Anadolu, yaz mevsiminin varlığını iyice ensesinde hissederken, mevsime şiir yazanlar, mehtaplı gecelerde serenata çıkanlar, sahil kenarında ay ışının yansımasını, deniz üstünde görmeye çalışan yaz aşıklarına ne demeli?
Yaz mevsimi, harman zamanıdır. Temmuz ve Ağustos aylarında özellikle harman sonu çalışmaları hızlanır. Seç ve samanların hızlı bir şekilde harmandan eve, ambarlara taşındığı zaman dilimidir.
“Bir yaz çalışmak, üç mevsim karnını doyurur” diyor, erenler. Yaz mevsimi yağışların az olduğu, havaların oldukça ısındığı yeryüzünü yeşilliklere büründüğü, hava ısısının artması sonucu, insanların kan, ter içinde kaldığı günler yaşanıyor coğrafyamızda. Sıcak havalardan bunalanlar sahillerde kendini denize, dere ve çay kenarlarında yaşayanlar dere boyu serinliğinin tadını çıkarmanın yolundalar. Anadolu kırsalında tarlada çalışanlar kendilerini gölge veren ağaç diplerinde, serinlik aramaktadırlar.
Yaz mevsimi güzellemelerine ve yakınmalarına, geçmişten bu günümüze baktığımızda; yazar kendince “ YAZ” konusunda esintiler aktarmıştır bizlere.
BEDRİ RAHMİ EYÜPOĞLU;
“Biz yaz geçti tozu dumana katarak / kavun karpuz yüklü bir yaz geçti
Bütün iştahlar tetikteydi / ağaçlar kolum kanadım kadar benim,
Deniz, anam babam kadar iyiydi,
Bir yaz geçti yanı başımızdan / dişimizden tırnağımızdan
Alı al, moru mor, nefes nefese/ bir yaz geçti…”
Bu yaz mevsimini tanımlamak insanın zaman dilimlerinin farklı yaşamlara, farklı izlenim, gözlem ve anlam yüklemesine bağlıdır. Geçen yaza üzülmek, sağlık ve neşe içinde geçen yaz mevsimine sevinmek çok anlamlıdır.
“BİR GARİP ORHAN VELİ..”
Ne hoş, ey güzel Tanrım / Mavilerde sefer etmek.
Bir sahilden çözülüp gitmek, düşünceler gibi başıboş.
Versem kendimi, bütün bütün, bir yelkenli olup engine
Kansan bir an güzelliğine, kuşlar gibi serseri ömrün.”
Kansak bir ömrün tüm yalan hayallerine, başı boş, rıhtımda haladı babadan kopmuş yelkenli gibi, uçsuz bucaksız deryalara diyesi geliyor. Ama nasıl? Serseri ömrün sorumlulukları altında ezilip ufalanırken insan, boş hayaller içinde kıvranıyor gece uykularında.. diyesim geliyor kendime.
CAN YÜCEL USTAM SESLENİYOR ZAMAN TÜNELİNDEN;
“Dutlar düşüyor pıtır pıtır, yaz geldi paldır küldür
Yunus Emre indi suya, havaya, toprağa
Işık değişti, ışığın yolları değişti, böyle bir akşam üştü,
Hiç ölmek istemezdim…”
Hey gidi Can ustam hey, kendi hakkını arkadaş aşkı için, arkadaşa veren büyük insan. Asıl olan insanın insana öncelik vermesidir. Başarana ne mutlu, ölümsüzlükten nasibini almaktır diyorum. *İ D U R A K İ *, sözün özünü anladın mı?
Anlamak ve anlaşılmak zordur yaşadığımız zaman diliminin akışında,
Ademler, ademler elinden çektiklerini bir anlayıp, fark edebilseler. Bademler çeşitlendiler; acı badem tatlı badem, kabuklu badem, kabuksuz badem, çağla badem, yeşil badem, kuru badem, yaş badem, iç badem dış badem, elle kırılan badem taşla kırılan badem… çeşitleri; insanının eline, diline beynine, bedenine güç verir. Yaz muhabbet gecelerinde erenlerine.
Bayram tatili telaşı başladı erenlerin bağında. Anlaşıldı ki; bu yaz mevsiminde ekonomi, eğitim, sağlık, kimin umurunda? Her güzelliğe maşallah. Borçlar döndürülemiyormuş diye okudum yazanın yalancısıyım.
Ama ortalık güllük gülistanlık, bu yaz mevsiminde önce tatil !..