“Şuna İnanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğünüz her şey kadının eseridir.” 1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 85)
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde tekstil fabrikasında çalışan dokuma işçileri çalışma koşullarının iyileştirilmesi için grev başlatır. Polisin işçileri fabrikaya kitlemesi ve barikatlar kurmasından sonra yangın çıkar ve 129 işçi hayatını kaybeder. Bu olay Dünya Emek Mücadelesine acı ve kara bir gün olarak geçer.
1910 yılında, ASDP önderlerinden Clara Zetkin’in girişimleriyle, 2. Enternasyonale Bağlı Kadınlar Toplantısında, 8 Mart tekstil fabrikasındaki yangınında ölen kadın işçilerin anısına “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” olarak kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ise 1977 yılında 8 Mart “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” olarak kabul edilmiştir.
Türkiye’de ise, yüz yıl önce 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kutlanmıştır.
NETEKİM (!) , 12 Eylül 1980 ‘de “EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” nün kutlanmasına izin verilmemiştir.
8 Mart “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” 1984 yılından itibaren ülkemizde tekrar kutlanmaya başlanmış ve devam etmektedir.
Ülkemizde 2020 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; toplam nüfusumuz %49,9’u kadınlardan, %50,1’i erkeklerden oluşuyor. Kısaca nüfusumuzun yarısı kadın, yarısı erkek. Ele ele vererek tıpkı kurtuluş savaşında olduğu gibi bütün zorlukların üstesinden geliriz.
Bu yıl 8 Mart’ı, pandeminin getirdiği olumsuz koşulların, kadına şiddetin tırmandığı 2021 yılının ilk 65 gününde 67 kadın cinayetinin işlendiği bir olumsuzluklara karşılıyoruz.
Bu olumsuzlukları önlemeye yönelik, “ İstanbul sözleşmesinden” nasıl kurtuluruz diye yollar aranıyor. “Sarhoştum aydım, ben bu işten caydım!” gibi….
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu’nda Türkiye 153 ülke arasında 130. sırada bulunuyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2019 yılı verilerine göre, cinsiyet ayrımcılığının en fazla olduğu ülkeler arasında Türkiye, 129 ülkenin yer aldığı listenin 26. sırada yer alıyor.
Dışarıda karnemiz bu !
İçeride TÜİK istatistiklerine bakıyorsunuz durum daha vahim…
TÜİK verilerine göre her 100 kadından yaklaşık 7’sinin okuma-yazma bilmediği görülüyor.
Yine tablodaki; istihdam, iş gücüne katılım, işsiz oranlarını gösteren rakamları, güzel ülkemiz hiç hak etmiyor.
“Kadınlar insandır, biz insanoğlu” anlayışından uzaklaşıldığı gibi kadına bakış açısı değişiyor.
Çok üzücü bir yaklaşımla kadınlar “onurlu, onursuz !” diye ayrıştırılmaya çalışılıyor.
Kadınlar siyaset ve çalışma ortamından koparılıyor, bu alandaki haklarından giderek uzaklaştırılıyor.
Oysa Büyük Kurtarıcı Atatürk, kadınlara seçme seçilme hakkını vererek onları siyasal yaşamın ve çalışma hayatının önünü açmıştır.
Gül Esin Aydın, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı
21’nci yüzyılın ilk çeyreğinde ülkemizin içerideki ve dışarıdaki bu tablosu hiç te özlem duyulan zenginlik kaynağı değil. Üzüyor bizi.
Bütün olumsuzluklara rağmen geleceğe umutla bakalım.
Emekçi kadınların günü kutlu olsun.
Ülkemizde ilki 1921’de kutlanan 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nün yüzüncü yılı kutlu olsun.
8 Mart 2021
Ayhan Öztürk