19 Şubat gecesi gece yarısına doğru önce ajanslara, ardından bir çok gazeteci arkadaşın oluşturduğu WhatsApp grubuna düşen haberle sarsıldım. Almanya’nın Frankfurt şehri yakınlarındaki Hanau şehrinde iki kafeye yapılan silahlı saldırı sonrası verilen ilk haberlerde, ‘çok sayıda ölü ve yaralı var’ deniliyordu. Gece yarısına doğru, saldırının ırkçı bir terör saldırısı olduğu ve olayda ölenlerin sayısının dokuza yükseldiğinin açıklanmasıyla ‘neden, niçin’ sorularına yanıt arandı.
Almanya’nın en çok okunan gazetelerinden Bild’İn saldırıdan kısa bir süre sonra ırkçı bir saldırı olasılığı üzerinde durması, saldırı yapılan mekanlar merak uyandırdı. Gece paylaşılan görüntülerde Türkçe bağırışlar duyulmuştu. Olay yerinin yabancı kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı ilk bilgiler arasındaydı. Sözü edilen nargile kafelerine gidenlerin çoğunlukla yabancı kökenli gençlerin olduğu sabahın ilk ışıklarıyla birlikte ortaya çıktı.Irkçı saldırı sonrası hayatını kaybedenlerden beşinin Türk olduğu açıklandı.
Almanya’nın Hanau kentinde 9 kişiyi öldüren 4 kişiyi de yaralayan Tobias R. adındaki saldırganın saldırıdan önce 24 sayfalık bir manifesto ile bir videoyu internetten yayınladığı basına yansıdı.Manifestoya kendi fotoğrafını da koyan saldırganın yazıda saldırıyı neden düzenlediğini açıklayıp, ırkçı söylemlerde bulunduğu açıklandı.Saldırının soruşturmasını ise Federal Savcılık üstlendi.
Almanya’da aşırı sağın saldırılar yapabileceğinin ayak seslerini son aylardaki camilere, göçmenlere ait adreslere yapılan saldırılar, asılsız ihbarlarla tahmin etmek mümkündü. Böylesi toplu bir katliamı tek kişinin elini kolunu sallayarak gerçekleştirebiliyor olması gelecek adına korkunç!
Korkunç çünkü bu saldırıyı sıradan bir terör saldırısı olarak görmemek gerekir. Daha sonra evinde ölü olarak bulunan saldırgan nereye, ne zaman saldırı yapacağını, nasıl kaçacağını daha önceden planlamış olmalı. Kısa sürede farklı mekanlarda yapılan saldırıları tek kişinin gerçekleştirip gerçekleştirmediği ise önümüzdeki günlerde ortaya çıkar sanırım.
‘Irkçı Saldırılar’ denildiğinde belki Avrupa, Almanya dışında yaşayanlar için çok anlam ifade etmiyor olabilir. Hanau şehrindeki saldırı Almanya’da uzun süredir süre gelen ırkçı saldırıların en acımasızı. Daha önceleri evler yakılmış, canlara kıyılmış “NSU Terör Örgütü” diye bir örgütün varlığı ortaya çıkmıştı.Farklı zaman dilimlerinde, farklı şehirlerde NSU Terör Örgütü elini kolunu sallayarak 8’i Türk, biri Yunan 9 göçmen kökenlinin öldürülüşü,Sollingen faciasının acıları hala dinmemişken Hanau daki ırkçı saldırı sonrası alınacak önlemler, siyasilerin tavırları çok önemli. Hükümet sözcüsü ilk açıklamasında saldırıyı kınadı.
Aslında Almanya’da ırkçı saldırılara,oluşumlara karşı önemli mücadele veriliyor.Kısa bir süre önce özellikle Müslümanlara, yabancılara yönelik saldırılar yapan yada hazırlık içinde olan aşırı sağcı örgütlere karşı bir çok eyalette eş zamanlı yapılan baskınlarda çok sayıda kişi göz altına alınmıştı.
Aşırı sağın son bir yıl içinde bir çok saldırı gerçekleştirdiğini söylemek,basında her gün bir camiye saldırı haberini okumak mümkün.Polisiye önlemlerin yetersiz kalışını siyasetle ilişkilendirmek ne derece doğru bilinmez,ama bazı gelişmeleri de iyi okumak gerekir.
Örneğin Almanya’nın 16 eyaletinden biri olan Thüringen Eyaleti’nde son haftalarda yaşanan siyasi gelişmeler gelecek adına endişe duyulmasının nedenleri arasında saymak mümkün.
Son yıllarda SPD, CDU, FDP gibi ana akım partilerinin ırkçı partilere karşı duruşu netleşmeyince, bir kaç eyalette temsil edilen AfD adında ırkçı bir parti, yabancılara dönük söylemleriyle Federal Parlamentoya da girme başarısı gösterdi!
Yabancı ve İslam karşıtı parti olarak bilinen Almanya için Alternatif(AfD) Partisi’nin Thüringen Eyalet Başbakanlığı seçimlerindeki tutumu ve sadece 24 saat başbakanlık yaşayan Hür Demokratlar’ın Başbakan adayının AfD’nin desteği ile seçilmesi, CDU Genel Başkanı Annegret Kramp Karrenbauer’in istifasıyla noktalandı.Siyasi skandal sonrası gelen bu istifa çok önemliydi aslında.Dışarıdan bakıldığında, Almanya dışında yaşayanlar için bu istifa sıradan bir ayrılık olarak değerlendirilebilinir. Fakat Thüringen eyaletinde yaşanan akıl almaz gelişmeye tepki en üst dereceden verilmesi önemliydi. Başbakan Angela Merkel’in AfD’ye karşı tutumu biliniyor olsa da; CDU genel başkanının istifası sonrası gelişmeler, takınılacak tavır Almanya’da yaşayan göçmenlerin geleceğini de kuşkusuz yakından ilgilendiriyor.
Hanau şehrinde yaşanan ırkçı saldırıları benzeri olayların gerçekleşmemesi için polisiye önlemlerin yanı sıra siyasi tavırların da çok önemli olduğunu belirtmekte fayda var. 9 kişinin suçsuz yere hayatını kaybetmesi sonrası saldırıyı kınamak önemli, fakat gelecek adına, birlikte barış içinde yaşam adına ırkçı oluşumlara karşı ciddi yaptırımlar uygulanmalı. Irkçı söylemleriyle bilinen AfD’nin siyasi yapısı,söylemlerinin tehlikesi kamuoyuna daha iyi anlatılabilmeli.