Aydınlık yürekli Anadolu bilgesi..
21 Mart 1973 günü yitirdik onu.
47 yıl olmuş iki kapılı hanın son kapısından gideli.
Uzun ince bir yolu yürürken sazını , avazını , deyişlerini bize armağan edip gitmiş.
Ölüm yıldönümünde anayım diye başladım Aşık Veysel Şatıroğlu’nun şiirlerini ve deyişlerini okumaya. Onca çileli bir hayatın içinden doğan bu Anadolu bilgesi ve ozanının yüreğindeki insan , yurt ve Atatürk sevgisini bir kez daha düşündüm. Yarinin onu bırakıp gitmesini , o gittikten sonra evladını yitirmenin acısını yüreğimde duymaya çalıştım. Yutkunamadım bile. Onun duygularının insan yüreğime acılar döşemesinin acısıyla , coronovirüs günlerinden daha sıkıntılı saatler yaşadım. Ahde vefa olsun diye, yazayım diye gece yarısı dinledim o muhteşem ezgilerini. Sazının tezenesinden , yüreğinden , dilinden dökülen o ezgilerle umut doldu yüreğime yeniden. Sabaha daha çok vardı ama , odamın içinde Aşık Veysel bir köşeden bakıyor gibiydi sanki. Yaz diyordu.İnsanlığın çektiği acılar karşısında benimkisi bir nokta gibi kalsın akıllarda.
Ah be Veysel ustam , senin yazdıklarının yanında benim dediklerimin çok da bir önemi yok ki !. Ama seni anmak adına , dilim döndüğünce bir şeyler yazıyorum.
Bir deyişine takılıp kalıyorum.
Bazı dörtlükleri şöyle.
“Binbir ismin birinden tut
Senlik benlik nedir sil at
Tuttuğun yola doğru git
Yoldan çıkıp olma asi
Yezit nedir, ne kızılbaş
Değil miyiz hep bir kardaş
Bizi yakar bizim ataş
Söndürmektir tek çaresi
Kişi ne çeker dilinden
Hem belinden, hem elinden
Hayır ve şer emelinden
Hakikat bunun burası
Şu âlemi yaratan bir
Odur külli şeye kâdir
Alevi Sünnilik nedir
Menfaattir varvarası”
***
Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Annesi Gülizar, babası “Karaca” lakaplı Ahmet adında bir çiftçiydi. Veysel’in iki kız kardeşi, yörede yaygınlaşan çiçek hastalığına yakalanarak yaşamlarını yitirdi. Ardından Veysel de yedi yaşında aynı hastalıktan dolayı iki gözünü de kaybetti. Kendi anlatımına göre:
Gözlerini nasıl yitirdiğini , şöyle anlattı.
” Çiçeğe yatmadan evvel anam güzel bir entari dikmişti. Onu giyerek beni çok seven Muhsine kadına göstermeğe gitmiştim. Beni sevdi. O gün çamurlu bir gündü, eve dönerken ayağım kayarak düştüm. Bir daha kalkamadım. Çiçeğe .yakalanmıştım… Çiçek zorlu geldi. Sol gözümde çiçek beyi çıktı. Sağ gözüme de, solun zorundan olacak, perde indi. O gün bugündür dünya başıma zindan.”
Babasının, Âşık Veysel’e oyalanması için aldığı bağlamayla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başladı.1933 yılında tanıştığı Ahmet Kutsi Tecer’in teşvikleriyle kendi sözlerini yazıp söylemeye başladı.
Âşık geleneğinin son büyük temsilcilerinden olan Âşık Veysel, bir dönem yurdu dolaşarak Köy Enstitüleri’nde saz hocalığı yaptı. 1965 yılında özel kanunla maaş bağlandı. 1970’li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok, Esin Afşar gibi bazı müzisyenler Âşık Veysel’in deyişlerini düzenleyerek yaygınlaşmasını sağladı. Şarkışla’da her yıl adına şenlikler yapılır.
Eserlerinde Türkçe’si yalındır. Dili ustalıkla kullanır. Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde iç içeydi. Doğa, toplumsal olaylar, din ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği şiirleri de vardır. Şiirleri, Deyişler (1944), Sazımdan Sesler (1950), Dostlar Beni Hatırlasın (1970) isimli kitaplarında toplandı.1973 yılında akciğer kanseri sonucunda vefat etti. Ölümünden sonra Bütün Şiirleri (1984) adıyla eserleri tekrar yayınlandı.Dostlarına şöyle seslendi..
” Ben giderim, adım kalır yadigar, dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur bayram gelir, dostlar beni hatırlasın.”
Dostların, kadir kıymet bilen Anadolu sevdalısı yürekler, ahde vefa duyanlar ve dünyanın en önemli basın kuruluşları seni ve eserlerini hatırlıyorlar.. Anıyorlar. Kısacası yaşıyorsun Veysel ustam. Yüreklerde sözlerin, dillerde türkülerin ile yaşıyorsun.
Senin dediğin gibi, uzun ince bir yoldayız, iki kapılı hanın ilk kapısından girdik içeri. Diğer kapıdan henüz çıkmadık..
Bize bıraktığın sözlerinle gösterdiğin yol aydınlığında, vakit tamamlıyoruz..
***
Aşık Veysel ŞATIROĞLU ,ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yaşamındaki başarıları ve ölümü üzerinde çeşitli deyişler yazdı, söyledi. Bunlardan en çok bilineni Atatürk’ün ölümünden duyduğu kederi dile getirdiği deyişidir.
Olayları görmek , değerlendirmek , onlardan ders çıkarmak için ” görmek ” çok da önemli değil. Aşık Veysel dünyayı , dünya gözü ile çocuk yaşında gördü. Duydukları ile dünyayı algıladı. Olayları sorguladı. Ve o aydınlık görmez gözü ile , aydınlık yüreği ile yaşadığı dönemi ve geçmişimizi , geleceğimizi , halk ozanı duyarlılığı ile yazdı.
Mızrabı ile sazında ses verdi. Anadolu sevdası ile yoğrulmuş bir usta ozan geçmişten günümüze bir anıt misalı, Anadolu ozanlarının arasında. Bize bıraktığı o güzelim sözleri ve eserleri ile aramızda ozanca yaşıyor. Aşık Veysel Şatıroğlu , yattığın yer değil , nur olsun. Anadolu yüreğin unutulmasın. Bu şiirin ve deyişin ile gönüllerimize verdiğin umut için sana sonsuz teşekkürler. Durağın uçmağ olsun. Ruhun şad olsun Aşık Veysel ustam.
AĞLAYALIM ATATÜRK’E
Ağlayalım Atatürk’e
Bütün dünya kan ağladı
Süleyman olmuştu mülke
Geldi ecel, can ağladı
Doğu batı cenup şimal
Aman tanrı bu nasıl hal
Atatürk’e erdi zeval
Memur mebusan ağladı
Atatürk’ün eserleri
Söyleyecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı
Fabrikalar icat etti
Atalığın ispat etti
Varlığın Türke terketti
Döndü çarh devran ağladı
Bu ne kuvvet, bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnön’İsmet
Gözlerimiz kan ağladı
Tren hattı tayyareler
Tükler giydi hep kareler
Semerkantla Buharalar
İşitti her yan ağladı
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşalin askerleri
Ordular tümen ağladı
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalnız gidenler gelmez
Her gelen insan ağladı
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı
Aşık Veysel ŞATIROĞLU…
***
Ozanlara , dağlara , topraklara , insanlara , hayata ve insanlığa verdiğin dersleri , o canım dizelerinle dostlar seni unutur mu Veysel Baba.
Senlik benlik işinde ustamı dinlemeyenler , menfaat varvaranızı ne zaman bitireceksiniz!.
Dünya bir dolap ki durmadan dönen
Içimde çeşitli plana ne den
Herkes bir maksatla serpilir suner
Kuyruğu kınalı yalana ne den.
Düz ovadan sarpa çekme yolunu
Ver mektebe okusunlar oğlunu
Doğru at adımını sakın kolunu
Zehirli akrebe yılana ne den.
Dogrult hedefine çek ger yayını
Zedeleme temiz kullan oyunu
Yaptır mektebini yüksel köyünü
Her dertlere derman bulana ne den
Harmanın var her taraftan hav alır
Kırık gemi kenarından su alır
Zaman gelir belki dene çoğalır
Denesi savrulan samana ne den
Atın arık ise çıkma yarisa5
Kefen çürük ise girme her işe
Kolun kırık ise girme dövüşe
Yorulup yollarda kalana ne den
Veysel keser alıp kendine yonja
Her gördüğün güzelliğe inanma
Herkesin bir yüzden hakkı var ama
Bu vatan uğruna ölene ne den.
Dünya bir dolap ki durmadan dönen
Içimde çeşitli plana ne den
Herkes bir maksatla serpilir suner
Kuyruğu kınalı yalana ne den.
Düz ovadan sarpa çekme yolunu
Ver mektebe okusunlar oğlunu
Doğru at adımını sakın kolunu
Zehirli akrebe yılana ne den.
Dogrult hedefine çek ger yayını
Zedeleme temiz kullan oyunu
Yaptır mektebini yüksel köyünü
Her dertlere derman bulana ne den
Harmanın var her taraftan hav alır
Kırık gemi kenarından su alır
Zaman gelir belki dene çoğalır
Denesi savrulan samana ne den
Atın arık ise çıkma yarisa5
Kefen çürük ise girme her işe
Kolun kırık ise girme dövüşe
Yorulup yollarda kalana ne den
Veysel keser alıp kendine yonja
Her gördüğün güzelliğe inanma
Herkesin bir yüzden hakkı var ama
Bu vatan uğruna ölene ne den.
Saygıyla ve rahmetle anıyoruz.