Uzun yıllardır, Türk basketbolunda yaşanılan büyük sorunlar var. Bütün bunlar, ne masaya yatırılıyor. Ne de basının tamamı tarafından olduğu gibi yazılıp çiziliyor. Ülke basketbolunda söz sahihi olanlar, her şey yolunda görüntüsü vermeye devam ediyor.
Bu sorunların en başında, günümüzde yetişen oyuncu sayısının giderek azalması geliyor. A Milli Basketbol Takımı’mızın çektiği sıkıntılar, kulüplerde oyuncu yetişmemesinden kaynaklanıyor.
Önceki dönem Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ve ekibi, birçok konuda iyi bir şekilde organize olmuştu. Milli takımımız, önemli başarılar elde etmişti. Bu durum, kulüplerimize de olumlu yönde yansımıştı. Hem milli takım hem kulüp bazında yeni başarılara ulaşılmak isteniyorsa, böylesine etkin bir çalışma yürütülmelidir.
Ne yazık ki, şuan görevde olan TBF yönetiminden böyle bir tutum göremiyoruz. Aksine, hiçbir sorun yokmuş gibi oldukça rahat olduklarını görüyoruz. Yönetimde olanların hepsi iyi isimler. Basketbol kariyeri başarılarla dolu isimler de var.
Yöneticilik, bambaşka bir boyuttur. Oyunculuğunuzdaki kariyer, ileriki yıllarda sizi bir yere kadar taşıyabilir. Geldiğiniz görevlerde bu başarıyı sürdürmek istiyorsanız üretmelisiniz. Senelerdir görevde olan federasyonun hiçbir şey ürettiğine tanık olmadık.
Federasyon, yıkılan Abdi İpekçi Spor Salonu’nun olduğu yere yapılmaya çalışılan tesis ile var olmaya çalışıyor. Bu tesisin spor camiasına kazandırılması, önemli bir gelişme. Ama gerçek şu ki, federasyonlar inşaatçı değildir. Basketbola, ne kazandırdığınız önemlidir.
Yeniden basketbolun sorunlarına dönelim. Az denilecek kadar sayıda oyuncu yetişiyor. Takımlarımızı, Türk oyuncu olarak besleyemiyoruz. Birçok oyuncumuz, ülkeden basketbol adına umudunu kesiyor. Basketbol kariyerine NCAA ya da Avrupa ülkelerinde devam ediyor.
Bu durum, Türk basketbolu adına başlıca bir sorundur. Bunu da federasyonun kalıcı olarak çözmesi gerekiyor. Bir salonun inşaatını tamamlayıp bütün bu gelişmeleri görmezden gelinemez.
Diğer bir önemli sorun ise, Merkez Hakem Kurulu’nun tutumu ve aldığı kararlar. Basketbol Süper Ligi maçlarından görevli olan hakemlerin çoğu, bugüne dek birçok eleştiri aldı. Birçok basketbol sever, hakemleri bu ligi için adeta eziyet olarak gördü.
Ligin genelinde alınan kararlar yüzünden facialar yaşandı desek hiç de abartmış olmayız. Türk basketboluna hiç de yakışmayan bu görüntüyü, son yıllarda Play-off serilerinde de yaşıyoruz. Başkan neyse hakemler de o kadardır !!!
Recep Ankaralı başkanlığındaki MHK’ya hatırlatalım; istifa onurlu insanların işidir. Öyle kararlar alındı ki artık böyle bir kurum olup olmadığı bile sorgulanır hale geldi. Çoktan edilmesi gereke istifa, Türk Basketbolu’nun canını kurtarır. Hakemlik camiasını rahatlatır. Her şeyden öte, her kulüp, antrenör, oyuncu ve taraftar grubu hakkında sadece basketbolun doğrularına göre karar verilir.
Son 8 yılda o kadar çok yanlış yapıldı ki yaz yaz bitmez. Tek çıkış yolu, bu federasyona ve yönetimine yapılacak seçimlerde teşekkür edilip (!) geniş bir katılımla yeni bir sayfa açmaktan geçiyor. İstifanın onurlu bir iş olduğunu federasyona da hatırlatayım. Onlar, yazılanları okumuyor. Ama olsun. Vicdan sahibi bir basketbol sever olarak bunları dile getirmek görevim.
Bu sorumluluğum doğrultusunda, ligde görev alan hakemlerin aldığı kararları, buna isyan eden koçların nasıl diskalifiye edildiğini bazı maçlardan örnekler vererek aktarmaya çalışacağım. Ve son alınan disiplin kurulu kararları ile ahlaksızlığın nasıl ödüllendirildiğini irdeleyeceğim. (Devam edecek.)