Bir 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü daha geride bıraktık.
Eskiden bayram olan, günümüzde dayanışma günü olarak kutlanan 10 Ocak’la birlikte, gazetecilikte tüm yanlışlara karşı hala bir umut ışığı olduğunu gördük.
Herkes gazetecileri kutlamak için yarıştı.
Kim ne kadar samimiydi, kim laf olsun diye kutladı bunu bilmek mümkün değil tabii..
Demek ki toplum özellikle son yıllarda güvenilirlik konusunda büyük yara alan gazetecilerden umudu hala kesmemiş.
Bir kere şunu söylemek gerekiyor.
10 Ocak’ta çalışan gazeteciden çok çalışmaya çalışan ve çalışamayan gazeteci vardı.
Son dönemde ekonomik sıkıntının en çok etkilediği sektörlerin başında basın sektörü geliyor.
Tabii basındaki operasyonlar, tekelleşme ve ajanslar sonrası iş hacminin daraldığını da söylemek gerekiyor.
Türkiye’de birçok gazeteci iş bulamıyor.
İş bulan da düşük ücretlere çalışıyor.
Yandaş gazeteci değilsen işin zor…
Özellikle muhalifsen yandın!..
***
Gazetecilik belki yüz bin kere söylediğimiz gibi herkesin yapabildiği bir iş olarak görülüyor.
Konuşmasını bilmeyen televizyonculuğa, iki cümle kuramayan muhabirliğe ve yazarlığa göz kırpıyor.
Hele şimdi, sosyal medyada herkes gazeteciliğe soyunabiliyor, ahkam kesiyor.
Halkımız da engin hoşgörüsüyle bunları destekliyor, ‘gazeteci’ yerine koyuyor.
Sektördeki tüm gazetecileri ise ne yazık ki aynı kefeye koyuyor.
Gazetecilik için o kadar iletişim fakültesi açıldığı halde bir okul şartı yok.
En azından bir iki haftalık kurstan geçse, azıcık da olsa eğitim alsa diyorsunuz o da yok.
Bugün belediyeye çöpçü olarak giremezsin ama hop diye gazeteci olursun.
Fazla paraya da ihtiyaç yok…
Nasılsa gazetecilik senin için amaç değil araç…
Tabii ki gazeteci ille de okullu olsun, iletişim okusun demiyoruz.
Alaylı da olabilir.
Meslek lisesinden, hukuk fakültesinden, siyasal bilgilerden de olabilir.
Alaylılardan da, farklı okullardan da basın tarihine damga vuran birçok gazeteci çıktı, çıkıyor.
Yine de bu iş o kadar da ucuz ve kolay olmamalı…
Bir gazeteci doktorluk, avukatlık, öğretmenlik, mühendislik, sağlık memurluğu yapabilir mi?
Ama bu saydığımız ve daha bir çoğu eklenebilecek mesleklerdeki herkes bir gazetede köşe de yazar, haber de yapar.
Yine herhangi bir kurumdan emekli olan biri de kendisine basın dünyasında hemen bir yer bulabilir.
Tabii bunların çoğu iyi niyetli.
Gerçekten gazeteciliğe meraklı, ilgili insanlar…
Bu mesleğin gerçekten hakkını verenler hiç de az değil…
Bir de kötü niyetli olup, çok daha büyük oynayanlar var.
Gazeteci olmadığı halde gazeteciliği kullanıp, bir yerlere gelenler, yandaş olup parayı götürenler
Gazeteciliği bir silah gibi kullanıp, yazdığı ya da yazmadığı haberler için para alanlar…
Havadan parayı götürenler, gerçek basın emekçisi ayın sonunu getiremezken, lüks içinde yaşayanlar.
***
Ben hep şunu söylerim.
Bu ülkede yaşayan herkes futbol, siyaset ve gazetecilik konusunda uzmandır(!)
Herkes nasıl takım ya da parti tutuyor bir şekilde gazeteciliğe de bulaşıyor.
Herkesin futbol, siyaset ve gazetecilik üzerine söyleyeceği şeyler vardır.
Son dönemde sosyal medya ile birlikte milletimiz gazetecilik aşkını tatmin ediyor,
Bizim Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanı Ramazan Demir, Çalışan Gazeteciler Günü’müzü hasta yatağından kutlarken, WhatsApp’tan ‘mesleğinizi paylaşmayın’ diye mesaj attı.
Başkanımıza şunu söyledim.
Bırak mesleği paylaşmayı, nereden çıktığı, nereden geldiği belli olmayan tipler mesleğimizi elimizden alıyor.
Bir bakıma dağdan gelip bağdakini kovuyor.
Gazeteci ya da basın emekçisi değil gazeteciliği kullananlar güçleniyor.
Canı isteyen gazeteci, parayı bulan gazete sahibi oluveriyor.
Şimdilik sözü noktalayalım.
Tamam gazetecilik güzel ve kutsal bir meslek ama herkesin özellikle de üç kağıtçıların, dolandırıcıların yapacağı bir iş değildir…