İzmir’in şirin ilçesi Kemalpaşa’da bu yıl 1-4 Haziran tarihlerinde 51’incisi düzenlenen Altın – Kiraz, Kültür ve Sanat Festivali’ne grup arkadaşlarımız ve eşlerimiz ile birlikte katıldık. Aramızda Komutanlarımız ve onların muhterem eşleri de vardı. 2 HAZİRAN 2024 tarihinde güzel ve güneşli bir Pazar günü İzmir’den yola çıktık, 29 kilometre sonra, öğle saatlerinde Kemalpaşa’ya vardık.
Otobüsümüz ile şehir içinde görülmeye değer bulduğumuz yerleri bir bir gezdik ve gördük. Ben de ilk kez gelip gördüğüm bu festival şehrinde eleştiren ve meraklı gözlerle çevreyi inceleyen birisi olarak izlenimlerimi sizlerle paylaşıyorum. Tarihimizde ve kültürümüzde, kurtuluş günleri ile bu tür festivaller yöre halkı için çok önemlidir. Adeta yeniden doğuşun, dirilişin ve canlanmanın haykırarak ifade edilişidir, asla unutulmaz, yaşanır ve yaşatılır. Duyduğumuza göre, festivalin açılış ve kapanış tören ve etkinliklerine İzmir Valimiz ile Büyükşehir Belediye Başkanımız katılamamışladır.
Bizde ne efe gördük, ne zeybek, ne de efenin kızanlarını gördük. Ne de efesine yardım eden, yöresel kıyafetleri içerisinde kiraz dudaklı ve elma yanaklı güzelleri görebildik. Belediyenin ses yayın cihaz ve hoparlörlerinden, ne zeybek havaları çalınıyordu, ne harmandalı, ne de yöremizin güzel türküleri, hiç birisi çalınmıyordu. Alan, meydan, sokak ve caddelerde gülen ve oynayan insanlar yok, şarkı söyleyen ve türkü çağıranlar yoktu. Ben hiç görmedim ve duymadım, içimizde duyan, gören ve duygulanan var mı diye kimseye de soramadım, yutkundum. Oysa bugün festivalin ikinci günü idi…
Şehir girişinden itibaren başkanımız Feryal TÜRKÖZ Kemalpaşa ilçesinin kısaca tarihi geçmişini anlattı. Sırtını Nif DAĞLARI’na dayayan bu güzel ilçenin önceki adı NİF imiş, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 8 EYLÜL 1922 tarihinde burada, işgal kuvvetlerinin karargâh olarak da kullandığı Askerlik Şubesi binasında bir gece konaklamıştır. ATATÜRK, 9 EYLÜL 1922’de İZMİR’i düşman işgalinden kurtardığı için ilçeye Cumhuriyetin kuruluşunu müteakip Kemalpaşa ismi verilmiştir. Dağların ve tepelerin yüksekliği, azameti ve yemyeşil örtüsüne sırtını dayayan bu güzel ova ile dağ, çam ve zeytin ağaçları ile kaplıdır. Keza ovada her türlü meyve ve sebze yetiştirilmektedir.
Nif Dağı: İzmir Körfezinin doğusunda Kemalpaşa ilçesine hâkim olan BOZDAĞLAR silsilesinin en batısına uzanan uzantısıdır. Tarihi Milattan Önce 1300’lere dayanan eski NİF ilçesi AKADLAR, HİTİTLER, SELÇUKLULAR ve OSMANLI hâkimiyetinde kalmıştır. HELEN, ROMA ve BİZANS dönemlerinde SART ve İON kentleri arasında kervan yollarının birleştiği bir uğrak yeri olmuştur.
Gezimizden bir gün önce bizzat şehre gelerek, uğrayacağımız yer ve mekânları bir bir gören işletme sahipleri ve ilgililer ile irtibata geçerek samimi bir diyalog kuran arkadaşımız Yusuf Ziya Öztürk’ün gayretli çalışmaları ve bu gezimizde bize yaptığı mihmandarlık tüm grup arkadaşlarımız tarafından takdir edilmiş ve alkışlanmıştır.
Başkan Yardımcımız olan ve her yerde cazibesini de kullanarak “Görevini Muhterem Eşi Semra Tatlıcı’dan aldığı yardım ve destekle yürüten Kamil Tatlıcı” her ne kadar Başkan yardımcılığını kaptırıyormuşuz acaba endişesini yaşasa da, en fazla İkinci Başkan Yardımcısı olabilir demekle olayı geçiştirmiştir.
Çok büyük organize sanayi sitelerinin olduğu bir şehre girdiğimizi hemen hissettik. Şehir içinde ilk önce Erzurum Ketesi de yapan unlu mamuller fırınından kete, simit ve börekler aldık. Yine çarşı içerisinde, yurdumuzun hemen hemen her yer ve yöresinden gelen organik ve doğal ürünlerin pazarlandığı bir alışveriş merkezine uğradık, alışveriş yaptık.
Yola devam ile “KAZAK- ALAŞ Kımız Çiftliği” tesislerini gezip gördük. Bazı meraklı arkadaşlarımız bizzat kımız içtiler ve intibalarını bize aktardılar. Çiftlikteki atlar ile orijinalliğini koruyan OTAĞ çadırını da ilgi ile izledik ve gördük.
Öğleyin, bir gün önce anlaştığımız “Yunus CAĞ Kebap” lokantasında ağız tadı ile kebaplarımızı yedik. Burası tıklım tıklım dolu idi, oturacak yer bulmak çok zordu. Bizim için hazırlanmış olan iç mekânda 40 kişilik masalarda yemeğimizi ve ikram edilen tatlıları yedik, çayları içtik. Bilahare NAZARKÖY’ü ziyaret ettik ve gezdik. Çam ağaçlarının gölgesinde oturup serinledik. Bu köyün özelliği, köyde Nazar Boncuğu imal edilen ocakların olması, her yerde ve her şeyde Nazar Boncuğunun var oluşudur. Adını öyle duyurmuştur, bu yüzden turist çekmektedir, benzer hediyelik eşyaların satıldığı bir beldedir.
Görmeyi çok arzu etmiş olmamıza rağmen kapalı olduğu için göremediğimiz, “Gazeteci Sn.Uğur Dündar’ın kayınvalidesi ünlü seramik sanatçısı Ümran Baradan Güzel Sanatlar Merkezini göremedik.” Kemalpaşa – Torbalı yolu üzerinde Çiniliköy Mahallesinde, Çinili Köşkte yer alan 520 metrekaresi kapalı 2500 metrekaresi açık alanda olan bu güzel tesisi maalesef gezip göremedik. Valilik veya Kaymakamlıkça “hiç değilse festival süresince” ziyarete açık olması sağlanabilirdi.
Dönüş yolunda, yol üzerinde kendi kirazlarını satan ve tezgâhlayan üreticilerden kiraz almak için durduk ve fakat bir iki arkadaşımız hariç, kiraz alamadık. Sergilen birkaç çeşit kirazın fiyatı 120, 150 TL idi. İzmir’in semt pazarlarında bile kilosu 70 – 80 TL olduğundan festival bölgesinde kiraz yiyemedik.
Yolumuz üzerindeki Binali Yıldırım Millet Bahçesini ve GÖLPARK’ı ziyaret ettik. 550 bin metrekarelik bir alanda, yapay bir göl ve bir kilometre uzunluğunda yapay dere var. İçinde Osmanlı Saltanat Kayıkları ile dolaşılabiliyor. Girişte modern ve mimari bir proje ile inşa edilmiş çift minareli bir cami var. 50 metre ileride bir tabelada tesisimizde ALKOL ve alkollü içki tüketimi yasaktır levhası var. Bir gazino, bir de kafe var ama sadece su, meşrubat… vb içecekler satılıyor. Tatlı su gölü balıklarla doluydu.
Bu güzel ilçemize çoğunlukla Erzurum ve Erzincanlı vatandaşlarımız gelmiş ve yerleşmişler. Tüm tesisleri onlar ele geçirmiş ve işletiyorlar, yemek ve ürünler ile market ve mağazalar o yörelerin ürünleri ile dolu. Bazı yerlerde reklam tabelalarında NİF … sı, mağazası, işletmesi, oteli yazıyor. Halk turistlere gelir kaynağı ve objesi olarak bakıyor. Bir şey almayıp, yiyip içmez iseniz size öyle bakıyor.
Bu güzel ilçe 31 Mart yerel seçimleri ile CHP’ye geçmiştir. İnşallah eskisinden daha sosyal bir yapıya kavuşacaktır. Ne İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, ne ilçe Belediyesi, ne İlçe Kaymakamlığı, ne de yerel basın tarafından etkin bir tanıtım ve duyuru yapılmamıştır. Bir panayır, konser ve düğün bile olsa, görkemli bir açılış töreni ile kapanış şenlik ve etkinlikleri olur ve bunlar günler ve aylarca önce hakla ilan edilir, pano ve afişler ile halka duyurulurdu. Son gün yerel basından “en iyi kiraz yetiştiricileri yarışmasının yapıldığını, Sanatçı Melek Mosso konserinin halkı coşturduğunu” duyduk. Ancak biz gittiğimiz gün herhangi bir coşkulu etkinlik ve faaliyet yoktu.
Şehrin ana arterlerindeki büyük caddelerde herhangi bir süsleme yok, taklar falan kurulmamış, festival alanına gider işaretleri yok, süsleme ve ışıklandırma yapılmamış. Üreticiler kiraz kalmadı, yakında dağ kirazı çıkacak diyorlar. Kaymakamlık, İlçe Belediyesi ve yerel halk temsilcilerinden oluşan bir tertip komitesi kurulmalı idi. Böyle bir komite ve faaliyetleri vardı da biz mi göremedik bilemiyorum(!)
Her ne olursa olsun; Kemalpaşa, adını aldığı Mustafa Kemal ATATÜRK gibi güzel, bizim için çok özel ve şirin bir ilçemizdir. Bizi bu hafta sonu birleştirdi ve bir araya getirdi. Güneşli ve güzel bir gün geçirmemizi sağladı. Sağlık içinde önümüzdeki yıllarda da, yine güzel anılar yaşamak ve biriktirmek hepimize nasip ve kısmet olur inşallah…
Gezimizi tamamlayıp İZMİR’e girerken Başkanımız Feryal Türköz, grubumuza hitaben etkili bir konuşma yaptı. Planladığımız ve icra ettiğimiz gezilerin birisini daha sağlık içinde tamamladık. EKİM ayında Konak İskelesinden başlayarak tüm körfezi gemi ile dolaşacağız. Sizlere güzel bir yaz tatili geçirmemizi diliyorum ve Kurban bayramınızı şimdiden kutluyorum dedi ve ayakta alkışlandı.
Sağlık içinde nice gezilerde buluşmak, yeni gezi anıları yaşamak ve biriktirmek ümit ve dileklerimle tüm grup arkadaşlarımızı selamlıyorum.
4 HAZİRAN 2024 Muharrem KAYNAK