Ne yaşarsanız yaşayın asla sevgiden ve insana olan güvenme duygunuzdan vazgeçmeyin…
Sevgiden uzaklaştığınız da sizi artık kin ve nefret yönetir. Bunu da unutmayın…
Özellikle okuduğunu anlamayan bir toplum içinde yaşadığınızda,
Özellikle sevgisiz ve güven duygusundan yoksun toplum içinde yaşadığınızda,
Özellikle ilişkilerinde küçük çıkarlarının korunduğu ve gözetildiği bir toplum içinde yaşadığınızda,
Yaşamak çok zorlaşıyor gibi görünse de görevinizin içiniz de taşıdığınız ışığın o insanlara da ulaşması olunca yaşayacağınız sıkıntıların hiç bir önemi yoktur.
İnsan beni hiç bir zaman şaşırtmaz. İnsanı tanımak sanıldığı kadar kolay değildir. Kolay olan yani kolay yolu belirleyen sizin düşünmekten kaçınmanız ve yaşamın anlamını bilmeden yaşamınızı isteyenlere verecekleriniz ile ve yine yaşamınızı sorgulamadan oyuncak misali elden ele kullanılır konumda yaşama isteğinizin değerli olduğunu size hissettirenlerin oyunlarının sorunsuz bir parçası olmasına izin vermenizdir. Kolay yol o nedenle hep korunmuş ve kollanmıştır. Kolay yol da bağırmak serbesttir, düşünmek yasaktır. İnsan düşünmeye başladığında ve beraberinde “merak” içinde soru sormaya başladığında birileri içinde tehlikeli olmaya başlamıştır.
Bizlerin görevi ise yaşam tarzı içinde bu yaşam anlayışının yani kolay yaşamanın, insanı insan yapmadığını anlatmaktır…
İnsanı insan yapan, yaşamın anlamını öğrenmesi ve bu anlam üzerinden kendini yönetebilmesidir. Kendini yönetemeyen insan ile yöneten insan arasındaki bu ilişki erkek egemen toplumların en önemli sorunudur.
Kendini yönetemeyen insan her zaman birine tapmak ve onun arkasına sığınarak kötülüklerinin doğruluğuna inanırmış gibi yaşamanın kolaylığı içinde var olmak ve nefes almak ister. Erkeğin bu yapısı içinde kadının konumu çok önemlidir. Ya yaşamından vazgeçip erkeğe kendini adayacaktır. Ya da mücadele edecek ve kendi yaşamının efendisi olacaktır.
Kendi yaşamının efendisi olamayan erkeğin en büyük ödülü bir kadının yaşamından sorumlu olmak ya da yaşamını yönetiyor olmaktır.
Onlar aşağıda itişip kakışırken, yukarıdan onları izleyen sermaye gördüğü bu tablodan çok mutludur.
İnsanları kendi içinden çıkan düşmanla yönetmek bilinen en etkili yöntemdir. Sermayenin en büyük gücü aşağıdakine zenginliğini görkemiyle sunmaktır. Hal böyle olunca aşağıdakinin en büyük isteği de o zenginliğe sahip olmaktır. Böylece oyunun kurgusu tamamlanmış olur.
Küçük adam, büyük adam olunca bir süre sonra görür ki o zenginliğin, o saltanatın gerçek gücü aşağıdakilerin alinteri ve emeğidir.
Önünde iki yol vardır. Ya zenginliği yok edecektir ve aşağıya inecektir… Ya da geçmişini unutup oyunu oynamaya devam edecektir…
Oyunu bozup ve oyunu aşağıdakilerinin emeği ile yeni baştan oynamak isteyenler içinde bugüne kadar bunu başarabilmiş iki insan peygamberimiz Hazreti Muhammed ve kurucumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’tür…
Oyun bugün bütün şiddetiyle sürmektedir…
Sevgi ve saygılarımla…