Başından beri izliyorum..
Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne yapılan atama ile öğrencilerin tepkilerini..
Önce şu tespiti yapalım.
Rektör ataması ülkede yeni bir şey değil..
Ama bana göre “yanlış” bir şey!..
Şöyle bir geriye gidelim.
1946’dan 1981’e kadar 35 yıl…
Rektörler seçimle iş başına geldi bu ülkede..
Bu süreçte ne hükümetler geldi geçti.
Ama hiçbiri “seçim”den vaz geçmedi.
1980’de demokrasiye ara verildi.
80 darbesinin ürünü olan bugünkü YÖK’ün 1981 de kurulmasıyla “seçimler” kalktı “atamalar” başladı.
Ne zamana kadar?..
1992 yılına kadar.
Hadi “geçiş dönemi” diyelim…
10 yıllık ara “atama” sonrası 1992’de yasa değişti ve “seçim” geri geldi.
Geldi de..
Nasıl geldi?..
Üniversitenin “öğretim üyeleri” Prof. unvanlı akademisyen adaylar arasından üç kişiyi oy sırasına göre seçti;
YÖK de üç kişiyi makama sunduktan sonra Cumhurbaşkanı da “birinciyi” Rektör olarak atadı.
1992’den 2016’ya kadar bu böyle geldi.
24 yıl hep böyle oldu.
Hatta 14 yıl AKP hükümeti de bunu uyguladı.
Bu da mahsurlu bulundu.
Hatırlayın. Sert tartışmalara rağmen..
Bir KHK ile Cumhurbaşkanı “tek yetkili” kılındı.
Asıl yanlış da işte burada başladı.
Cumhurbaşkanı “partili” olunca önce “tarafsızlık” ilkesi ortadan kalktı.
Ardından “siyaset” liyakatın önüne geçti.
Sonra;
12 Eylül ile “sessizleştirilen” üniversiteler ;
KHK yetkisi sonucu “atama rektörler” ile yönetimsel anlamda “siyasallaştırılmaya”başlandı.
Kısa ve net!..
İşte Boğaziçi’nden çıkan sesin sebebi budur.
Üniversiteler..
Bilimde çağdaş; düşüncede özgürdür.
Bilim yuvasıdır.
Üniversiteli..
Ülkenin geleceğidir,yarınlarıdır..
Vatanına hizmet aşkıyla yanandır..
O gençler..
Özgürdür!.Sorandır!..Sorgulayandır..
Ele, avuca sığmaz..Korkmaz’dır..Sönmez’dir!..
Boyun eğmeyendir!..
Hak arayandır..
Haksızlığa baş kaldırandır!..
O yaşları hep geçirdik..Doğasında vardır..
Protesto edendir..
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış ” diyendir!.
Benim kızımdır, senin oğlundur.
Asla ve kat’a “terörist” değildir!..
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017’de gençliğe hitap ederken
“Bize sorgusuz sualsiz itaat eden bir gençlik değil;neyi niçin savunduğunu bilen bir gençlik lazım” demedi mi?..
Buyrun..
Sorguluyorlar…
İtaat etmiyorlar..
Neyi, niçin savunduklarını biliyorlar.
Yakmıyorlar, yıkmıyorlar..
Provokasyona gelmiyorlar.
İtilip kakılıyorlar ama “serbest” bırakılıyorlar.
Boğaziçili gençler “demokrasi” diyorlar..
Kayyum değil; seçilmiş istiyorlar..
Seçilmişi de “üniversitem seçsin” istiyorlar..
Bu memleketin …
Yarınlarını, geleceğini ..
Anlamak çok mu zor?..