Dudak uçuklatan akılsızlıklara nasıl devam edilebiliyor?
Nasıl bir akıl tutulması?
Nasıl bir kopuş?
Bu kadar da olmaz diyeceğimiz her ne varsa üzerine kat koyuyoruz.
Nasıl bir körlük bu?
Adıyaman’da, belediye görsel paylaşmış yeni inşaatlara başlandığına dair.
Ova, tarla, tarım arazisi, mera….
Geçiniz bilim insanlarının feryatlarını, onları duyan yok…
Yav asgari akla sahip, zeka düzeyi ortalamanın altında olan biri bile yine o bölgeleri seçmez inşaat için.
Nasıl bir gaflet bu?
Dere yatağına lüks villaya izin vermiş İstanbul’da bir belediye.
Nice başka yanlış.
Karadeniz’de deniz doldurup yol yapmak ve sonra yolları denizin alıp götürmesi…
Doğayla oyun oynanmaması gerektiğini nasıl öğrenecek bu asgari akla bile sahip olmayan kafa?
Bir bilim insanı “Türkiye ileriye gideceğine 12 bin yıl geriye gitmişiz” demişti.
Neden?
Çünkü 12 bin yıl önce kurulan Göbeklitepe’de bir milim oynama yok.
Binlerce deprem oldu bölgede. 12 bin yıl önceki Göbeklitepe ayakta.
11 ilimiz yıkık.
Denetim ve kontrol mekanizması işletilmediği gibi imar aflarıyla da her türlü kuralsızlığa göz yumarsan laf olsun misali müteahhit tutuklama ile “gereği yapılmış mı oluyor” şimdi?
Asıl izin veren, onaylayan, tabiri caizse binaya “okey” diyenlere dokunmazsan…
Bu bozuk çarkı kırıp yerine doğru dişlileri nasıl koyacaksın?..
Asgari akıl olsa yapılmayacak hatalar.
Türkiye’de 85 milyonu travmaya sokan bu acı felaketteki koordinasyonluktan tutun da Kızılay skandallarına kadar yaşanan olumsuzlarda eleştiriye bile gösterilemeyen tahammülsüzlükle düzelir mi bu yanlışlar?..
Deprem bölgesine gidip vatandaşı azarlamaktan tutun Anayasa Mahkemesi’ne yönelik söylenen çok ağır sözlerin gerçekten akıl ile izahı mümkün mü?..
Ne demek, “HDP’nin adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olabilir” diyebilmek?
Devletin kurumlarına siyasi partiler ve onların liderleri saygı göstermezse vatandaşa nasıl anlatacaksınız yanlış ve doğruyu?..
Affedilmez akıl tutulmaları yaşıyoruz.
Aile Bakanı diyor ki, “şiddet yoksa, istismar yoksa biz çocukların kimin yanında kaldığına karışmayız”
Ne biçim bir yaklaşım bu?..
Kamuoyuna düşen pek çok iddia var…. Depremzede çocuklarla ilgili…
Tarikat, cemaat kıskacından endişelenilmesi kadar olağan bir durum olabilir mi?..
Bakanın görevi çocukların çağdaş eğitim alabilmesi için sağlıklı kurum ve kuruluşlar uhdesine çocukları yerleştirmek değil midir?..
TED var, TEV var, TEGV var, Darüşşafaka var, ÇYDD var…..
Niceleri var.
Tarikat ve cemaate mi bırakılır gelecek?
Bu kayıtsızlık asgari aklın neresinde?..
Anooshirvan Miandji ile bitirelim, son günlerde favorimiz bu cümlesi:
“Beyin bir donanımdır herkeste vardır. Akıl bir yazılımdır, herkeste yoktur.”
Bunu haklı çıkaran o kadar fazla örnek yaşıyoruz ki neredeyse bazılarında donanımın bile olmadığını düşüneceğiz, o noktaya geldik artık!