Bazen harekete geçmek için,
En yılgın anını kolla,
En zor zaman olsun,
En karanlık günün ya da…
Parmağını oynatmaktan erindiğin anda,
Sadece kalk, doğrul yerinden.
Emin ol, ihtiyacın olan,
Yetişecek en derinden.
Onlar imrendiğim ve saygı duyduğum hayatlar. En zor zamanda şahlanan, mazeret üretmek yerine mücadeleyi seçen, ihtiyacı olduğu gücü kendi içinde bulan güçlü insanlar. Üniversite sınavında birinci olan çoban ya da çalıştığı okula öğretmen olan hademe, yetmiş yaşında üniversiteden mezun olan yaşlı amca vb… Çıkmayan candaki umudu söküp çıkaran ve gerçeğe dönüştürenler.
İlk görev yerim Şırnak İdil Lisesiydi. 2005 yılında üniversite sınavlarını dershaneye gitmeden kazanan öğrencim Felek’i Rehberlik Servisine çağırıp başarısının sırrını sormak istedim. Belki ilk senesinde üniversite sınavını Şırnak gibi eğitimin istenen seviyede olmadığı bir yerde kazanmak bile öyle abartılacak bir durum değildi. Ancak 8 tane kardeşi olan ve evde yemek, çamaşır ve temizlik gibi tüm sorumlulukları üstlenen birinin başarısı gerçekten dikkate değerdi. Felek’in okuldan sonra ders çalışmasının imkânı yoktu. Ama herkes uyurken meydan onundu. Her sabah uykusunun en tatlı yerinde, 04.00’te uyanıyor, okul saatine kadar sorumluluklarını yerine getiriyordu. Okulda da sürekli elinde kitabı, teneffüs aralarında bile kaybettiği zamanı telafi etmeye çalışıyordu. Tüm bu gayretlerinin sonucunda üniversiteyi kazanan Felek’in hikâyesini hala dilimden düşürmem. Bu tür insanlar, güçlerini içlerinden alanlar, imkânsızlıkları mucizelere dönüştürebilenler hayatın her alanında var.
İkinci görev yerim Dursunbey’de de mazeretlere sığınmayan, tüm zorluklara rağmen başarıyı yakalamış birçok insan tanıdım. İşte bu sefer onlardan birinden, Fatma Yavaş’tan bahsetmek istedim. Belki mazeretlere sığınmadan önce aklımıza onun gibi, Felek gibi insanlar gelir ve daha gayretli oluruz diye temenni ediyorum.
Bilindik bir hikâyedir. Okumak, meslek sahibi olmak, özetle var olmak isteyen bir kadının kendine sunulanla yetinmesi ve kendi için biçilen role razı olması. Yaşamdan çok farklı şeyler umarken bir anda tüm hayallerinden vazgeçmiş ve 2001 yılında, on sekiz yaşında dünya evine girmiş, 2002,2006 ve 2009 yılında üç kız çocuğu sahibi olmuştur. Üç çocuktan sonra eşinin desteğine rağmen hala hayal kurmak, meslek sahibi olmayı düşlemek pek de gerçekçi bir yaklaşım değildir Fatma YAVAŞ için.
İnsanoğlu ilginç bir varlık. Biraz cesaretlendirme, biraz gayret ve de biraz kararlılıkla olmayacak işlerin üstesinden gelebiliyor insan. Zorluklar kimileri için itici, kimileri için motive edici. Fatma Yavaş da 2009 yılında üçüncü çocuğu Reyyan Rüveyda olduğunda bir mucize olduğunu, yıllardır ertelediği düşlerini gerçekleştirmek için artık düşünmeyi bırakıp harekete geçmeye başlaması gerektiğini anlıyor. Hayatını değiştirmek için yeni adımlar atmaya karar veriyor. Gerekli düşünsel hazırlık sonucunda harekete geçiyor ve 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Ön Lisans Bölümünü kazanıyor. 2014 yılında dikey geçiş sınavıyla ön lisans bölümlerinin lisans eğitimlerini tamamlamaları için kurulan Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlitam Bölümünü kazanıyor.
2012 yılı Fatma Hanım için çok önemli bir yıl. O zamana kadar çekingen biriyken okula başlamasıyla bambaşka biri oluyor. Önceleri annelik görevini ihmal ettiğini düşünenler ondaki kararlılık ve sonucunda başarılarından sonra destek vermeye hatta kendisini örnek göstermeye başlıyorlar. Bu sayede birçok insana ilham oluyor, tecrübelerini kendisinden etkilenenler ile paylaşıyor ve onları da yüreklendiriyor.
Kendindeki değişim, evine ve ailesine yansıyor. Eve kitapların girmesi ile bambaşka bir atmosfer oluşuyor. Şimdilerde kızlarına ders çalışın demiyor, beraber dersin başına geçiyorlar ve sorumluluklarını aile olarak yerine getiriyorlar.
1 Aralık 2014 yılında Hastane Camiinde Kur’an kursu öğreticiliğine başladığında mutluluğunu tarif edecek bir kelime bulamıyor. İlk maaşını eline aldığında kendisini inanılmaz güçlü hissediyor. Ailesine maddi anlamda destek sağlamanın ötesinde kızlarına örnek ve sorumlu bir anne olmanın haklı gururunu yaşıyor.
Ve artık Fatma Hanım için sıra en büyük hedefine geldi. Mezun olduğu okulda, Dursunbey İmam Hatip Lisesi’nde, görev yapmayı çok istiyor. Bunun için halen büyük bir gayret ile amacına ulaşma peşinde. 2018 yılında Bilecik’in İnhisar ilçesine atanması ise bu hedefe ulaşmasına ramak kaldığının bir işareti. Şimdiye kadar yaptıklarıyla hayaline kavuşması da sürpriz olmasa gerek.
Sözün özü imrendiğim hayatlardan anladığım, şikâyeti bırakıp sadece ayağa kalkmak ve başımızı hedefe doğru çevirmek gerektiği. Boşuna “Başlamak bitirmenin yarısıdır” demezler. Fatma Yavaş en zor döneminde sadece bir başlangıç için arttırdığı enerjisi ile kendisini var eden denemesini yapmasaydı muhtemelen başarının tadını alamayacaktı. Başladıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi, başardıkça kendine geldi. Onun izinden gideceklerin sloganı “Başlamadan, denemeden bilinmez” olmalı…