İmamoğlu ahmak demiş!
Way way!
Ne büyük suç işlemiş!
Peki, dediyse kime demiş?
Kime diyecek, diyene demiş!
Tamam, ödeşilmiş!
Olmuş bitmiş!
Bu memlekette, hem de herkesin gözü önünde, siz hep birlikte, koro halinde, bu devletin, Cumhuriyet’in kurucu önderine, annesine, yedi sülalesine sabah akşam, 7 gün 24 saat televizyonlarınızdan, gazetelerinizden, alenen, ağıza alınmayacak kadar akıl dışı küfürler, hakaretler, sövgüler edilirken ya eşlik ettiniz ya seyrettiniz.
Ama bu hiç kimse için suç olmadı, suç sayılmadı.
Kılınız kıpırdamadı.
Ama İmamoğlu, kabul etmediği, reddettiği halde, ille de “onlara dedin dedin” diye şu “ahmak” üzerinden mahkum edilmek, önü kesilmek, siyaseten bitirilmek istenmekte.
Kaldı ki denilse bile, muhatapları tarafından olsa olsa ancak “münasebetsizlik” olarak nitelenebilecek bir “ahmak” sözü yüzünden İmamoğlu’na sözde “büyük suç” işlemiş gibi muamele yapılarak, siyasi ceza verilip önü kesilmek istenmekte.
Yemezler!
Aklı hiç olmayana “deli” derler.
Aklı olup da aklını kullanmayana ya da kullanamayana “ahmak” derler.
Türkçe sözlükte de böyle geçer.
Ne var bunda?
Peki başka?
Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz olana derler.
Türkçe sözlükte de böyle geçer.
Evet, ne olmuş?
Hem muziplik, hem de matrak geçme, dalga geçme anlamında, toplumda o ona, bu buna, şu şuna hep söyler, geçer.
Suçlama, hakaret anlamına asla gelmez.
Hakaret, kimsenin de aklının ucundan bile geçmez.
Aile içinde,
babalar çocuklarına, arkadaşlar birbirine, kahvehanelerde yanındakine hep söylene gelen, yaygın, hafif, sıradan bir takılma sözü olarak söylenir?
Kimin aklına hakaret gelir?
AHMAK, Arapça’dan gelir.
Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala hatta zorlamayla aptallık, anlamlarına gelmektedir.
Örnek:
-Çok doğru bir düşünce, bir cahilin ya da bir “ahmağın” elinde gülünç, değersiz bir duruma gelebilir.
Atasözlerinde de geçmektedir.
-Ahmağa yüz, aptala söz vermeye gelmez
-Gelinin ahmağı, yengeyi halayığı sanır.
-Ahmak misafir ev sahibini ağırlar.
Hatta gönülsüz yağan yağmur için de “ahmak ıslatan” denir.
Bu durumda, bunlar yüzünden toplumda her gün cingar çıkıp, cinayet işlenmesi gerekir!
Hiç olacak şeymidir?
Duyan da sanır ki sizlerin ağzından bal damlıyor!
Sabah akşam, muhalefete, beğenmediklerinize, siyasetçiye, müzisyene, yazara çizere, twitçiye, en ağır sözlerle hakaret ederken, şimdi kalkıp “ahmak” üzerinden, elinizdeki yargı gücü ile sandıkta yenemediğiniz birinin defterini dürüp, siyasi hesaplar görmenizi yemezler!
Nasıl olsa, güç elinizde, istediğini hakim savcı yap, istediğine istediğin cezayı verdirt, itiraz edeni değiştir, yerine daha garantisini getir, istediğin hükmü verdir.
Şimdi buna adalet mi denir?
Bu, olacak şey midir?
Bu nasıl kabul edilebilir?
Ziya Paşa’nın dediği gibi:
“Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit,
O mahkemenin hükmüne derler mi adalet?”
Yani;
(Kadı hem hakim, hem davacı, hem mübaşir hem şahit olursa,
mahkemenin verdiği hükme, adalet mi denir?)
Yirmi yıldır, kafalarındaki bütün rövanşları cebren ve hile ile öyle böyle aldılar.
Daha almaya da devam etmekteler.
Bu rövanşın ezeli ve ebedi olanı, 1923 Atatürk Cumhuriyeti olsa da hali hazırdaki ise en büyükşehir belediye başkanlığı.
Şimdilerde hele bütün dertleri bu.
Hedefteki İmamoğlu.
Yemezler!
Ona yemez, yedirmez İmamoğlu derler.
Özeti!
Tehlike gelmeden görenlere “abdal” denir.
Tehlike geldiğinde görenlere “aptal” denir.
Tehlike gelse de görmeyenlere “ahmak” denir.
Ahmaklarla tartışmak zaman kaybıdır.
Onlara göre siz ya hep haksızsınızdır ya da
onlar hep haklıdır!
Ne korku ne telaş İmamoğlu korkusu yaptığı halka destekleri yaptığı projeler korku yarattı bıktık bu ülkedeki adaletsizliğe. Eşitsizliğe pudura şekeri çekenlere ne oldu. Hafdada 5 bin uyuşturucu yakalıyorlar acaba bunların içinde pudura şekerli Kürşat varmı?