Hiç de farklı değil di mi?
Ha kravatlı, ha sokak.
Oysa orasını Meclis bilirdik biz.
Sokak kavgasını oraya taşırsanız neresi Meclis?
Ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi nedeniyle eskisi gibi pek de fonksiyonu ve ağırlığı kalmadı.
Eskiden de kavga olurdu Meclis’te.
Şimdi vekillerin vakti daha bol…
Yılın kaç günü sıraları dolduruyorlar sayın takvimde.
O sıraların dolu olduğu günlerde çıkan kavgaları da dökün ajandanıza…
Tatillerle, ara vermelerle, yurt dışı gezilerle, memlekette geçen vakitlerle zaten çoğunlukla boş kalan Meclisimizde özlüyorlar elbette birbirlerini…
İlle deşarj olmaları gerek.
Küfür, hakaret, yumruk, havadan diğerinin tepesine uçuş, sol kroşe, sağ indirme…
Yine birbirlerine girdiler…
Bayan vekillerin de baylardan farkı yok. Kadınlar vekilliğe sıçrayınca onlara da mı erkek kabalığı bulaşıyor ne?..
Meclis orası.
Yine birbirlerine girdiler…
Arbede, yumruk, yere düşenler, ezilme tehlikesi yaşayanlar…
83 milyonun izlemesi ne kadar acı.
83 milyon izledi.
Utandılar mı?
Utanırlar mı?..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde “bugün var yarın yok” olan vekillerimiz, acaba oranın ulviyetinin ne kadar farkındalar?
Ne olacak yumruğu geçirdiğinde sevmediğine?
Ne olacak küfür ve hakaretle üzerine yürüdüğün ezilme tehlikesi geçirdiğinde?…
Nereye gidecek sonu diğerleri ayırmasa, araya girmese…
Ha Meclis, ha sokak mı?.. Öyle mi diyeceğiz?
Sokaktaki kavga ne ise Meclis’te öyledir mi diyeceğiz?..
Toplum neyse vekili de öyle mi diyeceğiz?..
Oysa…
Meclis’tir orası.
Kendini tutmasını bileceksin…
Yasama dokunulmazlığı varsa ve sevmediğin beğenmediğin konuşmalar oluyorsa yine de kendini tutmasını bileceksin…
Sen de söze sözle cevap vereceksin…
Öfkene, kızgınlığına hakim olacaksın, sabır göstereceksin, usulüne göre kürsüde cevap vereceksin.
Vekilsin çünkü.
Son kavga bir kez daha gösterdi ki vekil olmak veya kravat takmak kişinin mayasını değiştirmiyor.
Nitelik bozuldu diyoruz ya her alanda.
Her alanda nitelik bozulurken milletvekilleri seçilenlere baktığımızda nitelik bozulmamasını mümkün görebilir misiniz?..
Memleket alev alev…
Ekonomi tatsız, sınırlar ateş topu, göçmeni, coronası, depremi insan psikolojisini çökerten bin çeşit dert…
Eğitim, yargı, sağlık sistemi tel tel…
Vurun birbirinize…
Yakıştırıyorsunuz demek ki…
Sokağa örnek olmanızı bekliyoruz ki ne de büyük hayal…
Ha trafikte yoktan sebeple magandalaşan ve aracından sopayla diğerini dövmeye inen…
Ha vekilin vekile yumruk atmak üzere havada uçarak sıçraması…
Ha kravatlı, ha kravatsız…
Ha öyle ha böyle…
Atasözü ne de doğru:
Ayvaz kasap, hepsi bir hesap…
