Bu satırların yazıldığı dakikalarda kabine toplantısı bitmemiş ve yeni kısıtlamalar olup olmayacağı, olacaksa neler olacağına ilişkin bilgi henüz kamuoyuyla paylaşılmamıştı.
Mevcut grafik karşısında “yeni normal hayat” derken karşımızda “yeni patlayan Covid” bulduk.
Dahası, daha ikinci dalgada bile değiliz, birinci dalganın ikinci pikini yaşadığımızı söylüyor bilim insanlarımız.
Aç kapa, birden aşırı serbestleşme ile mevcut duruma geldik.
Dünyanın pek çok ülkesinde aynı sıkıntı var.
İsrail’de günlük vaka sayısının 5 binlere ulaşması üzerine ikinci karantina ilan edildi, geçtiğimiz Cuma günü öğleden sonra başlatılan karantinaya göre İsraillilerin evlerinden bin metreden fazla uzaklaşması yasaklandı. Marketler, fırınlar ve eczaneler dışındaki tüm işletmeler de kapatıldı.
İsrail bize göre çok küçük bir ülke. Ama ölü sayısı orada da 1500’e doğru gidiyor.
Tam karantina ve uzun süreli karantina bu virüsü durdurmanın yegane yoluydu ve Mart-Nisan aylarında yapılması gerekiyordu.
Şimdi bilim kurulu üyeleri dahi açıklanan vaka sayılarının gerçekle örtüşmediğini söyleyebiliyor.
Bizde bugünkü toplantının ardından ne gibi kısıtlamalar çıkar, ne derece fayda sağlanır bilemiyoruz ama bizdeki sıkıntının, çok hızlı ve aşırı serbestleşme kararlarının insanlarımızda yarattığı rehavet ve rahatlama ile böyle olumsuz tablonun yaşandığı açık.
Çare?
Tekrar kısıtlama ne ölçüde gelecek?
Okullar yüzyüze eğitime başlarken hangi derecede neyi kısıtlayabileceğiz?
Hele hele bile bile ladesler devam ederken…
Bakınız Hollanda’da Adalet Bakanı koronovirüse karşı getirilen sosyal mesafe tedbirine uymadığı için savcılık tarafından 390 Euro para cezası ile cezalandırıldı.
Para cezasının miktarı değil önemli olan.
Önemli olan bir bakana dahi ceza verilebilmesi.
Bizde ise Covid ile ilgisi yok ama alkol alan bir hakim bile polis ile girdiği arbede ile gündeme oturuyor.
Arada ne kadar fark var?
Alt kademeden üst kademeye öncelikle bizde devlet yönetiminde ciddiyeti daha çok aramamız ve talep etmemiz gerekiyor.
Her serbestiyi getirip bilahare suçu vatandaşa atmak kabul edilebilir türden bir mazeret değil.
Aç kapa yolunda neyi kapatabileceğiz bilmiyoruz.
Ama Nisan’daki önlemleri, ekonomik sebeplerle tekrar uygulayamayacağımız kesin.
Bakın ceza yiyen bakan için Hollanda’da savcılık makamı ne demiş?
“Bakan, kurallara uyması gereken örnek kişidir”
Verilen cezada indirim yapılmamış.
Bakan özür dilemiş.
Cezaya konu olan olay da; düğün töreninde konuklarla maskesiz bir şekilde konuşması.
İyi mi?..
Türkiye ile kıyaslayabilir miyiz?
Ne mümkün.
Haliyle her şeyin başı eğitimden, kurallara uymaktan, ciddiyetten geçiyor.
Bugün ne gibi açıklamalar gelecek bilmiyoruz.
Ama bilim insanlarının uyarılarını dikkate almayıp hızlı ve aşırı serbestliğin sonucudur bugünkü korkutucu tablo.
Hastalıkla ilgili odalarla uğraşmak, kapatılmalarını istemek de yine Türkiye’de sık rastlanan siyasi davranışlardır.
Onun yerine ve tam aksine bilim insanlarının ikazlarının gereğini yerine getirmek, işin vahim boyutunu çıplak gözle görmek gerekmektedir.
O vahim boyutu insanlarımızın tüm görebilirse belki otomatik önlem refleksi daha iyi çalışır.
Bilmiyoruz anlatabildik mi?