Dijital ortamdan sıyrılıp oynuyor mu acaba şimdiki çocuklar:
Aç kapıyı bezirganbaşı, bezirganbaşı.
Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin.
Arkamdaki yadigar olsun, yadigar olsun..
Bir sıçan, iki sıçan, üçüncüsünde kapan
Türkiye, açsa bir kapıları…
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu, twit atarak kutlamıştı yeni öğretim yılının açılışını.
Hatırlayın; Türkçe ve Arapça paylaşım yapmıştı.
Tepkiler çığ gibi büyüyünce de; “Suriyelileri kastettiğimiz için Arapça da paylaşım yaptık” demişlerdi.
Yersen!
Açsak bir kapıları şöyle…
Suriyeliler Avrupa’nın
derinliklerine de gitseler…
Avrupa Birliği o ülkelerde de İngilizce, Almanca, İspanyolca, Yunanca dışı bir
de Arapça paylaşımlar yapsa…
Yapar mı?
Yapmaz.
Kendi ülkelerinde olsa bizdeki kadar Suriyeli…
Yine de yok sayarlar.
Midilli’ye 300 mülteci geldiğinde Yunan hükümeti olağanüstü gündemle toplantılar üstüne toplantı yapıyor, karalar bağlıyor, karar üstüne karar alıyor.
Beş milyon Suriyeli oldu bizde.
Nemize gerek?
Hangi gücümüz var ki onlara bakacak?
Her gün kamuoyuna yansıyan ayrıcalıklarını, kendi vatandaşımıza yapmadığımız iltiması onlara göstermemizi tekrar tekrar yazmaya gerek yok.
Ama Türkler ile Suriyelileri karşılaştırırsak eğer pozitif ayrım kimin tarafında?..
Suriyeliler konusu Türkiye için yakın, orta ve uzun gelecekte çok büyük ve işin içinden çıkılmaz sorunlara gebe.
Uzmanların yaptıkları bütün dikkat çekici uyarıları bir kenara koyalım…
Dizginlenmesi mümkün olmayan boyutta bir nüfus sorunu var.
Nüfusumuzun kaçta kaçı Suriyeli oldu?
10 yıl sonra ne olacak?
Bu pozitif ayrım böyle şekilde devam eder, Suriyelilere yönelik politikamız ciddi ve kararlı bir şekilde değişmezse yakında Meclis’te bol bol Suriyeli vekillerimiz olacak!
Avrupa Birliği, güya eğitim öğretim yılını kutluyor ama Türkçe ve Arapça paylaşım yapıyor.
O zaman Kürtçe de yapsın paylaşım, Zazaca da!
Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili ne?
Türkçe.
Avrupa Birliği’nin yaptığı tümden kasıt ve abesle iştigal.
Diyor ki arka plandan; Araplaşıyorsunuz, siz de Ortadoğulusunuz!
Hayır.
Türkiye, coğrafi olarak bir yönüyle Ortadoğu’da bulunsa da aynı zamanda Asya ve Avrupa’da da vardır.
Hele hele kafa yapısı olarak asla Ortadoğu seviyesine inmeyecektir.
Her ne kadar Avrupa, Türkiye’yi hiçbir zaman batılı olarak görmemiş ve hatta geri kalmış bir ülke olarak filmlerine bile lanse etmişse de artık açmamız gerekmez mi kapıları?
Türkiye, Suriyelilerin yükünü kaldıracak bir ülke değil.
Bugüne kadar Suriye politikasında ve mültecilere kapıları açmakla zaten pek çok uluslararası hataya imza attık.
Kendi kendine bu kadar zarar veren, kendi çıkarları aleyhine bu kadar yanlış bir politika izleyen bir ülke olamaz ki biz bunu da başardık.
Suriyeliler Türkiye’nin var olan en büyük sorunu.
Avrupa Birliği “Arapça” paylaşım yapacak kadar seviyor ve hassasiyet gösteriyor ya onlara…
Bir sıçan
İki sıçan
Üçüncüsünde kapan…
Açsak ya kapıları…
Kapı hakkı ne çıkarsa bahtlarına!