featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ANNELER GÜNÜNDE.. KUBİLAY DÖKMETAŞ VE ANNESİ FEVZİYE DÖKMETAŞ.

ANNELER GÜNÜNDE.. KUBİLAY DÖKMETAŞ VE ANNESİ FEVZİYE DÖKMETAŞ.

Anneler Günü.. Mayıs ayının ikinci pazar günü kutlanıyor. Sosyal medyada dolanıyorum. Sayfa arkadaşlarım , yitirdikleri annelerinin fotoğraflarını paylaşmışlar. Özlem dolu satırların arasında, keder var, hüzün var. Bazılarına yorum yaparak iyi dileklerimi yazıyorum.

Gözüm bir resme takılıp kalıyor. Siyah- beyaz, eski bir fotoğraf.. Bakıyorum,  gözlerim gözlerine değiyor birden.  O nasıl bir masum bakış öyle ? Tek bir makyaj yok, ne kaşında ne de gözünde. O kadar naif ve zarif bir gülümseme var ki yüzünde, gözlerimi ayıramıyorum. Bakıyorum, bakıyorum. İnsanın yüreğine  akıyor zarifliği, dereler çağlar gibi. Kimin annesi diye bakıyorum. Sayfa arkadaşım Kubilay Dökmetaş beyin annesi olduğunu fark ediyorum. Bu resmin yüreğimde çağrıştırdığı duygularımı nasıl ifade edeyim diye düşünüyorum. O resme çok yakışan duygu dolu  bir yorum yazmayı çok istiyorum.  Beni alıp götürüyor bakışları , sözcükler susuyor. Yazamıyorum. Sonra..
” Bundan gayrı günleriniz kut dolsun. Annelerimize minnet ve dua ile. Annenizin çok güzel duru bir yüzü varmış. Bakmalara kıyamadım. Işıklar onunla olsun. Toprağı çiçek koksun” diye yazıyorum.
Kubilay Dökmetaş’a seslenip ;
– Bu resme bakıp sayfamda çok özel bir yazı yazmak isterim. İzniniz olursa.. Annenizin yüzünde tek bir makyaj yok.. Estetik yok.. Türk kızının duru güzelliği insanı büyülüyor. Duruşuyla son noktayı koymuş. O ne asil bakıştır öyle ?
Kubilay Dökmetaş yanıtladı ; – Çok mutlu olurum efendim.
Birden içimde o güzelim öğrencilerim aklıma düşüyor. Siyah beyaz fotoğraflarını anımsıyorum.. Etrafımı sardıkları teneffüsler bir çırpıda bitince, hepsinin zili çalan görevliye kızdıkları geliyor aklıma.. Siirt , Diyarbakır, Afyon / Emirdağ / Suvermez ve Karaağaç Köy Okullarımın çocuklarıyla yaşadıklarım bir anda yılların geçişini anımsıyorum..
Ve; – Kubilay Bey ; Çok kısa da olsa bazı bilgileri gönderirseniz doğru bir yazı yazabilirim. Köşe yazarlığı yaptığım gazetelerde yayınlayacağım. İzniniz olursa. Böylesi anaları yazmak bana gurur veriyor.
Analarımız , çileyi çekerken bile evladı ile kök salan ” Anadolu bilgesi” analarımız.

***

Fevziye Dökmetaş.
Kubilay Dökmetaş; Türk Halk Müziği sanatçısı, TRT de yıllardır sesiyle türkülerimize hayat veren bir beyefendi.
Kubilay Dökmetaş annesi Fevziye Hanımı kısacık anlatmış bana gönderdiği notta.
“Annem Fevziye Dökmetaş 1924 yılında Sivas / Zara’da doğdu. Babası Nahiye Müdürü Ahmet Coşkunalp. Annesi Gülizar Coşkunalp Hanımdır. Çevresinde sesinin güzelliğiyle tanınan Fevziye Dökmetaş 5 çocuk annesidir. 1953 yılında Öğretmen ve İlköğretim müfettişi Cemalettin Dökmetaş’la evlendi. 1988 yılında vefat etti. Sivas / Yukarıtekke Mezarlığında defnedildi.

Fevziye Dökmetaş’ın TRT repertuarına kazandırdığı türkülerin kayıtlarının belgesi.

***

Baba Cemalettin Dökmetaş Sivas / Yıldızeli / Pamukpınar  Köy Enstitüsü mezunu.

Mücadelenin neferi  Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmenin Cemalettin Dökmetaş’ın mücadelesini  Devrim Gazetesinde yazan Gazeteci Bahattin Uyar beyin yazısı aşağıda..

BİR ÜLKÜ ERİ CEMALETTİN DÖKMETAŞ

Yazan: Bahattin Uyar

Muğla’ya 1992’de gelmişti. Bize kendini Köy enstitülü bir öğretmen olarak tanıtmıştı. Buraya yerleşmesi,  kızının  da burada öğretmen olarak bulunmasındandı. Ben, o sıralarda  Yatağan’da tarımla uğraştığım için arada sırada Muğla’ya uğradıkça buluşabiliyor, zaman zaman da dertleşiyorduk.

Anlattığına göre meslek yaşamı başlı başına bir serencamdı. Yaşamını ve meslek anılarını anlatan bir kitap yazmıştı. : “ Anadolu Köşelerinden Anılar.”

Kitabı okuduğum zaman anladım ki bir büyük dava adamıyla karşı karşıyayım. Okuduklarımı özet olarak okuyucularıma aktarmak istiyorum:

Cemalettin Dökmetaş1931 yılında Sivas’ın Zara ilçesinin  Sucak köyünde doğmuş. İlkokulu kendi köyünün eğitmenli okulunda üçüncü sınıfa kadar okumuş.

4.5. sınıfları Zara’nın Gazi okulunda okuyup Köy Enstitüsü sınavlarına girmiş ve kazanmış. 1949-1950 yılında Sivas Yıldızeli Köy Enstisü’nden mezun olmuş.1950-1951 öğretim yılında  Bingöl’ün SOLHAN ilçesinin Kale Köyü öğretmenliğine atanmış. Üç yıl süreyle Solhan’da çalıştıktan sonra Sivas ili emrine verilmiş. Kendi ilçesi olan Zara’nın ve Hafik’in ve Sivas’ın merkez köylerinde 16 yıl daha çalıştıktan sonra 1959’da askere alınmış. Askerliğini yedek subay olarak Amasya’da tamamlamış. Askerlikten sonra 10 yıl daha geçmiş.

1969 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Pedagoji bölümünü bitirerek İlköğretim Müfettişliği yapma yetkisini belgeleyen diplomayı da almış. İlköğretim müfettişliğine atanmak için Milli Eğitim Bakanlığına dilekçe vermiş. Buna rağmen Milli Eğitim Bakanlığı kendi  yaptığı yönetmelikleri hiçe sayarak yasal görevini yapmaya yanaşmamış. Atamayı  yapmamak için bin bir dereden su getirip bin bir mazeret  uydurarak dilekçeyi geri çeviren Bakanlık, Dökmetaş’ın dilekçe trafiğinden bıkınca onu  Eskişehir dolaylarında bir ortaokula Türkçe öğretmeni olarak atamış. Ne var ki Türkçe öğretmenliği, Rahmetli Dökmetaş’ın öğrenim dalı değil. Devletin getirdiği mazeretlerin ipe sapa gelir yanı olmaması nedeniyle Cemalettin Dökmetaş , hukuki yollardan, idari kanallara kadar çalmadık kapı bırakmamış.

Sonunda Bakanlık, teslim bayrağını çekip Eskişehir Yunus Emre öğretmen okuluna meslek dersleri öğretmeni olarak atamayı yapmış.

Yapmış da takvim 1969’dan 1990’lara dayanmış. Tam 21 yıl süren mücadeleyi Dökmetaş kazanmış. Bakanlığımız 60 yaşına kadar dağlarda derelerde süründürdüğü, hiç rahat yüzü göstermediği  elemanına bunca zulmü  reva  gördüğü halde, devlet baba babalığını unutmuş da zulmünü konuşturmuş. Ve günler geçip gitmiş öğretmenin emekliliği gelmiş. Bir dilekçe daha yazıp emekli olmuş. Şimdi Eğri oturup doğru konuşalım : Bu öfke, bu kin bu zulüm nedir? Bizi yetiştirenler bu zalimlerin elinde oyuncak olsunlar, diye mi yetiştirdi. Yoksa Türk köylüsünü uyarsınlar, diye mi? Bugün Türkiye’de okuma yazma oranları %90’ın üstüne çıkmışsa bunda Köy Enstitülerinden yetişen Kahraman  Cemalettin Dökmetaş’ların hudutsuz emeği vardır.. Ulus olarak onlara çok şey borçluyuz.

Cemalettin Dökmetaş’ı 8 Mayıs 2018  günü ebedi dinlencesine gönderdik. Ruhu şad olsun. Ona sahip çıkamadık, bizi bağışlasın. Ona ve birçok köy Enstitülüye böylesine zalimliği reva görenlere Namık Kemal’in şu dizelerini armağan edelim:

Zulm ile bid’at ile ne mümkün imha-i hürriyet

Çalış İdraki kaldır muktedirsen ademiyetten.

***

Cemalettin Dökmetaş , eşi Fevziye Dökmetaş ve çocukları. Cumhuriyetin güzel evlatları.

Fevziye ve Cemalettin Dökmetaş.

KÖY ENSTİTÜLÜ YILMAYAN EĞİTİM SAVAŞÇISI.

Cemalettin Dökmetaş öğretmenimiz ” Köy Enstitüleri ve Anadolu Köşelerinden Anılar ” kitabını yazar. Tanıtımını kendisi yapar.

Köy Enstitüleri; köy çocuklarını , köy koşullarında eğitmek, Atatürk devrim ve ilkelerini benimsemiş öğretmenler olarak yetiştirip köylere göndermek için 17 Nisan 1940 yılında 3803 sayılı yasa ile kurulmuştur. Öğrenim süresi 5 yıldır.
Söz konusu yasa ile bu okuldan mezun öğretmenlere 20 yıllık hizmet yükümlülüğü getirilmiştir. Köy Enstitülerine yetenekli sınavla tespit edilen 5 yıllık köy İlkokulunu bitirmiş öğrenciler almaktaydı. Köyün ve köylünün gereksinimi olan her türlü bilgi ve beceri ile donanmış “Köy Önderleri” yetiştirmeyi amaçlayan Köy Enstitülerinde insanı insan yapan , kültür sanat değerlerinin özümsenmesi, geliştirilmesi de büyük önem taşıyordu.
Başta Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere Köy Enstitülerinde görevli öğretmen ve yöneticiler her türlü kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmakta, yapılan çalışmaları tüm olanakları ile desteklemekteydiler. Bu okullardan mezun  yüzlerce  eğitimci,yazar,bilim adamı dünden bugüne ölümsüz eserler bırakmışlarsa bunlar, Köy Enstitülerinde yapılan bilinçli Kültür eğitiminin sanat sonuçlarıdır.
Köy Enstitülerinin kuruluşu ile birlikte bu okullara karşı başlatılan karalama kampanyaları da aralıksız devam etmiştir. Bunların nedenleri, mezunlarına karşı bazı kesimlerin takındığı olumsuz tavırlar, önyargılı yaklaşımlar, yargısız infazlar, yarım asrı aşan bir zaman dilimi içerisinde gelişen bu olaylar bu kitapta olabildiğince ele alınmış, bunlarla ilgili anılara yer verilmiştir.
Eğitimimizin temel sorunlarını irdelerken Köy Enstitülerinin kapatılması ile nelerin amaçlandığını bugün çok daha iyi anlıyoruz. Köy Enstitüleri karanlığa tutulan birer meşaleydiler. Bu kitabımla o meşaleden aldığım bir avuç ışığı günümüze taşımak istedim. Bunu başarabildimse ne mutlu bana.
CEMALETTİN DÖKMETAŞ.

***

Türk Halk Müziği sanatçısı Kubilay Dökmetaş’ın   Anneler Günü  kutlaması  için Annesinin fotoğrafı ile  başlayan  böylesi bir yazımın , Köy Enstitülü babasını ve  mücadelesini öğrenmek benim için büyük bir sevinç kaynağı oluyor. Babalarımız bu çok özel ve önemli okulların mezunlarından. Aynı ipten dokunmuş kumaş  gibiler. Onlar muhteşem Türk Kültürünü  yaşatanlar.  Köylerde ışık olup aydınlıkları Anadoluya taşıyanlar. Hayata başladığı köyüne dönerken donandığı Köy Enstitüsü becerileriyle öğrencilerini
hayata  hazırlayan öğretenler.
TRT MÜZİK izlencelerinde yıllardır , beğeniyle izlediğim, dinlediğim Kubilay Dökmetaş’ın annesi Fevziye Hanım ve babası Cemalettin öğretmenimizin devri daim olsun.
Cumhuriyetin özel insanlarına  bin selam olsun.. Yaşamları geride kalanlara örnek olsun.
” Köy Enstitüleri ve Anadolu Köşelerinden Anılar ” kitabını bulup okumak  dileğimdir..

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ANNELER GÜNÜNDE.. KUBİLAY DÖKMETAŞ VE ANNESİ FEVZİYE DÖKMETAŞ.
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!