61 YILLIK CHP’LİDEN PARTİLİLERE MESAJLAR

Yayınlanma Tarihi :
61 YILLIK CHP’LİDEN PARTİLİLERE MESAJLAR

* CHP Balıkesir Eski İl Başkanı, 18. ve 20. Dönem Milletvekili Av. İ. Önder Kırlı, parti çalışmalarında “örgütün üstünlüğü ilkesi”ne dikkat çekerken, üst yönetimin ulu orta eleştirilmemesi gerektiğini vurguladı;  “Bizim asıl görevimiz, yeni seçmen kazanmaktır.” dedi.

* CHP’nin temel ilkelerinden sapıldığını iddia ederek istifa edenlere ve yeni parti kuranlara dikkat çeken Kırlı,  “Bu konuda dolduruşa gelmemek, Türkiye’nin içinde yaşadığı, Cumhuriyetimizi temelinden çökertmek isteyen gerici, hak ve özgürlüklerimizi tırpanlayan, çağ dışı gidişi durdurmak zorundayız.” dedi. 

CHP Altıeylül İlçe Başkanlığı’nın Danışma Kurulu’na eski İl Başkanı, 18. ve 20. Dönem Milletvekili Av. İ. Önder Kırlı’nın mesajı damga vurdu.

Sağlık kontrolleri nedeniyle İlçe  Danışma Kurulu’na katılamadığını belirten Kırlı, ” Umuyorum değerli arkadaşlarımız, düşünce ve eleştirileriyle bu soygun iktidarından kurtulmanın yol ve yöntemleri üzerinde önerilerini sunacaklardır. ” mesajını iletti.

“CHP’de bu yıl ile 61’inci yılımı yaşıyorum. Gerek bu uzun yılların gözlemleri, gerekse il başkanlıkları, milletvekilliği, parti üst yönetimindeki deneyimlerimle, günümüz siyasetine ilişkin düşüncelerimi Danışma Kurulumuza sunmak isterim.” diyen Kırlı’nın mesajları  şöyle:

ÖRGÜTÜN ÜSTÜNLÜĞÜ

“Parti çalışmalarında “örgütün üstünlüğü ilkesi”ni daima savunmalıyız. Bu örgütlerimize, parti politikalarının tespit ve uygulamasında güç verecek, sağlıklı bir biçimde ayaklarımızın yere basmasını sağlayacaktır.
Bu yolda başarılı olan örgüt yöneticileri ve üyeleri, siyasette yükselme olanağı yakalayacaktır. Siyasette yükseliş, üst kademelere hoş görünmekten çıkacak, örgüt başarısıyla paralel yaratıcılık ve çalışkanlıkla gerçekleşecektir. Göreve gelenler, üst örgütün lütfuyla değil, örgütten aldıkları güçle görev yapacaklardır.”

“ULU ORTA ELEŞTİRİ YAPMAYALIM”

“Üst yönetimleri elbette eleştireceğiz. Ama bunu ulu orta, partili-partisiz herkesin içinde yapamayız, yapmamalıyız. Bu konu parti platformlarında yapılmalıdır. Bizim asıl görevimiz, yeni seçmen kazanmaktır. Kendi sorunlarını, parti ile bağı olmayan kişilerle, sempatizanlarla tartışmamız, eleştirmemiz, bize oy verecek olanlarda kuşku ve güvensizlik yaratabilir.
Karşı partilerde olanlara karşı ise, örgütümüzü ve partimizi, parti yöneticilerimizi savunmak temel görevimizdir. Dışa karşı parti bütünlüğünü böyle gösterebiliriz.”

“DOLDURUŞA GELMEYELİM” 

“Şu anda partililerimiz arasında tartışılan ve bir bölüm milletvekili ve üyelerimizin kamuoyuna yansıttığı ve çok önemli gördüğüm bir konu ile ilgili düşüncelerimi, partililerimize sunmak istiyorum.
“Partinin, özellikle laiklik başta olmak üzere temel ilkelerinden sapıldığı” ileri sürülerek, bu nedenle istifalar, hatta yeni parti kurma girişimleri ile karşı karşıyayız.
Bu konuda dolduruşa gelmemek, Türkiye’nin içinde yaşadığı, Cumhuriyetimizi temelinden çökertmek isteyen gerici, hak ve özgürlüklerimizi tırpanlayan, çağdışı gidişi durdurmak zorundayız. Bu, geleceğe yönelik bakışımızı, vizyonumuzu akılcı bir biçimde, Türkiye gerçeklerini gözardı etmeden belirlememizle mümkündür.
Bu kahrolası düzeni yıkmak istiyoruz. Ama gücümüz %25’lerde… Mutlaka ve mutlaka demokrasi cephesini büyütmemiz gerekiyor. Ama ittifak edeceğimiz farklı partiler var. Bu dönemi aşmak için onların katkısına ihtiyacımız var. Ulusların tarihinde, böyle tarihi dönemeçler vardır.”

” DURUMUMUZ 1920’NİN KOŞULLARINA BENZİYOR” 

Örneğin padişahlığı yıkmak ve cumhuriyeti kurmak isteyen Mustafa Kemal Atatürk en güzel örnektir. Düşününüz…İlk Meclis’e gelen üyelerin anlaştıkları tek konu, vatanın düşman işgalinden kurtarılmasıydı. Ama Meclis’te, bu düşünce ile beraber padişahı ve halifeyi baş tacı eden pek çok üye vardı. Mustafa Kemal’e en yakın olanlardan bile, Cumhuriyet’in ilanına karşı olanlar çıktığını unutmamalıyız.
Peki, ne yaptı büyük kurtarıcı ?…. Meclisin gizli zabıtlarına bakınız. Orada, “bir yandan hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir derken, padişah ve halifemizi kurtarmaktan da bahsettiğini, hatta bunu Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’na gerekçe olan Halkçılık Programında açıklıkla belirttiğini” göreceksiniz. Neden bu yola gitti Atatürk?… Çünkü, önce bağımsızlığı ve istiklali kazanmak gerekiyordu. Bunun için Meclis bütünlüğü sağlanmalıydı.
Bugün de durumumuz 1920’nin koşullarına çok benziyor. Demokrasimizi ve cumhuriyetimizi korumak ve yeniden inşa etmek zorundayız. Bu da bizim dışımızda yer alan partileri ve kişileri, bu kutsal mücadeleye katmamızı gerektiriyor. Duygusallığa yer yok…Gerçekçi olacağız ve tek adamın iktidarını yıkacağız. ”

“CHP’DEN BİR ÇOK PARTİ DOĞDU AMA…”

“CHP’den 90 yılı aşan bu süreç için de pek çok parti doğdu. Şu anda hiçbiri hayatta değil…Umarım, bu açıdan partimizi eleştirenler, bu yalın gerçekleri hatırlarlar… Geleceğin özlediğimiz Türkiye’sini kurma yolunda duygularını değil, gerçekleri görürler.
Tayyip Erdoğan ne diyordu? “Demokrasi bir tramvaydır. Bundan yararlanacağız ve uygun istasyonda ineceğiz.” Daha ne diyordu?… “Amacımıza varmak için papaz cüppesi giymek gerekirse giyeceğiz…”
Umarım, bu açıdan partiyi eleştirip ayrılmak isteyenler, hedeflerine ulaşmak için en az Tayyip Erdoğan kadar, duygusallıktan uzak ve gerçekçi olurlar.” Coşkun YAMAN (balikesir24saat.com)

 

YORUM YAP