Kulakları çınlasın, Türkiye’nin yaşayan sayılı idare hukuku profesörlerinden Metin Günday, biz fakültenin tee 2.sınıfında, ilk İdare Hukuku dersini dinlerken 1982 Anayasası’na “bu anayasa değil, ama yasa, çünkü bir eliyle verdiğini kepçeyle geri alıyor” derdi.
Ders dinlediğimiz yıl 1989’du.
Ve kim bilir kaç kez aynı cümleyi öğrencilerine söylemişti değerli hocamız bizden önce ve sonra…
Kastettiği özgürlükler idi.
Özgürlükleri verirken getirilen kısıtlamalar ve ama kelimeleriyle nasıl özgürlüklerin sınırlandırıldığını ve bunun kabul edilemez olduğunu anlatırdı yılmadan.
Prof. Dr. Metin Günday, hala çırpınıyor; hala ekranlarda, basında bir şeyler anlatmaya çabalıyor.
Sonuç?..
Yeni anayasa tartışmaları yine başladı.
Anayasanın değişmesi gereken mutlak hükümleri var.
Lakin değişmez, oynanmaz, oynanamaz maddeleri de…
Bununla beraber 1982 Anayasası’nda bugüne kadar 19 defa 184 değişiklik yapılmış.
Görünen o ki yetmemiş, eksiklikler ve aksaklıklar giderilememiş.
Çünkü…
Çünkü siz ne yazarsanız yazın aslolan yazılı olan değil uygulanan…
Anayasada güzel maddeler de var, olması gerektiği gibi…
Çalıştırabiliyor musunuz o maddeleri, uygulayabiliyor musunuz hepsini yazdığı gibi?
Herkes izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüş hakkını kullanabiliyor mu?
Herkes düşüncesini açıklayabiliyor mu rahatça?
Herkes eleştiriyi, özellikle siyasileri, endişe etmeksizin sert biçimde eleştirebiliyor mu?..
Hatırlıyoruz küçüklüğümüzde tüm liderler, tek kanallı TRT’de gayet medeni şekilde açık oturuma katılabiliyor, devlet televizyonu TRT’nin moderatörü de gayet objektif ve her telden soruyu her lidere sorabiliyor muydu?
Evet.
Peki şimdi düşünün ve hayal edin….
Tüm parti liderlerini bir araya koyun, kavga çıkmadan biterse amenna!
Eskinin mizah dergileri vardı…
Milyonu aşan efsane Gırgır…
Fırt, Çarşaf….
Yaşayamadılar, mali sıkıntılara mağlup oldular…
Sonraları Limon, Leman, Hıbır, Uykusuz gibi dergiler de oldu ama efsane Gırgır, Fırt ve Çarşaf’ta siyasi liderler ne kadar eleştirilirdi de hepsinde mevcut hoşgörü ile tebessüm etmiyor muyduk?
Adı üstünde mizah idi çünkü.
Peki şimdi?
Karikatüristleri tutukluyor; aylarca cezaevinde tutuyor, bir güzel ceza veriyoruz.
Bunu 1982 Anayasası mı yaptı?
Yoksa uygulama mı farklılaştı?
Yazılı anayasası olmayan İngiltere’yi hatırlayalım mı?…
Dünyanın en mükemmel anayasası olsun…
Uygulayamazsak ne faydasını görebiliriz ki?..
Evet, 1982 Anayasası, sonuç itibariyle 1980 darbesinin ürünüdür ve yenilenmesi gerekir.
Lakin bugünkü haliyle bile Anayasa ile fiili durum farklı ise uygulanabilecek modern bir anayasayı öngörmek daha elzemdir.
2021’i yaşadığımız bugünlerde insan haklarına saygılı, temel hak ve özgürlükleri tümüyle koruyan ve kısıtlamaların mümkün olduğunca istisna haline geldiği, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini her daim hayata geçirebiliyor muyuz?
Atatürk milliyetçiliği ve Atatürk ilkelerine sonuna kadar bağlı mıyız?..
Birbirimizden korkuyor muyuz yoksa farklılıklarımızla birbirimize saygı duyduğumuz bir toplum olabiliyor, kutuplaşmadan istikbale ve göklere bakabiliyor muyuz?
Aslolan bu değil midir?
En mükemmel yazılı kuralları kaleme alın, anayasaya işleyin, kanunlarda muhafaza edin…
Uygulama nasıl, gerçekte önemli olan o değil mi?