TMMOB Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu 17 Ağustos 1999’daki depremin yıldönümünde Mimarlar Odası bahçesinde, “17 Ağustos 1999 Depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerine!… ” adlı fotoğraf sergisi açarken, deprem gerçeğine de bir kez daha dikkat çekti.
Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Balıkesir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri ve Mimarlar Odası Balıkesir Şube Başkanı Betül Dikici, “20 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 50 binden fazla kişinin yaralandığı, yüzbinlerce yapıyı yerle bir eden 17 Ağustos Depremi’nin üstünden 24 yıl geçti, gerekli önlemler alınmadığı gibi deprem gerçeği ile yüzleşilmedi. Bu sergi ile 17 Ağustos Marmara ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri ile yüzleşmek istedik. Sergimize katılan İKK temsilcileri, mühendis ve mimarlar ile bir kez daha depremleri konuştuk” dedi.
TMMOB’TAN DOĞRU TESPİTLER
Dikici depremlerle ilgili açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“20 binden fazla yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 50 binden fazla kişinin yaralandığı, yüzbinlerce yapıyı yerle bir eden 17 Ağustos Depremi’nin 24. yılında kaybettiklerimizi bir kez daha özlemle anıyoruz. Ülkemizin deprem gerçeğiyle yüzleşmesinde bir milat olarak kabul edilebilecek Büyük Marmara Depremi, yarattığı yıkım ve halkımıza yaşattığı travma ile depremlere karşı hazırlıklı olmanın toplumsal farkındalığının yaratılmasında da etkili oldu.”
“Ancak yaşanan yıkıma ve toplumsal travmaya karşın 24 yılda ülkemizin depremlere karşı hazırlıklı olabilmesi için gerekli önlemlerin alınmadığı gibi aradan geçen yıllara rağmen bilimin ışığında deprem gerçeği ile bir türlü yüzleşmek istenilmemektedir. Oysa ki TMMOB’nin ilgili meslek odaları bilim ve tekniğin ışığında yapılması gerekenlerin, önlemlerin ne olması gerektiğini yıllardır kamu oyu ile paylaşmaktadır. Yıllardır yapılan bu deprem/afet tespit raporları ve basın açıklamalarımızın ne kadar doğru ve haklı olduğumuzun kanıtlarıdır.”
“ACILARI TEKRAR TEKRAR YAŞIYORUZ”
“Yaşadığımız en büyük felaketlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin ardından,12 Kasım 1999 Düzce Depremi, 2003’te Bingöl, 2011 Van, 2020’de Elazığ-Sivrice ve İzmir’de ve 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş ve 20 Şubat 2023 Hatay depremlerinde de benzer kayıpları, acıları tekrar tekrar yaşıyoruz.”
“Marmara Depreminden almamız gereken en büyük ders, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik mimarlık hizmeti almayan yapıların yurttaşlar için büyük bir tehdit olduğudur. Kamucu bir yaklaşımla ele alınması gereken depremlere ve afetlere karşı hazırlıklar bilimin ışığında ilgili meslek odaları ve devlet kurumları ile birlikte yapılmalı çözüm önerileri tartışılmalıdır. Afet riski olan yerleşim yerleri taşınmamış, binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmemiş, kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmamış, afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmamıştır. Bu süre içinde imar planları depreme hazırlıklı şehirler yaratmak için değil, kentsel rantın dağıtılması için bir araç olarak kullanılmıştır. Parsel bazında yapılan imar değişiklikleri ile ormanlık alanlar ve su havzaları dere yataklarıyla birlikte yapılaşmaya açılmıştır. Deprem Şurası, Ulusal Deprem Konseyi gibi oluşumlar devre dışı bırakılmıştır.”
“EYLEM PLANININ GEREKLERİ YERİNE GETİRİLMEDİ”
“Büyük beklentilerle hazırlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının gerekleri yerine getirilmemiştir. Başta okul ve hastaneler olmak üzere, Türkiye’deki bina envanteri çıkarılmamış, mevcut yapılar hasar görebilirlikleri ve riskleri esas alınarak gruplandırılmamıştır. Kamusal bir hizmet olarak yerine getirilmesi gereken “yapı denetimiö, tümüyle ticari bir faaliyete dönüştürülmüştür. Bu gibi hizmetleri kamu adına üretecek Odalarımız mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlanmıştır. Türkiye’de İmar Barışı adı altında, projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış 10 milyonu aşkın denetimsiz kaçak yapı ruhsatlandırılmıştır. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleriyle birlikte bir kez daha görülmüştür ki en büyük yıkım mühendislik hizmeti almamış yapılarda meydana gelmiş, en çok can kaybı bu yapılarda yaşanmıştır.”
“BİLİMİ DIŞLAYAN, RANTI EGEMEN KILAN BU MODELDEN VAZGEÇİLMELİDİR”
“Oysa biliyoruz ki; afetlerin bundan sonra felakete dönüşmesini istemiyorsak; bütünlüklü bir plan, program, bu programı uygulayacak bir devlet yapılanması ve güçlü bir siyasi irade şarttır. Bilimi, planlamayı ve denetimi dışlayan, rantı egemen kılan bu politika modelinden vazgeçilmelidir. Benzer felaketleri bir daha yaşamamak için derhal adım atılmalıdır. Yapı denetimi sistemi TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla kamusal bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Yapılaşmadan kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesi için çağdaş bir “risk yönetim” sistemi oluşturulmalı deprem master planları yapılmalıdır. Güvenli yapılaşmanın sağlanması ve tüm bu süreçlerin sağlıklı işletilebilmesi için meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir planlama, tasarım, üretim ve denetim süreci modeli benimsenmelidir.”
“Depremlerde can kayıplarının önlenmesi için izlenmesi gereken tek yol mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin bilimsel-teknik doğruların ışığında kamucu bir yaklaşımla uygulanması ile güvenli yapılaşma, halkın sağlıklı yaşam ve doğal çevre hakkı sağlanmalıdır.” (balikesir24saat.com)