20 Temmuz…
Suruç…
İnsan nasıl unutabilir o gülen yüzleri ve o güzel çocukları…
Kobani…
Ülkem için hazırlanmış büyük bir bölünme tuzağı idi…
Kobani yanıyor, çocuklar öldürülüyor diyerek CHP ile AK parti neredeyse tuzağa düşüp Türk askerini PYD (PKK) ile birlikte İŞİD’e karşı bir ABD projesi olan kanton bölge uygulamasının ilk ayağı olan Kobani de omuz omuza savaştıracaklardı.
MHP duruş gösterince, plan suya düştü…
Öfkeli Kürt gençleri 6-7 ekim ayaklanması içine çekilecekti…
Sosyalist yüzlü güzel çocuklarımız ellerinde oyuncaklarla Kobani’ye gitme kararı aldığında bunun sonunun bir provokasyon olacağını bu topraklarının kaderini bilen herkes bu işin sonunun nereye varacağını bilir…
Yüreğimiz ağzımızdaydı…
Şanlıurfa İl emniyet müdürlüğünün uyarı yazısına rağmen canlı bomba İŞİD’li üç gün boyunca elini kolunu sallayarak Suruç’ta dolaştı.
Ve sonra…
Bummm…
Başbakan Davutoğlu: kendini patlatan canlı bomba için “YAKALADIK, HUKUKA TESLİM ETTİK” dedi…
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: “En önemli konu, artık halkımız kendi güvenliğini almak durumunda. Tüm il ve ilçe teşkilatlarımız kendi güvenlik tedbirlerini almalıdırlar” dedi…
Cumhurbaşkanı Kıbrıs’daydı…
Unutulmayacaklar…
….
Çok büyük bir oyun oynanıyor bu toprakların parçalanması ve kendi içinde iç savaş yaşaması için…
….
Kim hain, kim kahraman samimiyetimle yazıyorum, bilme şansımız yok…
Hepimiz bir şekilde bu büyük bir oyunun parçası olabiliriz, oluyoruz da…
….
20 Temmuz…
Bizim için ülkemiz için o kadar önemli bir tarih ki…
Kıbrıs’ta huzur ve güvenlik adına önemli olan bu savaşta Türk askeri ve komutanının gücünü dünyaya gösterdik. Komşumuz Yunanistan’ı askeri diktatörlükten kurtardık.. Kıbrıs’a huzur getirdik.
Ölen askerlerimizi rahmet ve minnet duygusuyla anıyorum.
….
20 Temmuz…
Yüce önderimiz Atatürk’ün Lozan’da açık kapı olarak bırakılan bu konuyu büyük öngörüsüyle ve duruşuyla dönemin atmosferinden de faydalanarak çözmesiyle ülkesine ve özellikle Karadeniz’e barışın korunması konusunda çok önemli bir katkı sunuyordu. 20 Temmuz 1936 yılında imzalanan Boğazlar antlaşması yani “Montreux Boğazlar Sözleşmesi” 20 Temmuz 1936 tarihinde imzalandı ve 20 yıl süreyle olmak koşuluyla uygulamaya girdi. İmza atan hiçbir ülke imzasını geri çekmediği için antlaşma bugün de yürürlükte… Şeytan ABD’nin burada imzası yok bunu bilinde.. Bu antlaşmayla çok rahatlayan İngiltere ülkemize 16 milyon sterlin bir kredi ile yanında Karabük demir çelik fabrikasını yapar ve bir anlamda hediye eder. Sonra ki yıl da ülke içindeki etkinliğinin azalmaması adına Fransa da Hatay konusunda pasif tutum içine girerek ülkemize katılmasını imzalar.. Büyük ve akıllı ve değerli olmak başka bir şeydir… Atatürk burada o sıralar da güçlenen İtalya faktörünü iyi okur ve İngiltere üzerinde hakimiyet kurar ve onunda onayı ile boğazların mutlak hakimi artık Türkler olur. Büyük olmak böyle bir şeydir…
“Büyük Kanal Projesi” belki de bu antlaşmayı hükümsüz kılmak için teşvik ediliyor, olamaz mı… Örneğin, savaş gemilerinin toplam tonajı 15000 tonu geçemez ve aynı anda 9 gemiden fazlası geçemez yine boğazlardan geçen askeri gemiler hiçbir şekilde askeri uçaklarını uçuramaz gibi maddeler uygulama da öyle önemli oluyor ki.. Büyük Kanal Projesi örneğin bütün bunları etkisiz hale getirebiliyor.
….
Yolu kısa süreliğini de olsa Ayvalık’tan geçen ressam Fikret Mualla 1967 yılında bugün öldü. Rahmetle ve saygıyla anıyorum.
….
Atatürk’e sarılmak zorundayız…
Çıkış yolumuz budur…
Sevgi ve saygılarımla….