Binlerce yıldır pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Kazdağları; eşsiz doğası, tarihi, denizi ve kültürel değerleri ile gezginlerin vazgeçemediği yeryüzü cennetidir. Burada büyükşehirlerin çekilmez karmaşıklığı, iş stresi, bitmek bilmeyen koşturmacalar gibi biz insanları doğadan uzaklaştıran bütün olumsuzluklar geride kalır. İnsan, Kazdağları’nda adeta yeniden doğar. Kazdağları köylerinin güzel insanları ile sohbet eden herkes, geleceğin çok daha güzel olacağına yürekten inanır.
O insanlarımız için sizi ilk kez görmelerinin hiçbir önemi yoktur. Sonlanmasını istemeyeceğiniz bir sohbete başlamak istiyorsanız, sadece bir “merhaba” demeniz yeterlidir. Kazdağları’na dair ne öğrenmek istiyorsanız size her şeyi anlatırlar. İnsani ilişkilerin yozlaşmasından yakındığımız bu zamanlarda, onların samimiyeti aklımızdaki kara bulutları dağıtıverir. Sanki her biri ile çok önceden beri tanışıyormuş hissine kapılırız. Bizden mutlusu yoktur.
Kazdağları’nda doğmuş Tahtacı Türkmenleri’nin nereden geldiğini, kim olduklarını, kullandıkları sembollerin, motiflerin, takıların ve nazarlıkların ne anlam ifade ettiğini, mitolojiyi, efsaneleri öğrenmek istersiniz değil mi? O zaman, Tahtakuşlar Köyü’ne gelin. Ruhunuza şifa olacak bütün güzellikleri, Kazdağları’nın büyülü dünyasında yaşayın.
Tahtakuşlar Köyü, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlıdır. Buraya gitmek için Edremit/Çanakkale yolunu takip edin. Güre’yi geçtikten sonra ilk sağdan girip sonrasında yaklaşık bir kilometre yol almanız gerekiyor. Yolu da öğrendiniz. Geriye sadece ülkemizin ‘İlk Özel Etnografya Müzesi’ olan Tahtakuşlar Etnografya Galerisi’ne sahip olmanın gururunu yaşayan köyümüze, “iyi ki geldim”demek kalıyor.
1991 yılında Alibey Kudar tarafından kurulan galeri, bünyesinde hemen bir yıl sonra açılan ve Türkiye’de ilk kez köyde kurulan sanat galerisini barındırır. Birleşmiş Milletler 1994 Ödülü, 2002 Fair Play Türkiye En İyi Tanıtım Ödülü ve aldığı diğer ödüller ile uluslararası bir ün ve nitelik kazanan galeride, Orta Asya’dan Türkiye’ye göç eden konar-göçer Türk boylarının ilginç ve özgün kültürel varlıklarını tanıtan giyim, ev eşyaları ve aletleri, halılar ve çadırlar ve sanat galerisindeki yapıtlar yıl boyunca sergilenir. Galerinin en ilgi çekici konuğu ise, 360 kilogram ağırlığı ve 197 santimetrelik boyutuyla dünyanın en büyük deniz kaplumbağasıdır.
Burada attığınız her adım, sizi “Tanrılık ve kutlu orman meydana gelsin” diye, dini ayinler ve kurban törenlerinden sonra kayın ağaçları diken Şamanların izlerine yakınlaştırır. Onların Orta Asya, Meksika, Peru, Aztek, Maya, İnka kültürleri ile paylaştığı ortak değerleri görürsünüz. Şaman kültürünü, yaşatan takılar ve eşyalar sizi Tahtakuşlar’ın bir parçası haline getirir.
Türkmenler , Hıdırellez ‘i mezarlıkta atalarına sahip çıkmak, onların yolundan gitmek, yalnız olmadıklarını anlatmak amacı ile kutlar. Bir başka geleneklerinde de Türkmen kadının erkeği oyuna kaldırdığını görürüz. Kadının oyuna davet ettiği erkeğin buna itiraz hakkı yoktur. Çünkü oyun daveti alan erkek kalkmazsa kadına saygısızlık etmiş olur. Tahtakuşlar’da kadın böylesine saygın bir konumdadır. O nedenle İkizler Konukevi’nin sahibi Elif hanımın başarılı işletmeciliği insanı hiç şaşırtmıyor. Edremit Körfezi’ni ayaklar altına alan muhteşem manzarası karşısında, insan ne diyeceğini bilemiyor. Sadece o anın tadını çıkartıyor.
“Tahtakuşlar Meşesi” olarak bilinen mazı meşesi türündeki 180 yaşındaki Anıt Ağaç, kim bilir hangi anlara tanık oldu? Ona yaslanıp soluklanırken belki de bir türkü çığırırsınız… Türk Halk Müziğimizin büyük ustalarından Ali Ekber Çiçek’in mezarının bulunduğu köy mezarlığına da uğramayı da unutmayın. Türkmenlerin hep var olduğu, var olmaya devam edeceği Anadolu’nun söyleyecekleri bitmez. Tahtakuşlar’lı köy kadınlarının da size anlatacağı çok şey var. Onlar eski okulun bahçesinde, sizleri bekliyor. Türkmen gelenekleriyle bezenmiş motifli yazma ve çantalar, Kazdağları’nın bereketi ve bolluğunu sofralarımıza ulaştıran doğal, el emeği göz nuru ürünler hep onların eseridir.
“Gezdim, gördüm, kışlık yiyeceklerimi de aldım. Artık köyden ayrılma zamanım geldi” demeyin. Güneşi bir kadeh eşliğinde uğurlayın. Geçtiğimiz aylarda hizmet vermeye başlayan, Wine Cheese Şarap Evi’nin kendine özgü̈ masalsı dünyasında öylesine güzel bir sunumu var ki… Hayyam’ın rubailerine konuk olan o kızıl şarabın tadına doyamıyorsunuz. Zamansızlık dehlizinde kuş sesleri, cam havası, Körfezin eşsiz manzarası dışında size başka hiçbir şey ulaşamıyor.
Burada şarap bir içki değil. Çünkü burası aynı düşünceleri paylaşan kimseleri bir araya getiren, hiçbir ticari kaygısı olmayan bir işletme. En önemlisi de Kazdağları’nı doğal ve kültürel varlıklarının önemini bilen bir işletme. “Bunları koruyarak üzerine ne ekleyebiliriz” düşüncesiyle var. Bu toprakların öz değerlerini, insanlara anlatabilmenin derdi ile açılmış.
Şarap evinden bir daha gelmek üzere ister istemez ayrılıyorsunuz. Günümüzde bu düşünceleri her mekân bizlerde uyandıramıyor. O nedenle önce insan anlayışı ile hizmet veren şarap evine uğramadan Tahtakuşlar’a veda etmeyin.