Kaz Dağlarının eteklerinde kara kış ucunu gösterdi ya, sobamı kurdum. Kömür derdine düştüm.
Rahmetli anacığımın sözleri yine aklımın bir köşesinde duruyor. Her adımımda pusulam gibi, O’nun deneyimlerinin süzgecinden geçip bize kalan öğütleri.
Anacığım:
” – Ayağınızı yorganınıza göre uzatın. Kışın karnı geniş. Altından daha kıymetli kömür. Sobada yaktığımız kömür karanlığın içinde geçen koca bir ömür. Her kömür tanesinin ucunda kör karanlıkta geçen yaşamın acısı var. Öyle haldır huldur kömür yakılmaz!..” derdi.
Hemşire olan annemin hastalarıyla yaşadığı anılarından bizlere kalanları biliyorum. Hastalara şifa dağıtmak için, doktorlar , hasta yakınlarıyla çabaları.. Bazen de yakınlarını kaybedenlerin acılarını yüreğinde duyarak..
Bir ömürden geriye kalan, aklımdaki ana öğütleri..
***
Kömür derdine düştüğüm günlerde Amasra’dan acı çığlıklar yükseldi. Tıpkı , Ermenek , Soma çığlıkları gibiydi.. Öylesine canım yandı ki, kömür aramaktan vazgeçtim.
4 Aralık Dünya Madenciler günü..
Halk Tv’de Serhan Asker’in hazırlayıp sunduğu ” Görkemli Hatıralar” izlencesi Amasra’dan canlı yayındaydı.
52 gün önce yitirdiğimiz 42 madencimizin yakınlarının yaşadığı kederi , özlemi ve dayanışmayı izledim..
Acıyı bal eyleyen o kadim Anadolu kültürümüzün izlerini aradım.
Ermenek maden kazasında 39 yaşındaki oğlu Tezcan Gökçe’yi kaybettiğinde , hepimizin yüreğine kazınmıştı o sözleri.. Suların kömür ocaklarını bastığını duyduğunda anne Ayşe Gökçe , acıyla söylendi..
– Oğlum Tezcan yüzme bilmezdi ki!.. Şimdi ne yapar ?
Türkiye’nin vicdanlı insanları 75 yaşındaki Ayşe ananın bu sözleriyle acıları unutmadı.
Unutanlar, uyarılara kulak vermeyen maden sahipleri idi!..
Yoksa bunca kaza neden oluyordu ? Bunca yiğit evladı neden kaybediyorduk ki!.. O kadar zor değil madencinin yaşamını korumak. Bilim adamları anlatıyor. Şu önlemleri alırsanız , bunları yaparsanız madenlerdeki can kaybını en aza indirirsiniz. Uyarıları biz evimizde , basından öğreniyoruz da , maden sahipleri ve görevliler bunları bilmiyor mu ? Biraz daha az kazanın.. Nasıl olsa bir ömrümüz var!. Bir ömre yetecek kazancınız neyinize yetmiyor ? Bu açgözlülük niye ? Dünyanın her yerinde madenciler görev başındalar.. Neden bizde bu kadar can kaybı oluyor ? Neden ?
Oğlu Tezcan Gökçe’yi son yolculuğuna uğurlarken ayakta duracak gücü yoktu anacığının.. Komşuları girdiler koluna.. Şimdi oğlu ile birlikteler!.. Ayşe ana acıları ile birlikte gitti..
ACILAR BALIK OLSA !
Kömür karası gözlerinin feri gitmiş..
Ayşe ana görmüyor gelenleri.
Ağlamayı unutmamış bedeni..
Göz pınarları kurumuş , belli..
Resminden gördüm , şimdi..
Yaşı seksen değil belki..
Ben öyle gördüm sanki..
Diyordu ki ;
– O yüzme bilmiyor, balık mı ki.
Ermenek denize uzak.
Fakirlik evladıma, kurmuş hain bir tuzak.
Gasteci kızım, gel yamacıma, sokul hele..
Anlatayım, yoksulluğun yedi rengini.
Açığını, koyusunu.
Ben diyeyim, kara.. Sen de siyah..
Saçımdaki kına geçen bayramdan..
Bu bayram yakamadım acımdan.
Kömür gibi yanıp gidiyor ömürler.
Oğul – uşak kömür çıkarmanın derdindeler.
Kimsenin duyası yok bizi..
Yüzümdeki kırışıklar, kederimden..
Bedenimdeki acılar daha derininden.
Şimdi benim oğulum, yamacımda yok.
Yoksulluğumun acısını bilenlere sözüm yok.
Hani bizi kandıran vardı ya, madenin sahibi adam.
Lanetim üstüne gitsin, haykırıyorum buradan…
Tezcan Gökçe’nin babasının ayağındaki Cizlavet yırtık.. Yoksulluğun ne kadar olduğunu buradan görüyorlar. Oğlunu uğurlarken bu yoksulluk can acıtıyor. Ermenek Kaimi Makamlığı aynı ayakkabının yenisini gönderiyor..
Babanın o güne damgasını vuran sözü:
” Devlet göndermiş. Sağolsunlar. Giydim. ”
***
SOMA..
Madenin ağzında bekleşiyordu sağlık ekipleri.. Sedyeyi getirdiler , ayağında sarı çizmeleri, yüzü kömür karası , madenden sağ çıkıyordu madencimiz:
– Sedyeye alalım seni dediler.
– Çizmelerimi çıkarayım mı , sedye kirlenmesin dedi!..
Türkiye o sözlerle duydu yoksulluğun sözlerini..
TBBM de konuştu Manisa Milletvekili Özgür Özel.
Soma Manisa’nın ilçesiydi. Gitti gördü , konuştu madencilerle.
Durum tespitini yapan madencilerin dertlerini dinledi.
Uyardı , Soma Madeni’nde yaşanabileceklere dikkat çekti!..
Çok geçmedi aradan Soma madeninde o acı dolu kazayı yaşadık.
Sonra..
301 madenciyi göz göre göre toprağa gömdük diyenleri de duymadılar!..
Duysalardı Amasra’da 42 can gider miydi ?
Soma’da 301 can , Amasra da 42 can şimdi aramızda değiller!..
***
AMASRA..
KARADIR KAŞLARIN BENZER KÖMÜRE..
Yardan ayrılması zarar ömüre..
Kollarımdan bağlasalar zincire..
İnsanı ekrana kilitleyen görüntüsü ve yanık sesli madencinin hüzün dolu avazını duyuyorum..
Madencilerin türküsü..
Karadır kaşların benzer kömüreee…
***
Amasra maden kazasında yitirdiğimiz Mustafa Çelik. Oğlu Furkan Çelik gözyaşları ile anlatıyor. Babasının sarı madenci bareti başında.
Furkan Çelik. Çocuk yaşında babasızlığın acısını yaşadığı kederi gözyaşlarıyla anlattı..Anlattı..
” Babama; o gün gitme artık dedim. Gitti..
Babam benim sabah kahvaltımı hazırlar, yumurtamı kaynatır, beni okula uğurlardı. O’nu çok özlüyorum. Babam çok iyi bir insandı. Kimseyi kırmazdı. Annemi ve bizleri çok severdi. Orucunu tutar , namazını kılardı. Babamın kanı yerde kalmasın. Babamın adaletini istiyorum”
Furkan Çelik , yanında annesi Meryem Çelik var.
Furkan Çelik , annesi Meryem Çelik.
Gözü yaşlı, eşine aşık bir yiğit kadın. Öylesine içten anlatıyor ki sevdasını, kocasına olan özlemini , insanın gözleri doluyor , burnunuzun direği sızlıyor.
Ekliyor :
” Onu kaybettiğime inanamıyorum. Çıkıp gelecek diyorum.. Gelecek. 2,5 yaşındaki küçük oğlum beni teselli ediyor.
Ağlama anne , babam gelecek diyor. Bu acıya dayanmak çok zor. Ocaktan çıkınca hemen beni arardı. Eşim kaza olmadan iki saat önce bana mesaj atıp dedi ki..
– Seni seviyorum.. ”
***
SERHAT KAHRAMAN.
Amasra madencilerinin en gençlerinden..
Annesi gözyaşları ile anlatıyor .. Anlatıyor..
Oğlumun kabanını giyiyorum. Oğlumun eşyalarını giyiyorum.. Bu acıya nasıl dayanacağım, bilmiyorum..
Ana yüreği asla soğumaz ki..
Kızkardeşimden biliyorum. 21 yaşındaki oğlunu yitireli 12 yıl oldu.. Acısı hiç eksilmedi.. Yüreği yanar ha yanar..
Serhat’ın annesinin yüreği de yanacak.
Sesi titriyor..
Diyor ki; ateş düştüğü yeri yakıyor..
Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar diyen atalarımızın sözünün tam sırası, işte burası!..
Serhat Kahraman’ın fotoğrafı ile gelmiş programa. Konuştuktan sonra , ayrılmak için izin istedi.
” – Bugün oğlumun 52’sini yapacağım. Konuklarım gelecekler. Aranızdan ayrılırken bizim acımıza ortak olanlar sağolsunlar. Oğlumun acısı ile yaşamak zorundayım. Nasıl olacak bilmiyorum!..”
***
Rahmetli babamın bir köşe sözü vardı. Hatalardan , yaşadıklarımızdan ders çıkarmak , yolumuza giderken deneyimlerden sonuç çıkarmak için biçilmiş kaftan misali bir söz.
– Tilki bile gevene ( dikene ) bir kere otururmuş. Aklınızda bulunsun!..
Maden sahiplerinin bunca dikene oturmasından , bizler hangi dersi çıkaralım ?
Bu çıkardığımız dersi maden sahiplerine nasıl anlatalım ?
Maden sahipleri bunca dikene oturanları görmüyor mu ?
Eyyy , yetkililer ve etkililer; bir bakın madencilerimizin çalışma koşullarına.
Maden mühendislerinin uyarılarını neden yerine getiremezler ?
” Ocaklar bakıma alınsın. Havalandırmalar denetlensin. Grizu gazı ölçümleri kurallara uygun titizlikle yapılsın.” Kısacası bunlar yapılacak..
Başka canlar gitmesin artık..
Bunca canı maden kazalarında yitirdik ya , bari Soma maden kazasından ders çıkarsaydık.
Ermenek maden kazası sonrası , dikkat etseydik!.
Yerin altında , saatlerce kömür çıkarmanın insanı nasıl etkilediğini görmeleri için , maden sahiplerinin de , bir gün kömür çıkarması şart olsa diyorum!.
Ekmek parası nasıl kazanılıyor , görüp yaşasınlar..
Belki.. Belki , o canların yıllarca nasıl kömür çıkardığını anlayabilirler..
Görüp de, madenciliğin zorluğunu anlayabilirler mi ?
Anne yüreğimle , kendimce bir çözüm üretiyorum..
Anlasınlar diye umud ediyorum!..
***
Eşlerini , babalarını , sevdiklerini , evlatlarını maden kazalarında yitiren acılı canlar, başınız sağ olsun. Sabırlar diliyorum.. Sizlerin acısını dile getirirken sürçü lisan ettiysem affola..
Giden canlar, durağınız uçmağ ( cennet ) olsun..
Ülkemizde iş kazaları son bulsun!..