Mecburiyetlerin boğduğu bir hayatınız mı var? Yoksa hayallerinizin gerçekleştiği özgür bir hayata mı sahipsiniz? Diyelim ki, attığınız her adımda mecburiyetler peşinizi bırakmıyor. Şu hayatta bugüne dek tek başınıza yaptığınız hiçbir iş yok. Hayallerinizi çoktan unutmuşsunuz. İlk denemede başarısız olunca başarıyı engelleyen ne varsa hepsini hemen kabullenmişsiniz. Neyi sevip neyi sevmediğinizin farkında değilsiniz. Sahip olduğunuz tek şey, başarısızlık bilgisi.
Oysaki cesaretinize yeniden kavuşmak için yapmanız gereken, eski güzel günlerin kazanımı olan umut ışığını yakmaktır. Bağınızı kopardığınız idealleriniz ile barışmaktır. Bunun için ihtiyacınız olan güç, iç dünyanızda saklıdır. Yeter ki sahip olduğunuz cevheri unutmayın. Başarısızlığı doğru yorumlayın. Düşüncelerinizi hayata geçirin. Mecburiyetler hayatınızın bir parçası olmasın. Yeni yollarda koşmayı seçin. Ve öyle seçimleriniz olsun ki henüz başaramadığınız en güzel başarılara ulaşın.
Aynaya bakınca cesaretli, kararlı, zihnindeki engelleri çoktan yok etmiş kişiliğinizi görün. Acaba başaramazsam ne olur gibi korku ve kaygıları geride bırakın. Çevrenizi hedefleriniz sarsın. İstemediğiniz bir durumu değiştirebileceğinize inanın. Bütün enerjinizi bunlar için harcayın. Önüne çıkan her olumsuzluğu engel olarak görmeyin. Unutmayınız ki zekânız ve aklınız var. Onlar sizin en güvenilir dostunuzdur. Aklınızı kullandıkça da olaylar üzerindeki etkinizi hissedeceksiniz.
Duygusal renkleriniz hep çiçek açsın. Zevk yelpazenizi genişletin. Beyninizi zorluklarla başa çıkabilmek için kullanın. Ama zorluklara katlanmayın. Sınırsız bir bakış açısı ile dünyaya bakın. Kendinize ait bir amacınız olsun. İnancınızı ve duygularınızı kaybetmeyin. Kötü durumların gelip geçici olduğunu bilin. Nefes aldığınız her an yüzünüz gülsün.
Size sizden başka hiç kimse yardımcı olmaz. İçinizle güzel konuşmayı da öğrenin. İç konuşma enerjinizi yitirmeyin. Merak etmeyin, size hiç kimse “deli” demez. Bunun rahatlığı ile isteklerini içinizden tekrarlayın. Tutku kapaklarınız hep açık olursa çaresizliği de aklınızdan savmış olursunuz.
Çıktığınız bu yolda öyle yol kat ettiniz ki, aklınıza başarı bilgisini kazıdınız. Aklınızın kanatlarıyla uçuyorsunuz. Tutkularınız sizi başarıya fırlatıyor. Bir de bakmışsınız öyküsü yazılmaya değer bir hayatınız var. Neden olmasın ki? Karakterli ve kariyerli bir hayat sizin de hakkınız değil mi? Fena mı işte başardınız. Başkalarına da faydanız dokunmaya başladı. Geçmişe sünger çektiniz. Yepyeni bir gelecek hafızanız var. Hayaller, planlar, projeler ve yaşanacaklar dışında başka hiçbir şey ilgi alanınızı oluşturmuyor.
Olumlu sonuçları yetiştirdiğiniz tarlanızı her geçen gün büyütüyorsunuz. “Hayır” diyebilmenin gücüne ulaştınız. Kendinize “öz geçmişime yazabileceğim ne yapıyorum” sorusunu yönelterek başarı merdivenlerini çıkıyorsunuz. Engelleri sevmeye de başladınız. Her birinin sizi başarıya ulaştırdığını öğrendiniz. Dünyanızda onlar giderek küçüldü. Düşünceleriniz ise hiçbir engeli tanımadan büyüdü.
Önceden kapıları çalmaktan korkardınız. Şimdi ise cesaretinizle kırk kapıyı da kırk farklı şekilde çalmaktan çekinmiyorsunuz. Her şeye rağmen diyen benliğiniz gücünüzle çoktan bütünleşti. “Nelerin üstesinden geldim.” dediğinizi sağır sultan bile duydu. Kendinizi nasıl görüyorsanız başkalarının da sizi öyle gördüğünün bilincindesiniz. Ve kendi üniversitenizden üstün başarıyla mezun oldunuz.
Artık başarı, kimliğinizi tanımlıyor. ‘’Kendi geleceğimi yaratmak gibisi yokmuş.’’ , cümlesini kendinize olan güveninizle sıkça dile getiriyorsunuz. Hayatınız da tek söz sahibi sizsiniz. Kendinizle yaptığınız sözleşmeye harfiyen uymaktasınız. Başkaları artık sizi kesinlikle yönetemez. Ben Kazdağ Çiğdemi’ne size başarılarla dolu hayatınızda sağlık, mutluluk, huzur dilemekten başka bir şey düşmez. İç dünyanızla barışık nice yıllar sizlerin olsun.