18 Mart Çanakkale Savaşlarının yıldönümünde yazılacak o kadar çok belge ve bilgi var ki , internette bulduğum kuzenim Mehmet Demirkol’un yazısını siz okurlarımla paylaşmak istedim. Mehmet Demirkol büyük dedemiz Çanakkale Şehidi Osman Efendi ile Şamlı doğumlular. Kuzenime teşekkürler.
Çanakkale zaferini bize kazandıran aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin önünde saygıyla eğilirim. Büyük dedemiz Çanakkale şehidi Haşim Oğlu Osman / Balıkesir Şamlı beldesi nüfusuna kayıtlı . Rürtbesi Nefer. Şehit olduğu yer: Çanakkale / Alçıtepe (Kirte) . Şehit olduğu tarih: 15 Eylül 1915.
Minnet ve dua ile..
Emperyalizmin ağa – babalarının ağır yenilgi aldığı o muhteşem donanmalarının Çanakkale Boğazı sularına gömüldüğü gerçeği filmlerle sabittir. Nedense son zamanlarda Çanakkale Savaşlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başarıları yok sayılmaya çalışılmakta. Tarihi belgelerle kaydedilen bu zaferimizin başarılı komutanlarını ve Atatürk’ü yok saymak düşmanca bir düşüncedir. Elin İngiliz’i bile sakat ayağıyla Atatürk’ün cenaze töreninde kortejin arkasından yürür.. İngiliz generali ile ilgili bu anıyı okumak zahmetine katlananlara şimdiden teşekkürler. Çanakkale Zaferimiz Kutlu Olsun.
Siyah beyaz fotoğrafa bir bakın önce.. Bir cenaze töreni yapılıyor. Tabloya bakılırsa önemli biri olmalı. Balkonda ise tabutta yatanı selamlayan bir asker var. Kıyafetine bakılırsa Türk değil gibi. Ama yüksek rütbeli bir asker olduğu belli. Hadi gelin bu adamın hikayesine kulak verelim. Bu adamın duygu dolu ibretlik hikayesine..
Gördüğünüz kişi Sir William Birdwood. Çanakkale Savaşı’nda Anzak Orduları Başkomutanı. Asker ve donanım açısından daha üstün olmalarına rağmen Atatürk’e üç kere yenilir savaşta, bacağı da sakatlanır ama buna rağmen O’nun dehasına ve kişiliğine karşı büyük hayranlığı vardır. Bu hayranlık savaş sonrasında da devam eder.
1935 yılında Mareşal olur, son görevi “Hindistan Ordusu Başkomutanlığıödır. Atatürk hayranlığı ve sevgisi hala sıcaklığını korumaktadır. Atatürk öldüğünde de rahatsızlığına ve emekli olmasına rağmen İngiltere adına cenaze törenine katılmak için talepte bulunur. Talebi kabul edilince İstanbul’a gelir. Bacağını sürükleye sürükleye tabutunun ardında yürür. Ankara’daki törende artık ayağı incinmiş ayakta zor durmaktadır. Halkevi binası balkonuna çıkarırlar.. Geçici kabrine götürülecek olan tabutun geçişi sırasında kılıcından destek alarak ayağa kalkar elindeki asayı kaldırarak selamlar onu. Bu sırada artık duygularını kontrol edemeyerek ağlamaktadır.
Tören sonrasında hemen ayrılmaz birkaç gün daha kalır Ankara’da. Bir gün etrafında Türk yetkililerin de olduğu bir ortamda cebinden bir kalem ve üzerinde kroki olan bir kağıt çıkararak masaya koyar, şu anıyı anlatır onlara:
Tarih 20 Kasım 1918 (Bir kaynağa göre 16 Kasım).. Birdwood karargahı ile Pera Palas oteline yerleşmiştir. Mustafa Kemal’in de otelde bir dairesi olduğunu bilen Birdwood onunla görüşmek ister. Bunun için kendisine refakat subayı olarak verilmiş olan sporcu Sedat Rıza Bey’i araya sokar.
– “Buyursunlar” der Mustafa Kemal. İki general karşı karşıyadır. Birdwood çok saygılıdır. Mustafa Kemal Paşa’nın yanında Rasim Ferit Bey de vardır. Hoşbeşten sonra Birdwood, iki yıldır kafasını kemiren “bizi nasıl yendi?ö sorusunun yanıtını almak ister:
-“Sayın komutan bizi nasıl yendiniz?”
Mustafa Kemal’den bir başkası, dünya savaş tarihinde benzerine az rastlanır bu başarısından böbürlenebilirdi. Oysa o, -tıpkı Trikopis’e davrandığı gibi – yenilginin ezilmişliği altındaki bu generalin onurunu korur.
“-Sizin de, bizim de tarih dergilerimiz var”, der; “tarih yazar”.
Birdwood ricasını yineler:
-“Ekselans, sizin ağzınızdan dinlemek istiyorum. Lütfediniz.”
Mustafa Kemal, yanındaki Rasim Ferit Bey’den kağıt kalem ister; o da bir parça kağıt ile altın muhafazalı kurşun kalemini uzatır. Mustafa Kemal bir kroki çizer, kağıt üzerindeki yerlerini işaret ederek;
-“Su tarihte karaya çıktınız, der; filanca saate kadar şurada durdunuz. Biz de şu hattaydık. Her şey sizin lehinizdeydi. Niçin çizgide durdunuz ve niçin ilerlemediniz?”
-“Askerlerimiz çok yorulmuştu”, diye yanıtlar Birdwood.
Mustafa Kemal bu kez de Conkbayırı krokisini çizer:
“Siz filanca gün şu yöne hareket ettiniz, şu durumu aldınız; niçin ilerlemediniz?”
“Biz ilerledikçe arkadan su yetişmedi. Askerlerimiz susuz kaldı ve durdu.”
Atalarımız “yaralıya kurşun atılmaz” der. Mustafa Kemal’de Türk soyluluk ve erdemini şu esprisiyle dile getirir:
-“Görüyorsunuz ya ben bir şey yapmadım. Önce yorgunluk, sonra susuzluk durdurdu ordunuzu.”
Birdwood ayağa kalkar, Mustafa Kemal’i kucaklar:
– “Sizin gibi kahraman ve yüksek karakterli bir asker tanımadım.” dedikten sonra krokiyi ve kalemi işaret ederek:
-“İzin verir misiniz” der;
-“Bu kroki ve kalemi değerli bir hatıra olarak saklayayım.”
Ve saklar. Cenaze törenine gelirken de yanında getirmiştir.
Cenaze törenini izlemeye gelen Mareşal Lord Birdwood Halkevi balkonunda, Ankara. (21 Kasım 1938)
***
NOT: Ne denir ki.. Düşmanlarının bile sevdiği, değerini takdir ettiği, hayranlık duyduğu bir adam. Günahıyla sevabıyla ülkenin kurucusu. Çok daha fazlası olmalı elbet ama sakat bacağıyla acı çeke çeke onun tabutunun arkasından yürüyen şu adamın gösterdiği saygıyı gösteremeyen ve yetmezmiş gibi bilir bilmez hakkında atıp tutan, hakaretler eden insanlarımız var.
KAYNAK :
1- Atatürk’ün İstanbul’daki Çalışmaları, (1899 – 16 Mayıs 1919), Sadi Borak,
2. Basım 1998, Kaynak Yayınları, ISBN: 975-343-233-X. Sayfa:153-155 2- Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü. Prof. Dr. Utkan Kocatürk. Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara 2007 İkinci Basım. ISBN: 975-16-1