Okuyalım:
“Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihi ve kurucu şahsiyetine yönelik özellikle son dönemde artan saldırıları üzüntü, öfke ve milli birliğimiz açısından endişeyle takip ediyoruz.
Bu kapsamda, 28 Mayıs 2021 Cuma günü Ayasofya Camii’nde düzenlenen, devlet erkânının da bulunduğu bir programda, İmam Mustafa Demirkan’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü kastederek kullandığı ifadeleri şiddetle kınıyoruz.
Bu zihniyete ve onun savunucularına şunu hatırlatmak isteriz: Ayasofya’nın bulunduğu İstanbul’u 6 Ekim 1923’te düşman işgalinden kurtaran da, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran da, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’tür.
Tarihimizde İstanbul işgal altındayken, milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarına ‘katli vaciptir’ diye fetva veren işbirlikçi Dürrizadeler çıkmışsa da bu zihniyetin karşısında duran, “Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuva-yi Milliye aleyhine fetva verip, düşmanlık yapar bilin ki, onların damarlarında kâfir kanı akar” diyen Sütçü İmamlar vardır.
Atatürk’e yönelik bu saldırıları gerçekleştirerek kendi tarihlerine ihanet edenler, ulusal değerlerimizi hedef almaktadır. Bu mesnetsiz saldırılardan en büyük zararı inancımızı görmektedir.”
Neyi var bu açıklamanın?
Kim reddedebilir?..
Neden tüm partiler ortak imza atamaz bu kınamaya?..
Hani Atatürk’e saldırı oldukça birileri “Atatürk hepimizin ortak değeridir, kimseye ait değildir” şeklinde çok aydınlatıcı(!) açıklamalar yapıyorlar ya…
E ortak değer olarak kabul ediliyorsa, niye böyle bir metne imza atılmaz ki?..
Ortak değer olarak görüyorsanız niye sürekli ve özellikle Ayasofya minberinden açık veya üstü kapalı olarak Atatürk’e dil uzatılır ki?..
Hele son olayda imamı savunmak bir kaymakama kalmış ya, pek enterasan!
İnhisar Kaymakamı, imam için “yüzyılın en büyük İslam alimlerinden biri” demiş…
Tepkiler sonrası da sosyal medya paylaşımını kaldırmış…
Bu da iyi… Yaz yaz… Nabız yokla..
Tepki ölç.
Tepkiler gelince de kaldır.
Kaldırınca bitti mi yani, unuttuk mu, hiç yazılmamış mı oldu?..
Uçana, koşana, bir cümle yazana şak yapışan Cumhuriyetimin Savcıları, Atatürk’e alenen hakaret olduğu zaman niye görmezden gelirler ki?..
5816 sayılı Kanun, yürürlükte değil mi?
Ve özel ceza hükümleri içermiyor mu?
Bu kanuna muhalefet, cezai müeyyidelere bağlanmamış mı?
Neden gözler kör, kulaklar sağır?
Ne tuhaf ki, bir de bu kanun kaldırılsın kafasında olanlar var.
Efendim, bir ülkenin lideri, kişiliği, hatırası; kanunla mı korunurmuş!..
Bir ülkede vatan kurtaran ecdadına hakaret edebilecek cüreti kendinde bulan, ihanet içinde olan onca insan varken, başka çare kalıyor mu ki?
Elbette Atatürk’ü böylesi bir kanunla koruyor olmak, vicdani değerlerimizi incitiyor.
Fakat “daha rahat hakaret edebilmek için” 5816 kaldırılsın diye meydanlarda cirit atan onca hain varken, nasıl kaldırabilirsin ki!
Özbeöz liderimizi, Cumhuriyetimizin kurucusunu, İstiklal mücadelemizin önderini kanunla koruyoruz.
Dahili ve harici bedhahların sayısı bu kadar fazlayken, buna mecbur kalıyoruz.
Akıl tutulması yaşayan bir ülkeyiz…
Fakat bahsettiğimiz bu yürürlükteki 5816 sayılı yasanın fiilen uygulanıp uygulanmadığı ayrı bir soru işareti…
Ayasofya minberinden Atatürk’e hakaret eden imama re’sen soruşturma açılmadı mesela.
Peki ya, kaymakama idari soruşturma açıldı mı?..
Onun da sonuna kocaman bir soru işareti…
Diyelim ki açıldı; adli soruşturma için izin verilir mi?
Onun sonuna da koca bir soru işareti…
Biz en iyisi, şu konuya kafa yoralım biraz da:
Artık devlet memurlarının hangileri için siyaset yapmak yasak, hangileri için atış serbest…
Bu konudaki belirsizliğin kaldırılması şart.
Nasıl olsa fiiliyatta her kesim devlet memurundan benzer bir profil çıkması mümkün…
21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlarken, halihazırda uğraştığımız şeylere bakar mısınız?
Dünyanın bir kesimi nerede?
Biz neredeyiz?
İnsanlar neyi konuşuyorlar, nelerin hayallerini kuruyorlar…
Biz nelere dolanıp kalıyor; bir adım ilerleyemiyoruz.
Fakat şu konuda eminim ki hemfikiriz:
Onca hakarete, ihanete rağmen, Atatürk yıllar geçtikçe ne unutuluyor, ne değeri azalıyor.
Zaman, Atatürk’e olan sevdayı artırıyor.
Bakın 10 Kasımlara…
Bakın milli bayramlarımıza…
Unutturmak ve silinmek istendikçe nasıl da daha çok yerleştiler ulusun kalbine…
Ölümünün üzerinden yıllar geçtikçe ziyaretçi sayısı artan bir başka dünya lideri var mı?..
Hangi hakaret, tarihi gerçeklerin üzerini örtebilir, Atatürk’ün kahramanlığını yok sayabilir?..
Velhasıl..
Acınacak haldeler.
Saldırdıkça küçülüyorlar.