Sözlük anlamına bakarsanız bir tuhaflık olduğunun hemen farkına varacaksınız.
Mürit: “Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvuf yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse” olarak tanımlanıyor.
Tanımın içinde bir nokta dikkatinizi çekti mi?..
“Tasavvuf yollarını öğrenen…”
Peki bizim karşımıza daha çok hangi görüntülerle çıkıyor müritler?!
FETÖ elebaşını hatırlayın…
Tabağında kalan yemeği sıyıranlar mı yoksa fanilasını
koklayanlar, saklayanlar mı?..
E nasıl mürit olmak bu?..
Ne diyor Dil Kurumu?..
“Ondan tasavvuf yollarını öğrenen…”
Biz ne görüyoruz; eteğini öpen!
Oysa ne ulvi ve manevi bir yoldur tasavvuf.
Tasavvufun da kelime anlamına bakalım evvela:
İsmen; “Tanrı’nın niteliğini ve evrenin oluşumunu varlık birliği anlayışıyla açıklayan dini ve felsefi akım”, dinen ise “Kur’anda önerilen ve peygamberin hayatında uygulamaları görülen hayat tarzını yaşama gayreti, İslam gizemciliği” olarak tanımlanmış.
TDK öyle diyor.
Haliyle…
Tasavvufun manevi anlamı çok büyük…
Öncelikle kutsal kitabı temel alıyor ve “Kur’anda önerilen” diyor…
Ve elbette Allah’ın elçisini esas kabul ederek “Peygamberimizin hayat tarzına uygun yaşama gayreti” diyor.
Tasavvufun tanımı, bu kadar uhrevi, manevi anlamlarla yüklüyken…
FETÖ’nün peşine takılanlara ne demeli acaba?..
El etek öpenler…
Tabağında kalan yemeği yemek, bardağında kalan son yudum suyu içmek için birbiriyle yarışanlar…
Kişisel eşyalarını saklayanlar…
Birkaç gün önce başka bir haber ilişti gözümüze…
Tarikatı çok memleketiz ya… Haliyle şeyhler, tarikat önderleri ve tabiatıyla müritler de çok mu çok.
Manevi anlamına uygun kendi dünyalarında yaşayan ve ulvi amaca inançları doğrultusunda hizmet edenleri tırnak içine alıyoruz…
Bizde daha çok magazinsel haliyle gündeme gelen popülistler var ya hani..
İşte onlardan birinin videosunu yayınlamış haber sitelerinden biri…
Bir mürit hurma uzatıyor, tarikat önderi bir yudum ısırıyor, kalan parçayı alırken ise aynı anda elini öpmeyi başarıyor mürit.
Başka bir mürit ise aradan elini uzatarak sakalını okşuyor.
Sözlükte yazan mürit anlamı ne?..
Bizim ekranlara yansıyanların yaptıkları ne?..
“Ondan tasavvufun yollarını öğrenen” diyor sözlük.
Bizim müritler tasavvuf yollarını hangi ölçüde öğreniyor; ekranlara bu kadar çok “akıl dışı” gündeme gelenlerin gerçek tasavvufla ve müritlikle pek ilgileri olmasa gerek.
Bir nev’i akıl tutulması.
Oysa Peygamberimiz taa İslamiyet’in ilk doğduğu yıllarda putlarla mücadele ederek o zamanın şartlarında akıl ile pek çok yanlışı ve batılı aşmamış mıydı?..
21.yüzyılda tasavvuf, çok daha derin noktalarda olması gerekirken ; 1500 yıl önce akıl çok daha doğru noktada değil miymiş ne dersiniz?..
Gerçek tasavvuf ve gerçek müritlik bile mumla aranır hale geldi.
Sonra mahkemeye başvuruyor birisi, ismini gündemde öne çıkan bir tarikat liderinin ismiyle değiştirmek istiyor.
Çoğu şekil peşinde, esası ve amacı anlayan yok.
Akıl çıktı mı her noktada, gelinen sonuç ancak bu kadar!
