Birisi “Kendimi anlatsam roman olur” dediğinde, sözüm ona renkli ve ilginç bir yaşam öyküsü olduğunu ima eder ve merak uyandırır. Bu ya gerçekte böyledir ya da söyleyen biraz abartıyı sever. Öyle ya da böyle her insanın saygı duyulması gereken, kendine has bir yaşam öyküsü muhakkak vardır. Dursunbey’de bir Romanın romanlara konu olacak hikâyesi varsa, bilin ki o Cemil Kamçı’dır. Dursunbey tarihinde Cemil Kamçı kadar iz bırakan başka bir Roman çıkmadı.
Hayatı bize göre çok farklı ama kendi içinde çok zengin bir içeriğe sahip olan, değişik yaşam felsefeleri ile hayata bambaşka bir açıdan bakabilen ve gündelik yaşam tarzları ile toplumumuzun renkleridir romanlar. Neşelidirler, öyle her şeyi kafaya takmazlar ve ilkbahar geldi mi bir anda ortadan kayboluverirler. Toplumun geri kalanı gibi mecbur değillerdir sistematik bir kurguda yaşamaya. Onlar daha farklı bir yolu seçmişler ve genel anlamıyla da mutludurlar. Roman gibi yaşam herhalde budur.
En büyük sıkıntıları ise toplum tarafından anlaşılamamalarıdır. Ön yargılıyızdır çünkü bu insanlara, herhangi olumsuz bir durumda direkt onlara gözümüzü diker ve suçluluk imasında bulunuruz. Çocuklarımızın arkadaşlık kurmalarını engeller; sokakta, sınıfta ve her alanda yalnızlığa mahkûm ederiz. Sonuçta bütün çıkışları tutulan Romanlar kendilerine biçilen role razı olurlar.
2006-2011 yılları arasında görev yaptığım Üçeylül İlköğretim Okulunda özelikle küçük sınıflarda en uyumlu öğrenciler açık ara Roman çocuklarıydı. İlk başta göze çarpan güler yüzleri oluyordu. Özgüven anlamında da diğerlerinden farkları yoktu. Ancak sınıf atladıkça her sene bir şeyler eksiliyor, gitgide yalnızlaşıyorlar ve son sınıflara doğru birbirlerinden başka arkadaşları kalmıyordu.
Toplum olarak onlara yaklaşımımız farklı olsa ve okuldan başlayarak bu insanları yalnızlaştırmasak muhtemelen sosyal hayatta da çok renkli ve farklı yaşam felsefesine sahip arkadaşlarımız olur. Eğer dışlanmasalar belki de içlerinden birçoğu eğitimle varabilecekleri statüye ulaşmak için eğitime çok daha fazla önem verecek. Ancak potansiyeli olsun ya da olmasın şu haliyle tüm Roman çocuklarının gittiği yol aynı. Keşke Dursunbey’de onlara rol model olabilecek kahramanları çıkarabilsek. Böylelikle bahar ayları geldiğinde hiç düşünmeden çocuklarını eğitimden koparan aileler, çocukları için daha farklı seçenekler olduğunu görebilirler.
İşte bu yüzden Cemil Kamçı gibi Roman toplumuna model olabilecek kişileri iyi bilmemiz gerekiyor. Cemil Kamçı 1952 yılında Dursunbey’de dünyaya geldi. Yaşadığı İstasyon Mahallesinde spora olan tutkusunu herkes biliyordu. Akranlarına göre gelişmiş fiziği ile fark ediliyordu. Büyüklerinin yönlendirmesi ile kaleciliğe merak saldı.
Cemil Kamçı’yı yaşıtlarından ayıran temel faktör yalnızca fiziği değil, aynı zamanda eğitime bakış açısıydı. Eğitim o dönemde de şimdiki gibi Roman çocukları için geçerli bir seçenek değildi. İlkokuldan sonra Dursunbey’de ortaokula başlamak roman toplumu için aslında büyük bir adımdı. Üstüne gelişmiş iletişim becerisi ve sporun kendine açtığı kapılar eklenince kısa zamanda kendini kabul ettirmiş ve ilçenin sevilen bir siması haline gelmiştir Cemil Kamçı.
Cemil Kamçı kendisini sahiplenen Dursunbey halkına ve Dursunbeyspordaki takım arkadaşlarına hala minnet duygularını dile getiriyor. Aynı hedef doğrultusunda mücadele ettiği takım arkadaşlarını, düğün gününde Balıkesir’de yapılacak maçta bile yalnız bırakmayacak kadar Dursunbey sevdalısı biriydi. O gün sahaya çıkıp takımını galibiyete taşımış ve düğününe yetişmiştir.
Cemil Kamçı’nın başarısı sadece sportif ve sosyal alanla sınırlı değildir. O günlerde belediye hoparlöründen kulağına ilişen maliye sınavlarına katılmış, yüzlerce kişinin içinde ilk beş kişi arasına girip memur olmaya hak kazanmıştı. Bu başarısı aslında bu romanlara imkân verildiğinde potansiyellerini nasıl ortaya çıkaracaklarının açık bir kanıtıdır. Cemil Kamçı memur olarak önce Ayvalık daha sonra Dursunbey ve son olarak Balıkesir’de çalışmış ve hala yaşamını Balıkesir’de sürdürmektedir. Kendisine çok şey verdiğini ifade ettiği Dursunbey’le bağını hiç koparmamış, zaman zaman Dursunbey’e gelip dostları ile eski güzel günleri yâd ediyor ve özlem gideriyor Cemil Kamçı.
Son olarak 2015 yılında düzenlenen Bahar Turnuvası’nda Akif Günay gibi eski şöhretlerin yer aldığı gösteri maçında sahaya çıktığında seyircilerin kendisine gösterdiği ilgi görülmeye değerdi. Dursunbeyliler geçmişte ilçelerine büyük katkıları olan temiz yürekli dev adamı bağırlarına bastılar ve özlem giderdiler.
Cemil Kamçı, Roman toplumunun bir ferdi olarak toplumla kaynaşmasında asıl tutkalın spor olduğunu, Balıkesir’de birçok kapının kendisine açıldığını, insanların uzun boylu Dursunbeyspor kalecisini tanıdığını ifade ediyor. Futbolu bıraktıktan sonra Dursunbeyspor’un kalesini oğlu Tezcan’a devretmiş. Oğlu da babasının izinden Dursunbeyspor’un genç ve büyük takımında yıllarca başarıyla mücadele etmiştir.
Eğitim konusunda çocuklarına tüm imkânları sunduğunu oğlu Tezcan’ın meslek lisesinden sonra yüksekokulu bitirdiğini gururla ifade ediyor. Torunları da aynı şekilde eğitim hayatlarına devam etmekte ve en büyük desteği de dedeleri Cemil Kamçı’dan bulmaktalar.
Dursunbey, Cemil Kamçı gibi güzel örneklerle maalesef uzun zamandır karşılaşmıyor. Tüm Roman çocukları için gidilecek rota aynı. Elbet kendi kültürlerini yaşatmalılar, elbet Roman gibi yaşamalılar ancak bunun kolay yolu toplumda statü sahibi olan, farklı kültürlerin içine korkusuzca dalan ve gururla Roman olduğunu haykıran nesiller yetiştirmekle mümkün olacaktır. Her Roman çocuğunun potansiyelini bilmeye ve keşfetmeye hakkı vardır. Onları pozitif enerjileri ve güler yüzleriyle doktor, öğretmen vb. olarak görmek istiyoruz. Bunun için gerekli olan; Roman toplumunun eğitimin önemini kavraması, geriye kalanların da Romanlara koşulsuz destek olmasıdır.