” Eğitimciler 1940’lı yıllarda Köy Enstitülerini kurdular. Köyden aldığı çocuğu kendi köyüne teknik eleman ve öğretmen yetiştirip önder olarak gönderdi. Ancak köylünün kalkınmasını istemeyen ve onları sömüren ağalarla din sömürücüleri hükümete siyasi baskı yaparak Amerikalıların önderliğinde Köy Enstitülerini kapattırdılar. Bunun yerine sözde çağdaş Amerikan eğitim sistemini getirdiler.
Köy Enstitüleri köy ve köy çocukları için ülkeye en yararlı okullardı. Ben de bu ortamda yetiştiğim için olayları acısıyla ve tatlısıyla yalın bir şekilde anlatmaya çalıştım.
Bu kitap, on günlükken sekiz çocuklu bir ananın sırtında un değirmenine giden, onyedi yaşına kadar yalınayak gezen, kimseye güvenmeden hayatını kendi kazanan, kültür, sanat ve turizm alanında adını dünyaya duyuran bir öğretmenin yaşam öyküsüdür.
İşte o öğretmen BENİM.
Saygılarımla…
…………….. ……………. ve saire “
Bu kitap, on günlükken sekiz çocuklu bir ananın sırtında un değirmenine giden, onyedi yaşına kadar yalınayak gezen, kimseye güvenmeden hayatını kendi kazanan, kültür, sanat ve turizm alanında adını dünyaya duyuran bir öğretmenin yaşam öyküsüdür.
İşte o öğretmen BENİM.
Saygılarımla…
…………….. ……………. ve saire “
Yazdığı kitabında kendisini tanıtırken böyle bir not düşüyor Alibey Kudar …
1932 yılında Balıkesir/ Edremit / Tahtakuşlar Köyü’nde doğdu. Savaştepe Köy Enstitüsüne girdi, enstitü İlköğretmen Okulu’na dönüşürken 1954 yılında mezun oldu. 26 yıl Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmen, Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve yönetici olarak görev yaptı. 1980 yılında emekli oldu .
Edremit Körfezinin en güzel yerinde olan Tahtakuşlar Köyü’nün bilgesi Alibey Kudar.
Kendi emeği ve çabası ile kurduğu Tahtakuşlar Etnografya Müzesi Türkiye’nin ilk köy müzesi.
Şaman Kültürünün özgün ürünlerinin sergilendiği yer.
Tahtakuşlar her ne kadar Alevi – Türkmen köyü olarak bilinse de köydeki çoğu kişi kendilerini Şaman olarak tanımlıyorlar.
Müzede bir aile dayanışmasının güzel örneğini görüyoruz.
Etnoğrafya galerisinin yönetimi ve tanıtımı konusunda, Alibey Kudar’ın oğlu Selim Kudar bey burada Şaman kültürünün en ince yönlerini anlatıyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ( UNESCO) Tahtakuşlar Müzesi’ne maddi destek verdi.
Müze 1991 yılında ziyarete açıldı.
Arkasında bıraktığı Tahtakuşlar Müzesi’nde 5 bin Alevi – Türkmen ve Şaman kültürünün ürünleri ve bir tarih yatıyor.
***
Emekli olup Körfeze yerleştiğimde , babamla ilk kez gezeceğiz. Tahtakuşlar köyüne gideceğiz. Evimizle Tahtakuşlar arası çok yakın. Vardık, Körfezin o güzelim yamacına. Alibey Kudar ile babamın tanışıklığı Köy Enstitüsü’ne dayanıyor. Babam büyük sınıflardan bir ağabeyi. Babamın sesinin güzelliği , mandolini çok iyi çalması ve her cumartesi gecesi okulda yapılan eğlence anılarında yer alıyor. Babamın annesinden öğrendiği ” Kara kara kazanlar ” türküsü ile babam akıllarda böyle kalıyor.
Cumartesi geceleri yapılan eğlencenin müdavimi olan babamın adı yerine artık ” Kara kara kazanlar ” yazılır oluyor.
Ve onu bu türküsü ile ananlara, Köy Enstitülülerine bin selam olsun.
Alibey Kudar ile tanışıyorum. Babamla sohbete başladıklarında ben müzeyi dolaşıyorum. Oğlu Selim Kudar bey benim sorularımı sabırla yanıtlıyor. Onlar galerinin önünde sohbeti koyulaştırmışlar. Sohbetlerine ortak oluyorum. Ali bey çok güzel, emeklerinize sağlık, ne güzel bir müze kurmuşsunuz, teşekkürler diyorum. Alibey , benim adım zaten Alibey, bana amca diyeceksin diyor. Babamla Köy Enstitüsü anılarına dönüyorlar, babam anlatıyor.
– Sizler şanslıydınız, siz gelmeden bizler amele gibiydik. Okulumuzu kendimiz yaptık. En çok şu tuğla işi canımı sıkardı. İstasyona trenle gelen tuğlaları birerli sıra olup ta okula kadar elden – ele verip okulumuza ulaştırırdık. Ben o zamanlar , zayıf çelimsizdim, sınıfın en irisi olan arkadaşım , Muhdanlı Ahmet bana tuğlayı hızlı atar, ben bazen yakalayınca , yere düşerdim. Günlerce benim düşmemi anlatır güler, beni kızdırırdı.Kahkahalar havada uçuşmaya başlardı. Sıtkı Akkay’a okul müdürümüze çok şey borçluyum. Çokk.. Bizlere gelecek verdiler. Kapatılmasına çok içerlemiştim. Biz her şeyi ile güzel bir okul yaptık, onlar gelip kapattılar. Köylünün ışığını söndürdüler.
***
Kızım , Akçay Nihat Tansoy İlköğretim okuluna atanmıştı. Sınıfını çevre gezisine götürecekti.
Nereye gidiyorsunuz dedim.
– Tahtakuşlar Etnoğrafya Müzesine dedi.
– Alibey Kudar amcaya selam söyle dedim.
Müze gezisinden dönünce kızım, büyük bir mutlulukla anlatmaya başladı.
– Annecim , eşi yaşarken , müzenin bahçesine eşinin heykelini diken bir güzel insanla tanıştım. Alibey Kudar. Çok gururlandım. Kadınlarımızı ve eşi Esma Kudar’ı ne kadar çok gururlandıracak bir olay.
” Dünyada eşinin heykelini yaptıran kaç erkek vardır ? ” Kızımın sorusuna yanıt verdim,
– Alibey Kudar, bir kişi..
Evliliklerinin 50. yılında Esma Kudar hanımın heykeli evliliğinin en güzel armağanı.
“Tahtakuşlar Köyü’nün en güzel kızı Esma idi, onunla evlendim. Bana çok güzel bir eş oldu, aile olduk. İki oğlumun annesi. O bu heykeli çoktan hak etti” diyecek kadar yürekli bir eş Alibey Kudar.
Alibey Kudar, yazdıklarının en sonunda şöyle bitiriyor..
…………… …… vesaire.
Alibey Kudar hakka yürüdü.
Devri daim olsun.
Namı yürüsün, adı anılsın, yaktığı şaman ateşi Kaz Dağlarında hiç sönmesin.
***
LAKAP KÜTÜĞÜ …
Alibey Kudar , Tahtakuşlar Köyü’nün , zamanında soyadı yerine geçen lakaplarını araştırdı. 398 kişilik lakap kütüğünü hazırladı. Yaptığı araştırmada , günümüzde unutulmaya yüz tutmuş lakapları tek tek ortaya çıkarıp ” lakap kütüğü ” adı altında yayınladı. Bu çalışmasını, yaşı 70’in üzerindeki köylülerine danışarak doğrulatır. Bu çalışmasına ek olarak, ” Öleni nasıl bilirdik?” diye bir derleme daha yapar. Şimdi hayatta olmayan, Tahtakuşlar Köyü’ne yerelde iz bırakanları yazar. Bu derlemede 62 kişinin izlerini bulur ve yazar. Lakap Kütüğü ve bu derlemeyi birleştirerek ” Tahtakuşların İlginç Yönleri ” adı altında bir broşür yayınlar.
” Amacım, köyün yerel tarihini yazılı olarak kayıtlara geçirmekti ” diyen Alibey Kudar, değerli bilgemiz…
Türkiyemize, Balıkesirimize, Edremitimize ,Körfezimize ve Tahtakuşlar Köyüne kattıkların için, emeklerin için , başardığın, bizlere bıraktığın bu değerler için sonsuz teşekkürler.
Köklerimizi bilmenin huzuru ile ne mutlu size.
Durağınız uçmağ olsun.
Kudar ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum.
*****
” On dört bin yıl gezdim divanelikte
sıdk-ı ismin duydum pervanelikte
içtim şarabını mestanelikte
içtim şarabını mestanelikte
kırkların ceminde haydar haydar haydar dara düş oldum…“
…………. ……….. ve saire
Alibey Kudar.