featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. AHHH EŞREF ABİİİ..

AHHH EŞREF ABİİİ..

Martlı mahallesindeki kına gecesi sabahında, o gün yapılacak gelin hamamı için kızlara faytonlar hazırlanırken, yokuşun başından ağır aksak yürüyerek , elinde Selvi kasabasının gül ağacından yapılan, babasının bastonu ile Cemile anne aşağıya doğru yürüdü. Gözlerini kısarak yokuşun sonuna baktı.
Mahalle yıkılıyor , kimsenin benim derdimden haberi yok. Varıp gideyim Hasene kızanıma , annadayım dertcazımı. Ahmet oğlum bir çare bulur belki.
Tavanlı Çeşme’nin önüne gelince durdu. Yan taşına baktı. Yüreğinin ucunda Eşref’in sesini duydu sanki. Yan taşa usulca oturdu. Kurnayı açtı , buz gibi suyu avuçlarına alıp içti , yudum , yudum.. Çocukların koşuşturmalarını izledi bir süre. Geleni , geçeni kolaçan etti. Aralarından Eşref çıkıp gelecek gibi geliyordu . Ah bir gelseydi. Ona sevdiği Lobya ( kuru fasulye) pişirecekti. Yanında pirinç pilavı. Üzüm hoşafı. Eşrefff diye sesli bağırdı..Ahhh Eşrefff.. Oğulcum , sen de mi bırakıp gittin anacığını. Babası kılıklı , nasıl kıydınız Cemile’ye ? Kodular bir başıma beni, Bulgar sülalesi diyenlere kızmacam bi daha.. Göksünde merhametiniz mi bitti hepicinizin.. Ahhh Eşreffff.. Ahhh.. Anacığın bi başına..
Kostakların faytonları allı yeşilli kurdelelerle süslenmiş , koşumları yenilenmiş atlar gelin hamamına yaraşırdı. Kızlar , kadınlar , def çalanlar , kocaman bakır tencereler kızların , kadınların ellerinde millet faytonlara doluşuyordu. Dehhh.. Dehhh.. Mahalle boşaldı, faytonlar sıra sıra gittiler..
Pepe Semiha, uzaktan baktı çeşmenin yan taşında oturan Cemile teyzeyi gördü. Eşref gitti , taşı anası kaptı diye geçirdi içinden. Yanına varıp selamlaştılar..
– Hayırdır Cemile teyze , naparsın burada ? Eşrefin taşı sana mı kaldı. E bir türkü de sen söyle , düğün evi şenlensin.
– Semiha kızım , sen hiç mi utanmazsın ? Anan yaşındayım , bunu nasıl dersin bana. Eşrefim çekip gitmiş. Sabahlara kadar gözüm yaşı , aha bu çeşme gibi akar.Merhametin yoksa bile , azıcık insanlığın olaydı. Ağzından çıkanı kulağın duysaydı.
Yavaşça kalktı , Ahmet beylere varıp sorayım bakalım bir haber var mı diye Semiha’nın gözlerinin içine bakarak söylendi.
– Ben kalktım , sen otur galan. Türküyü sen söyle , pepe halinle yakışır.
Kapının ipini çekip içeri girdi. Kapı çıngırağının sesi duyuldu.
Hasene hanım , bahçede havuz başındaydı.
– Gel Cemile annem gel. Tam kahve yapacaktım , kısmetlisin. Birlikte içelim .
Cemile birden kederinin uçup gittiğini hissetti. Yumuşacık , sevgi dolu bir ses ile Hasene ona ” gel annem ” demişti. Merdivenleri hızlıca inmeye çalışarak bir solukta havuzun başına vardı. Hasenenin simsiyah saçlarının , ela gözlerinin güzelliğini fark etti. Endamına bayıldığı Hasene insan evladıydı ona göre. Ne zaman bir hacete gelse , eli boş dönmezdi bu kapıdan.
Sardunyalar , ortancalar , şebboylar açmış , gül kokuları arasında cennetteydi Hasene. Kahvelerin köpüklüsünü Cemile’ye uzattı. İçince kapat da bir fal bakayım sana annem. Eşrefin acısını dindirmek için en güzel sözleri söylemeye sabırsızlandı Hasene. Çökmüş yüzündeki hüzün dolu bakışlarına takıldı gözleri. Eliyle Cemile’nin yanağını okşadı.
– Cemile annemm , Eşref’in şimdi yüreciğindeki yangınları söndürmeye gitti. Eli kulağında gelir bakalım. Sen içini ferah tut. Bugün eve gitmesen , kaynanam bizde değil. Onun odasında kal. Kızlar da gelin hamamından dönüşte çok sevinecekler. Onlara yine eski Tırnova , Selvi türkülerinden öğretirsin. Çok sevindi Cemile. Eve gidip gece mintanımı alıp geleyim o zaman.
-” Fincanın pek güzel , yoldan gelenin var. Kuşun kanadıyla haberin evin içine düşüyor. Kısmetleriniz kapıya dayanmış. Senin kuruntun boşunadır. Haneye ay da doğuyor , güneş de. Boşuna sıkıyorsun cancağızını. Kurbanlar keseceksin. Kalabalıklar hanenin içindeler. Boşuna telaşlar yapmayasın emi. Benim falım çıkar bak.
Hadi bakalım ferah falların olsun. Güzel haberler var dedim ya , ferah tut yüreğini”
– Hasene kızsçazım , Ahmet oğluma deyiversen de , müdürü Hayati bey ne diyecek Eşref için. Akhisar’a gitmiştir belki diyeceğim ama nereye gitse hiç habersiz gitmezdi. Bavulu da yok. Mintanlarının yarısı da yok. Para bırakmış. İçim hep yanar geceden sabaha. Neriman sevdasından dellendi , çekip gitti diyor içim. İnşallah benim dediğim gibi olmasın bu iş.
– Cemile annem , Ahmet’in bu hafta çok işi var. Partiden eve çok geç geliyor. Menderes gelecekmiş. Eve bile bir hayrı yok bu aralar. Ama söyleyeceğim , Eşref nerde diye soracağım. Arasın bulsun. Partimiz her bi şeyi güzel yapıyor diyor ya , görelim bakalım güzelliğini. Cebinden ne kadar harcıyor bilmiyoruz ki. Arabacı Ahmet banker gibi diyorlar. Biz bilmiyoruz ne kazandığını, ne harcadığını. Zaten Fatma , Lütfiye , Leyla ebe okulunu bitirdiler. Ayten ve İnal kalacak evde. Ben de kızlarımı uçuracağım hanemden. Sen bir oğlana yanıyorsun , ya ben ne yapayım ? Üç kızımı da evden uğurlayacağım. Bakalım nasıl dayanacağım. Ama Saffet ablamın oğlu Kemal’e de söyleyelim. O istasyon şefi. Bilir Eşref’in nereye gittiğini.Bileti kimden aldıysa öğreniriz. Meraklanma sen. Kemal bu işi halleder. Sen bohçanı al da gel. Bizde kal istediğin kadar. Kayınvalidem Kars’a Muazzez’e gitti. Kızı Muazzez doğum yapacak. Nihat enişte de bu sene binbaşı olmuş. Pek sevinçliler. Ben de kafamı dinliyorum , kayınvalidem yok diye seviniyorum , ne yalan söyleyeyim.

Balıkesir Tren Garı hareket memuru Kemal Tekirdağ.

***
Martlı mahallesinin düğün telaşı bitti. Sessizlik çöktü Arnavut kaldırımlarının her taşına.
Adnan Menderes ve beraberindekiler Balıkesir’i ziyaretteler. Ara ki Ahmet Öksüm’ü bulasın. Hasene kızlarını atandıkları yerlere tek başına gönderdi. İyi ki görümcesi Saffet Hanım’ın oğlu , İstasyon şefi Kemal Tekirdağ vardı. Kızların eşyalarını , biletlerini gidecekleri yerlere haberleri o ulaştırdı hep. Kütahya / Tavşanlı hattına gidecek trene Fatma ve Lütfiye’nin eşyaları yük bölümüne konuldu. Ahmet beyin kardeşi İbrahim Öksüm o günlerde Tavşanlı hattında makinist olarak çalışıyordu. Geniş ailede tren yolu çalışanlarının birbirleriyle olan dayanışması işleri daha bir kolaylaştırıyordu.
Balıkesir tren garı o gün Martlı Mahallesinin ahalisi ile doluydu. Hasene hanım iki kızını da Kütahya / Tavşanlıya birlikte göndermenin huzurunu duyuyordu , birbirlerine gurbet kardeşliği de yapacakları için içi rahattı. Allak hafızlar , ayakkabıcı Salih ustanın eşi , Fakılardan Fatma hanım , Hayriye hanım,Kavas hocalar maile Hasene hanımı yalnız bırakmadılar. Lütfiye Kütahya / Tavşanlı / Tepecik köy ebeliği , ablası Fatma da Tavşanlı / Kuruçay köy ebeliği için memleketine veda ediyordu. Halası Saffet hanımın oğlu İstasyon şefi Kemal Tekirdağ elindeki kalkış lambasını yukarı kaldırıp düdüğünü çaldı. Trenin acı düdüğüyle Hasene hanım ve komşuların gözlerinde yaşlar , ellerinde mendiller sallanırken ,Fatma ve Lütfiye tren camından sarkarak el salladılar.. Fatma’nın siyah saçları , Lütfiye’nin dalgalı sarı saçlarını rüzgar dağıtıyor , gözyaşlarını silmiyordu. Tavşanlı istasyonunda amcası makinist İbrahim Öksüm onları bekliyor olacaktı.. Yeni hayata merhaba demenin heyecanıyla tarifsiz heyecanlar yaşıyorlardı. İki kız kardeş Balıkesir istasyonu ve anneleri gözden kayboluncaya kadar el salladılar..

***

Dedem , Ahmet Öksüm ve ailesi (1948 Balıkesir Martlı Mahallesi)

Bahçedeki çardağın altında konu – komşu bu güzel uğurlamanın sohbetini ederken , kapının çıngırağının sesi duyuldu. Ahmet bey , komşuları görünce eve yönelirken , – Sefalar olsun hanımlar diyerek eve girdi. Hasene komşuları geçirince , Ahmet beye seslendi.
– Gel bakalım Ahmet bey , kaç gündür görüşemedik. Nerelerdeydiniz ? Bizim en çok ihtiyacımızın olduğu günde yoktun. Kızları bugün uğurladık. İbrahim Tavşanlı’da karşılayacak Fatma ile Lütfiye’yi. Kemal olmasa bu kadar rahat olamazdım. Seni hiç aratmadı , sağolsun. Ama, Fatma ile Lütfiye çok ağladılar. Kızlar sarıldılar birbirlerine. Ayten , Leyla ,İnal bir yumacık oldular.Ayır ayırabilirsen. İçimdekini sana nasıl diyeyim bilmiyorum. Kolum kalkmıyor.
Ahmet bey , bir kadeh atmanın keyfini birden kaybetti. Kızlar bugün gitmişti ha. Hay aksi , nasıl da unuttum. Hasene’nin yanağına dokundu , sesini ayarladı.
– Parti işleri biliyorsun ya, Menderes kalabalık geldi. Kaç gündür sağa sola hep benim araba ile gittik. Bütün gün ayaktaydık. Büyük adam ağırlamak kolay mı ? Neyse , Fatma ile Lütfiye nasıldılar ? Ağladılar mı ? Kıyamam ben kızsçelerime. Yakında Kemal ile birlikte İbrahim’in yanına gideceğiz zaten. Gider kızlarımızı yerlerinde görürüz. Benim kızlarıma güvenim sonsuzdur biliyorsun. Sen şimdiden hazırlığını yapmaya başla istersen. Çok ıramasın arası. Kızlarımı şimdiden özledim bile.
Hasene yutkundu.Ahmet beni kandırıyor diye geçirdi içinden. Daha kızlar bugün gitti, ne hazırlığı bu ?
– Eşref gitmiş , Cemile anne bizde. Kızlarla Tırnava , Selvi eskilerini konuşuyorlardır. Sesleneyim kızlara.
– Leylaa , Aytenn , İnalll Cemile anneyi de alın gelin bahçeye. Sofrayı da hazırlayalım. Acıktım ben.
– Yemekte ne var ?
– Taze fasulye , sarma, salata. Komşular börek yapmışlar kızlara yolluk diye. O kadar çok börek geldi ki. Hangisini beğenirsen onu yersin.Orduya yetecek börek yapmış komşular.
Kızlar sofrayı kurarken , Cemile anne de indi bahçeye. Ahmet beyin yanındaki koltuğa ilişti.
– Hoş geldin Ahmet oğlum. Yemeğini ye de sana derdimi diyeyim. İki gündür gözüme uyku girmez. Hayalini kucaklarım Eşref’imin. Bir haber nasıl alacağız oğulumdan.
Ahmet bey , Cemile annenin içinin rahat etmesi için ne söylesem şimdi diye geçirdi içinden. Bir çözüm nasıl bulunurdu ki ? Kızlar sofrayı kurarken , aklına Kemal geldi.
İstasyon şefi bu işi çözer dedi. Ya da İnhisar müdürü Hayati bey biliyordur nereye gittiğini. Eşref bu yükü taşıyamadı diye geçirdi içinden. Neriman sevdası oğlanın feleğini şaşırttı. Garibim derdiyle başa çıkamadı. Sevdası yaman vurdu oğlanı..
– Tamam Cemile anne , birkaç gündür çok işim vardı. Parti işleri biliyorsun. Demokrat Parti olarak çok çalışıyoruz. Benim araba da olunca , bana çok hacet düşüyor. Ama yemeği yiyelim hele. Bakacağız kerata bizi bırakıp nerelere gitmiş bakacağız. Sen yüreğini ferah tut anacığım. Ben Eşref’i bulacağımmmm..

***

Ahmet beylerle Kemal Tekirdağ ve ablası Saffet hanımın evlerinin duvarı bitişikti. Yarın Kemal’i akşama davet edeyim , bir çilingir kurup Eşref işini konuşurum diye geçirdi içinden.Ama önce İnhisarlar idaresine uğrayıp , müdür Hayati bey ile konuşmalı bu Eşref işini ..
– Belediye kahvesinde sabahçılarla oturup sohbetleşti , sonra Hayati beyin makamına vardı.
Kısa hoşbeşten sonra Eşref’e getirdi sözü.
– Müdür bey , bizim Eşref kayıpmış üç gündür. Annesini bize getirdik. Cemile anneyi susturamıyor bizimkiler. İki gözü yaş dolu garibim ihtiyarın. Hayırsız oğlan , insan nasıl kıyar anacığına. Veda etmeden çekip gitmiş. Mahallede bir kız sevdi. Kızı istemede geç kalınca kız evlenip gitti. Eşref  Tavanlı Çeşme’nin yan taşına oturup , Neriman hayaliyle şarkılar söylerdi. Martlı mahallesinin Eşref abisini bulun müdürüm.
– Ahmet abim , Eşref’in durumunu biliyorum. Beni ikna etti. Abimler anneme bakacak dedi. Şimdi gezici tütün eksperi olarak Anadolu’nun her yerini dolaşacak. Kadrosunu da Ankara’ya gönderdik. Bir zaman unutun Eşref’i. Dokunmayın. Oğlanın yaşamındaki acılarla hayata tutunmak zor. Göçmenliğinin sıkıntısını henüz atamamış üzerinden. Bir tek meyhane arkadaşı var , onlar da sarhoşlar. Kendi akranı olan bir yarenliği yok ki. Elleşmeyin gezip çalışsın. Annesine de para gönderecek. Abisini çağırdım dün konuştum. Cemile hanım ben evimden gitmem diyormuş. Oğulları da şikayetçi ondan. Git torunlarının yanına otur işte . Elim ayağım tutuyor , kimsenin evine yük olmam diyesiymiş. Durum budur .Şimdilik.

***

Cemile anne Eşref’ininin yokluğuna fazla dayanamadı. Başçeşme’ye kocasının yanına gömdüler.. Martlı mahallesinin erkekleri, kadınları , çocukları Cemile anne için ağladılar. Küçük bahçeli evini gelinleri gelip boşalttılar. Eşyalarını dağıttılar. Vasiyetiymiş.
Eşref’in saçlarına artık biryantin yakışmıyordu. Yıllar ,o güzelim dalgalı siyah saçlarının griliğini ortaya çıkarmıştı. Elinde o eski bavulu ile , bu kez yolu Bitlis’e düştü. Bitlis tütünü eksperliği için trende ikinci gününü yaşıyordu. Ankara’daki Bitlisli arkadaşı Mehmet onu sıkı tembihlemişti. Tatvan’ı ve Van gölünü görmeden sakın dönme emi. Bitlis’e vardığında tütünler balyalanmıştı. Ziraat müdürü ile tanışıp kendisine bir oda tutması için yardım istedi. Burada sizin kalacağınız o manada bir oda bulamam. Ama , bizim Jandarma komutanına rica edelim , güzel bir misafirhanesi var onların. Yardımcı olur bize. Geçenlerde , gelen doktorları orada misafir ettik. Yemek de verdiler. Ne dersiniz ?
– Benim için uygundur.
Jandarmanın bahçesi ne kadar düzenliydi. Komutan masada oturmuş , akşam yemeğini bekliyordu. Tanıştılar. Eşref bir haftalığına kalacağı odasına bavulunu bırakıp , bahçeye döndü. Masalarda oturan asker aileleri , oynayan çocukları.. Tabakasını çıkardı , sardı cıgarasını.. Yorgunluğunu unuttu bir anda. Bitlis’in güzelliğini görünce oradan evlenirsin demişti arkadaşı Mehmet. Çağlayan derenin sesine kulak verdi. Huzur bulmak , sevdasının yangınlarını söndürmek için; iyi ki geldim buralara diye düşündü.. Tavanlı Çeşmenin yan taşını özlediğini anımsadı. Anacığının ölümünden kendini sorumlu tutmanın acısı bir yanında, Neriman’nın sevdasının acısı bir yanında, yaktı cıgarasını. Koşuşturan çocuklara takıldı gözleri.. Bir kadının elinden çekeleyen oğlanın ağlaması ile yana kaydı bakışları.. Karşı masadan Jandarma komutanı çocuklu kadına seslendi..
– Nerimann , bırak elini benim oğlum kendisi gelsin , düşmeden gel emi oğlum..
Eşref’in yüreği duracak gibi oldu.. Başını öne eğdi..
– Neriman..
Hızla kalktı yerinden. Odasından bavulunu alıp , ayrıldı Jandarma misafirhanesinden.

***

Bu öykümüz burada bitti. Bilinmez Eşref abimiz nereye gitti ?
Ne gören oldu bir daha , ne de sesini duyan.
O akşam açtım televizyonu , müzik dinleyip ,  Korona günlerinin sıkıntısını atmak için.
Bir şarkı çıktı ki ; şarkının adı ” Sabahat abla – Ah Eşref Abi” ..Dinlemelere doyamadım o güzel şarkıyı. Eşref abiyi yad ettiğim için hem hüzünlendim , hem sevindim. Sözlerini ünlü edebiyatçı yazar Murathan Mungan yazmış. Buradan , http://balikesir24saat.com aracılığı ile Murathan Mungan beye selam olsun. Yazın hayatı çok uzun olsun. Okumayanlara yazarın “Harita Metod Defteri” kitabını da önereyim naçizane.
Eşref Abi şarkısının sözleri fırtınaya tutulmuş kuşun yüreğini durduracak gibi..

Kahvenin önünden
Şöyle salınıp geçerken
Hayat dururdu sanki
Zamana değmeden
Bulaşır neşesi
Konuşup söylerken
Dağılırdı gam keder
İnsanın kalbinden
Mahallenin sevgilisi
Kadeh gibi çınlar sesi
Yaz kış açık penceresi
Ah Sebahat Abla
Patiskadan perdeleri
Rüzgar taşır etekleri
Saksıları çiçekleri
Ah kokuyor hala
Ah kokuyor hala
Camlarına vururken
Batan güneşin rengi
Radyoda ince saz
Söyler kalptekini
Ne ruhun esrarı
Ne aşkın kudreti
Herkes öder gün gelir
Payına düşeni
Mahallenin afilisi
Siyah meşinden ceketi
Yara gibi gülümserdi
Ah Eşref Abi
Rakıyı susuz içerdi
Sebahat Abla’yı sevdi
Ortalığı duman etti
Ah Eşref Abi
Ah Eşref Abi
İkisi de sahipsizdi
Kimse bilmez neden bitti
Kavuşmadan kaderleri
Bu şarkı bitti
Bak bu şarkı bitti
Murathan MUNGAN 

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
AHHH EŞREF ABİİİ..
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!