“FETÖ Borsası” sözünün sahibi AKP eski Milletvekili ve Gazeteci Şamil Tayyar dır..
Sivri çıkışları ile zaman zaman gündeme gelen bir isimdir kendisi..
Bu sabah (Perşembe) Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu idi..
Tespitleri, tanımlamaları, ifadeleri yine ilgi çekici ve de doğruydu..
Dikkatle dinlerken benim oltama bi’şey takıldı..
Hani hep dillendirdiğimiz ama bir türlü sonuç alınamayan iktidar yapılanması içindeki “FETÖ nün siyasi ayağı” konusu..
Diyor ki Şamil Tayyar…
Mealen yazıyorum..
Çünkü akıcı konuşma içinde “ mota mot” tam olarak cümleyi aktaramam..
Şöyle;
“Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e kaygılarımı, endişelerimi FETÖ ile ilişkisi olan kamu görevlilerine ilişkin görüşlerimi aktardım…”
Kendisi o zaman Gaziantep AKP Milletvekili..
Anlaşılıyor ki AKP’li Bakan İdris Naim Şahin, “karşı taraf” olarak Tayyar’ı tınlamıyor!..
2011-2013 yılları arasında İçişleri bakanı zat-ı muhterem..
Tayyar ısrarla söyleyeceklerini söylüyor..
Saydıklarının arasında belli ki “Yargı” ve “Emniyet”mensupları var..
Gereğinin yapılmasını ifade ediyor…
Hayli ağır bir konuşmadan sonra da..
“Telefonu yüzüne kapattım!..” diyor..
Yani sert bir tepki gösteriyor.
AKP’li vekil; AKP’li Bakan’a..
Sonra…
Bakan tarafından kollandıkları(!) için dikkate alınmayan adı geçenler ise “malum davalarda “Fetö” den yargılanıp ceza alıyorlar!..
Dakika bir gol bir!..
Hani “FETÖ nün siyasi ayağı yoktu?..”
Aslında “ayan beyan” varda, iktidar tarafından üzeri örtülmek isteniyor ya..
Süpür halının altına misali..
“Kar” izleri örter de “kir” pisliği örtmez!..
Yıllar sonra ne oldu?..
İsmail Küçükkaya nın “Çalar Saat” programında;
Aynı partinin mensubu eski bir vekil, eski bir içişleri bakanı ile yaptığı konuşmayı anlatırken FETÖ’nün iktidar partisi içindeki “siyasi ayağının” varlığını da deşifre ediverdi..
İzleyenlerin belki gözünden kaçtı; belki yakaladınız…
Tam da bu noktada Fox’da yayın devam ederken, İsmail Küçükkaya’ya “özel” den alelacele şunu sordum…
“İdris Naim Şahin İçişleri Bakanı iken; Milletvekili Şamil Tayyar’ın ihbarlarının kaale alınmaması ve sonra işaret edilen isimlerin FETÖ’den ceza alması AK Parti içindeki “siyasi ayağın” Tayyar tarafından ifşaası değil midir?..”
Küçükkaya soruyu anında yayın sırasında telefonunda gördü..
Ama muhatabına sormadı..
Kendisini tanıdığım için aslında sorardı..
Ya yayın akışı içinde hızlı hareket ettiği için; ya çok sayıda gelen soru olduğu için soru muhatabına iletilemedi..
Oysa soru iletilmiş olsaydı..
Eminim…
Eski Milletvekili ve Gazeteci Tayyar; seversiniz veya sevmezsiniz o ayrı konu…
Sözünü esirgemeyen bir kimlik olarak “Evet” diyecek ve yeni bir dönemim gündem maddesine imza atacaktı..
Bazen “fırsatlar böyle kaçar” işte…
Televizyon çok etkili bir iletişim aracı…
“Buz üzerine yazı yazmak” gibi derler ama “refleks” açısından Gazete’nin çok, çok önüne geçmiştir televizyon..
Hele ki Türkiye’de; gazete okuma oranı 0,3…
TV izleme oranı yüzde 78 iken…
Hele ki haber izleme oranı yüzde 32…
Siyasi haber izleme oranı yüzde 39 iken..
Fox gibi sabahleyin izlenme oranı birinci sırada olan bir kanal var iken..
Belki başkaları da o minval de benzeri bir soru sormuş olabilirler..
O veya bu..
Fark etmez!..
Önemli olan sorunun sorulmamış olması..
Sorulsaydı..
“Önemli bir konunun kapağı” açılmış olurdu diye düşünüyorum.
Buradan başka bir yere parantez açalım.
Şimdi gelelim “Yargı bağımsızlığı”na…
Ne alakası var demeyin..
O kadar alakalı ki..
Çünkü bu işler yargının yapacağı işler..
Hakimler Savcılar Kurulu var biliyorsunuz..
Bu kurul kimlerden oluşmalı?..
Elbette Hakim ve Savcılardan..
Başkanı kim?..
Adalet Bakanı!..
Nasıl olacak yargı bağımsızlığı?..
İktidarın Adalet Bakanı HSK’nın başkanı!..
Nasıl bir bağ’dır bu…
Nasıl bir bağımsızlıktır bu..
O da FETÖ ile mücadele ediyor olabilir…
O ayrı..
Üzerinde durmak istediğim “Adaletin terazisindeki” kefelerin eşitliği..
Yargı bağımsızlığı konusunu parantez içinde buraya almamın nedeni de bu!..
Bakın FETÖ’nün yargıdaki boşluğunun başka bir gurup tarafından doldurulmak istendiği iddiası da var ki…
Çok daha vahim..
Diyor ki Şamil Tayyar;
“Hakyolcular Adalet Bakanlığı içinde biraz ağırlık kazanıyor.Hakyol ile de kaygım var. Geçmişte yargıda bu kadar adından söz ettiren bir yapı değildi. Kendini gizlemeyi başarmış kripto Fetöcülerin yargıda varlığını sürdürmeye çalıştıklarını düşünüyorum.Devletin o filtreyi iyi uygulaması lazım.Allah korusun ileride çok daha farklı problemler olabilir”
Hadi buyrun…
Kimliğini gizleyerek “sızan” Fetöcülerden bahsediyor…
“Geçmişte adından bu kadar söz ettiren bir yapı değildi” demek ne demek?..
Demek ki geçmişte de varmış..
Sen; FETÖ ile mücadele ederken;
Adalet Bakanlığı’nda Hakyolcular, Sağlık Bakanlığında Menzilciler, bilmem nerede falancacılar…
Yani halimize bakar mısınız?..
“Şakül” kayalı aslında çok oldu da..
Şimdi sormadan edemiyorum işte..
Şuncular, buncular..
Daha dün Fetöcüler,bugün “kılık”değiştirenler..
Her yerde varlığını gösterip , kripto miripto kılıklara girip adlarından söz ettiriyorlar ya..
İsyanım önce buna..
Sonra da;
Siyasi Parti yapılanması işaret etmeden;
Atatürk’ün yolu yolumuzdur diyenlerin,
Cumhuriyetin bekçileriyiz diyenlerin,
Misak- Milli sınırları içinde vatanın bölünmez bütünlüğünü savunanların, sesleri sadece 29 Ekim’lerde; 10 Kasım’larda mı çıkacak Allah aşkına…
Biri bir cevap versin de bilelim!.,
Bakın ; “Dünya lideri”…
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu..
Mustafa Kemal Atatürk zamanında söylemiş..
Kastamonu’da 1925 de..
94 yıl önce…
Tehlikeyi görmüş ve işaret etmiş..
Uyarmış, adam uyarmış!..
“Efendiler!..
Türkiye Cumhuriyeti; şeyhler, dervişler, müritler mensuplar memleketi olamaz!.
En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır!..”
Bakalım ne zaman uyanacağız?…