featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ATATÜRK VE ANNESİ

ATATÜRK VE ANNESİ

Atatürk ve Annesi

SELÂNİK 1857- Vefatı İZMİR 14 Ocak 1923.

Atatürk, Annesini ziyaret edeceği zaman mutlaka yaveri ile “İzin verirse validemi ziyaret etmek istiyorum” diye haber yollardı.

Zübeyde Hanım, hazırlanır, saçlarını taratır, oğlunu beklerdi.

Atatürk de bu ziyarette mutlaka büyük üniformasını giyer, yaverleriyle birlikte gelir, büyük bir hürmetle annesinin elini öper, onun duasını alırdı.

Annesi oğlunun bu davranışından çok memnun olur, her anne gibi oğlu ile hep gurur duyardı.

Vatan kurtulduktan hemen sonra Atatürk annesini ziyarete gittiğinde gene ayni durum yaşandı.

Atatürk geldi, zafer kazanıldıktan, vatan kurtarıldıktan hemen sonra annesini Ankara’ya getirtti.  Uzun zamandır (Samsun’a hareket ettiğinden beri) görmediği annesinin elini öpmek için önünde büyük bir hürmetle eğildi.

Öpmek için annesinin elini tuttu.

Zübeyde Hanım, birden Atatürk’ün elini sıkıca tutarak, çekti ve öptü.

Atatürk şaşkınlıkla irkildi.

“Anne bu ne..? Ne yapıyorsun sen..?”
Annesi gözyaşları arasında oğluna:

“Oğlum, bir evlat olarak validenin elini öpmek senin vazifen.

Ama.. Vatanımı, milletimi kurtaran bir kahramanın elini öpmek de benim vazifem..

Ne olur, bu vazifeyi çok görme bana..!”
Anne ve oğul gözyaşları arasında birbirlerine sarıldılar…

Atatürk’ün Annesi’nin Mezarı Başında Yaptığı Konuşma

ve YEMİNİ 

(Atatürk’ün Yaveri Salih Bozok’un hatıralarından alınmıştır. S:97-98)

(Atatürk bu konuşmasını İzmir – Karşıyaka’da Zübeyde Annemizin mezarı başında gözyaşları içinde yapmış ve yemin etmiştir.)

“Zavallı validem(annem), bütün millet için mefkûre(ülkü) olan İzmir’in mukaddes topraklarına tevdi-i vücut(verilmiş) etmiş bulunuyor.

Arkadaşlar, ölüm hilkatin(yaratılışın) en tabiî kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne hazin tecelliler arz eder.

Burada yatan validem, cevrin(haksızlığın), bütün milleti felâket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur. Bunu izah ettim(açıkladım).

Müsaade buyurursanız hayat ıstırabının biraz, birkaç noktasını arz edeyim.

Abdülhamit devrindeydi. 1320(1904) tarihinde mektepten henüz erkânıharp(kurmay) yüzbaşısı olarak çıkmıştım. Hayata ilk hatveyi(adımı) atıyordum.

Fakat bu hatve(adım), hayata değil, zindana tesadüf etti.

Hakikaten beni bir gün aldılar ve idare-i müstebidenin (baskı yönetiminin) zindanlarına koydular.

Validem bundan, ancak mahpustan çıktıktan sonra haberdar olabildi. Ve derhal beni görmeye şitab(koştu) etti. İstanbul’a geldi.

Fakat orada kendisiyle ancak üç, beş gün görüşmek nasip oldu. Çünkü tekrar idare-i müstebidenin hafiyeleri, casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi.

Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Beni menfama(sürgün yeri) götürecek olan vapura bindirirlerken benimle görüşmekten men edilmiş validem, gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında elem ve keder içinde terk edilmiş bulunuyordu.

Menfada(sürgünde) geçirdiğim seneleri anam, ıstırap ve gözyaşları içinde geçirmiştir.

Bir başka nokta daha: Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim zaman, validemi mustarip(acı çeker) bir halde İstanbul’da terke mecbur olmuştum.

Yanında kendisinin tefrik ettiği(refakat eden, güvenip seçtiği) bir adamım vardı.

Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman, validem, bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberdar olduğu dakikada, benim hakkımda Halife ve Padişah tarafından verilmiş olan idam kararının infaz edildiğini zannetmiş ve bu zan kendisini felce duçar(felç olmuştu) etmişti.

Ondan sonra bütün mücadele senelerini elem ve ıstırap içinde geçirmişti.

Padişah ve hükümeti’nin ve bütün düşmanların daima tazyik ve işkencesi altında kalmıştı. İkametgâhı bin bir türlü sebep ve vesilelerle basılır, taharri edilir(aranır), kendisi izaç(rahatsız)olunurdu.

Validem üç, beş senenin gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi.

Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi.
…..
Validemin ruhuna müteahhit(söz verdiğim) olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. Validemin metfeni(mezarı) önünde ve Allah’ın huzurunda ahd-ü peyman ediyorum. (yemin ediyorum):

BU KADAR KAN DÖKEREK MİLLETİN İSTİHSAL VE TESPİT ETTİĞİ HÂKİMİYETİN MUHAFAZA VE MÜDAFAASI İÇİN, İCAP EDERSE VALİDEMİN YANINA GİTMEKTE (mezara girmeğe, ölmeğe) ASLA TEREDDÜT ETMEYECEĞİM. HÂKİMİYET – İ MİLLÎYE UĞRUNDA CANIMI VERMEK, BENİM İÇİN VİCDAN VE NAMUS BORCU OLSUN..”

Atatürk’ün annesinin mezarı başında yaptığı bu yemini hepimize işaret olsun..!

Biz de hiç olmazsa şimdi yüreğimizden yemin edelim:

“BU KADAR KAN DÖKEREK MİLLETİN KURDUĞU BU DEVLETİ VE CUMHURİYETİ MUHAFAZA VE MÜDAFAASI İÇİN, İCAP EDERSE ÖLMEYE ASLA TEREDDÜT ETMEYECEĞİM. HÂKİMİYET – İ MİLLÎYE UĞRUNDA CANIMI VERMEK, BENİM İÇİN VİCDAN VE NAMUS BORCU OLSUN..”

YEMİN EDİYORUM..

Ben de bütün varlığımla YEMİN EDİYORUM.

Ve siz de yemin edin arkadaşlar. Atatürk’ün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu “muhteşem YEMİNİNİ siz de edin.

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ATATÜRK VE ANNESİ
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!