1995 milletvekilliği seçiminden %21,37 oy alarak birinci parti çıkan Erbakan’ın liderliğindeki Refah Partisi (RP) Tansu Çiller’in genel başkanı olduğu Doğru Yol Partisi (DYP) ile koalisyon kurarak iktidara geldi.
İktidarın adı Refah Yol’du…
Bu yol Çiller’in tercihiydi. İstese Mesut Yılmaz’la ANAP-DYP hükümeti kurabilirdi ama Mesut Yılmazı bitirme hırsıyla Erbakan hocayı tercih etti…
İktidardan iş çevrelerinin önemli bir kısmı, laikler ve askerler hiç hoşnut değildi. Zaten çok geçmeden askerler tarihe “Post Modern” darbe olarak geçen bir gözdağı ile iktidara ayar verdiler. Üç buçuk ay sonra da Erbakan istifa etti…
Peki, bu noktaya nasıl gelindi?
11 Ocak 1997’de başbakanlıkta tarikat şeyhlerine iftar verildi
22 Ocak 1997’de komutanlar Gölcük’te toplanarak “İrtica” vurgusu yaptı
30 Ocak 1997’de Sincan’da yapılan Kudüs gecesine İran elçisinin de davet edilmesi askerleri çok rahatsız etti
4 Şubat 1997’de Orgeneral Çevik Bir’in ifadesiyle Sincan’da tanklar yürütülerek demokrasiye “Balans ayarı.” verildiği söylendi
5 Şubat 1997’de cumhurbaşkanı Demirel Erbakan’a uyarı mektubu gönderdi.
Aczmendi tarikatı mensupları Kocatepe Cami çıkışında “şeriat isteriz” diye slogan attılar
1994 yerel seçiminde Ankara ve İstanbul belediyelerini kazanan Erbakan, “İktidara biz geleceğiz. Kanlı mı olacak? Kansız mı olacak? Buna millet karar verecek” dedi.
İlk dış gezisini Libya’ya yapan Erbakan’ın Kaddafi tarafından çadırda karşılanması ve azarlanması gibi benzer birçok olay laik kesimin endişesini giderek artırıyordu
Askerler daha fazla tahammül edemediler siyaseti kontrollerine aldılar.
28 Şubat’ta Erbakan ve Çiller’in de imzaladığı kararlardan bazıları şunlardı. Zorunlu eğitim sekiz yıla çıkacak, din adamları ihtiyaç kadar yetiştirilecek, tarikatlara bağlı özel yurtlar ve okullar devlet kontrolüne alınacak, silah ruhsatları gözden geçirilecek vb.
İslâmcı kesimin tepkisi çok ağırdı. Refah Partisi Urfa milletvekili Halil İbrahim Çelik adeta tehdit etti. “İmam hatiplere dokunursanız kan akar fıstık gibi olur.” açıklamasıyla ortam iyice gerildi
Askerler 27 Mayıs 1960 da ülkeyi kendileri yönettiler
12 Mart 1971’de istedikleri siyasilere yönettirdiler
12 Eylül 1980’de yine kendileri yönetti
28 Şubat’ta iktidardaki siyasetçilere ülkeyi nasıl yöneteceklerini emrettiler
Ülkeyi “ANDIÇLARLA” Üniversite rektörlerine, yargıtay, danıştay başkan ve üyelerine brifingler vererek “Batı çalışma gurubu.” gibi organizasyonlar kurarak yöneteceklerini sanan komutanlar alt yapısını hazırlamadan zorunlu eğitimi 8 yıla çıkarıp köylerde öğretmenlerin yerini imamların alacağını hesaplayamadılar…
Kudretli komutanların bin yıl ömür biçtikleri 28 Şubat süreci 5 yıl sürdü. O gün RP içinde siyaset yapanlar bu gün 20 yıldır iktidardalar ve 5 yıldır ülkeyi tek adam yönetiyor
Balans ayarı veren paşa da tankları yürüttüğü Sincan’da yargı önüne çıkartıldı…
28 Şubat bu gün yaşanılan sürecin ana nedenlerinden birisidir ve savunulacak bir süreç değildir…
Demokrasiye indirilen her darbe eninde sonunda darbeyi yapanı vurur…