgürlüklerini üstün tutarak, yurttaşları tam eşitlikle kucaklayıp, ulusal dayanışmanın temeli olan toplumsal barışı sürekli kılmak, her tür teröre ve sömürüye karşı çıkarak, çağdaş sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bütün olarak bağımsızlığının karşısındaki yapılanmalara karşı mücadele etmektir. (ABD’de belediyeye rüşvet vererek yapılan binaları kutsuyor ,Ortadoğu kökenli kurumlarla beraber etkinlik tören yapanları selamlayanların arkasında hizalanıyor)
Yani derneğe üye olmak her baba yiğidin harcı değil.
Ancak bu dernek ve bazı benzeri dernekler CHP’nin arka bahçesi olmak üzerine bir iktidar kavgasının malulü olmakta da sorun görmüyor.
Bağımsız davranan bir örgüt olma çabası ile “ele geçirme – ele geçirtmeme” sarkacında gidip geliyor.
Geçtiğimiz günlerde Balıkesir ADD’de bir olağanüstü genel kurul toplantısı imza tamamlama ile yapılmıştır. Toplanan imza sayısı 244’tür.
Ancak olağanüstü genel kurulda yine ele geçirtmeme ağlaması egemen olmuştur.
Tartışmalı nisaplarla divan oluşturulmuş, seçim saati 12.00 olarak Divan tarafından belirlenmiş, saat 12.00’ye kadar görüşmeler sakat olarak yürütülmüş seçime geçilmek istenmiş. Ancak salonda yeter sayı olmadığından saat 12.00’ye kadar verilen süre de dolduğundan genel kurulun kapatılması gerekirken…
Divan görevini yapmamış ve genel kurulu kapatmamış, seçim isteklileri de tek tek üye arayarak sandığa davet etmiş (bu arada bizim evdeki ADD üyesi arzu edilen seçmen profiline uymadığından aranmamıştır) seçmen bulduklarıyla seçim yapıp dernek yöneticilerini seçmiştir.
Tüm bu organizasyonu CHP’nin derinlerinden muhtemelen de devlet adına vazifeli bir “ABİ” yürütmüş genç Divan Başkanını “senin geleceğini yakarım” diye tehdit ederek genel kurulu kapattırmamış kendisi bölge koordinatörü de olan Divan Başkanı da genel kurulların namusu olan Divan’ın namusunu koruyamayıp kuyruğu kıstırıp tehdide rıza göstermiş seçimi yaptırmıştır.
Olağanüstü genel kurul için imza veren üyelerin bile tam olmadığı sayılarla (214) çağrı yapılan gündemde saat 17.00 diye sonlandırılan genel kurul saat 18.00’e kadar uzatılıp korsan seçim yapılmıştır.
Bu arada seçim minibüsüne yolcu çağıran tele değnekçiler “gelmezseniz ADD’yi AKAPE’li ele geçirecek” diye feryat ederlermiş.
Yahu arkadaş koşullarını yukarda saydığım üyeliğe uygun bulunmuş bir üyenin adaylığını böyle tarif edip siyaset yapmak ne çirkinliktir.
Bu verilerle baktığınızda buna demokrasi demek hele ki Atatürkçü Düşünce parantezine almak düpedüz terbiyesizlik, buna olanak sağlayanların, sessiz kalanların yaptığı iş de ihanettir.
Peki genel kurul hangi hallerde erteleniyor.
Gelecekteki Divan başkanlarına bizden kıyak.
GENEL KURUL TOPLANTILARININ GERİ BIRAKILMASI Madde 27:
* Genel Kurulun toplanamaması
* Divan Kurulunun oluşamaması.
* Şube Başkanı ve Başkan Yardımcısının gelmemesi.
* Kavga Çıkması
* Doğal afet.
* Sıkıyönetim vb. hallerde Genel Kurul toplantısı geri bırakılabilir.
Bu durumda 6 ay içinde tekrar ilan yapılarak Genel Kurul için yapılması gereken tüm prosedürler tekrar uygulanır.
Yapacağı bir genel kuruluna 3.maddedeki “Şube Başkanı ve Başkan Yardımcısının gelmemesi” gibi hayatın olağan akışına aykırı bir madde koyulan,
4.maddesinde bir genel kurul yönetecek bir Divan kuramayan, kurulmuş Divan’ı yenileyemeyen ve “kavga çıkması” öngörüsünü ekleyen bunu engelleyemeyen bir derneğe neden üye olmadığımı bir daha sormazlar herhalde.
Bu tüzük ve yönergeyi okuyup üyelik yapanların da başlarına gelenlerden şikayet edemeyeceğini hatırlatırım.
Son olarak 1989’da kurulduğundan bu yana 9 kez yani 4 yılda bir TÜZÜK değiştirmiş bir kuruluşun en ideal tüzüğü bu ise vay başına diyorum.(Sevgili Can YÜCEL’in TİP kongresindeki ; “Bu işler TÜZÜK işi değil BÜZÜK işi” tespitini baş köşeye koyarak)
Atatürkçü Düşünce adına siyaset simsarlığı yapan, evde kalmaktan sıkılan emekli çok bilen memurlar elinde çukura dönüştürülen siyasi hayata daha fazla özen ve dikkat için çağrıda bulunuyorum.
Demokratik kitle örgütleri kimsenin iktidarsızlığına iktidar arayacağı yerler değildir.
Muhalefette de kalsanız aklınız başınızda kalın, esen kalın.