Öğretmen Okulları Rüştiyelere (Ortaokul) öğretmen yetiştirmek amacıyla 16 Mart 1848’de açılmış.
Cumhuriyetin Aydınlanma devrimiyle köy okullarına öğretmen yetiştirme görevini başarısıyla yerine getirmiş adını Köy Enstitüleri gibi eğitim tarihine yazdırmıştır.
Ne yazık ki bu okulların kaderi de, Köy Enstitüleri gibi olmuş, 1973 yılında çıkarılan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile işlevi değiştirilmiş daha sonrada kapatılmıştır.
Ülkede uygulanan yanlış politikalar sonucu, göçler nedeniyle köylerimiz boşalmış, okulsuz ve öğretmensiz kalmıştır. Bu durum günümüzde taşımalı eğitim uygulaması ile zirveye ulaşmıştır.
YÖK Başkanı Sayın Yekta Saraç: Üniversite sınavında Matematik ve Türkçe’de 1’er doğru yapamayan 735 bin öğrencinin olduğunu açıklayarak, eğitimin içler acısı tablosunu ortaya koymuştur.
Bir de atanamayan öğretmenlerimiz var ki, kimi ülke nüfuslarından fazla.MEB’in verilerine göre 376 bin 709, Eğitim-Sen’in verilerine göre ise formasyon alanlarla birlikte, 460 bin eğitimli işsiz. Köyle okulu, öğretmenle öğrenciyi buluşturmak gerekli.
21’nci yüzyılda eğitimin acı tablosu ortada iken, Milli Eğitim ise Tarikat –Cemaat sarmalında geçmişe yolculuğa güle oynaya devam (!..)
Coronavirüs nedeniyle eğitime verilen ara, eğitimdeki belirsizliği daha da arttırdı. Şimdi gel de “Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim” diyen Osmanlı Maarif Nazırı Emrullah Efendi’yi arama.
Bütün olumsuzluklara rağmen. Cumhuriyetin Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati’nin, ataması yapılan bir öğretmene yazdığı mektupla umudumuzu yaşatalım.
*
“Öğretmen Arkadaş,
Bu sene öğretmen okulları mezunları dağıtımında senin görev yerin Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü Bölgesi dâhilindeki Isparta iline düştü. Orası, güzel vatanın, çalışmaya ve doğru yolun gösterilmesine gereksinimi olan verimli bir köşesidir. Tam bir güvenle, seninde aziz vatan ve milletine hizmet edebilmek için, bugünü sabırsızlıkla beklediğine inanıyorum.
Yol masrafının hemen gönderilmesi mahalline yazılmıştır. Oraya varır varmaz donatım bedelini de alacaksın. Yollarda gerektiği gibi yardımda bulunmaları için milli eğitim müdürlüklerine gerekli talimat verilmiş olduğundan, iskele, istasyon ve yol uğrağı kasabalarda, yakalarında ‘yıldız’ bulunan bir kişi bekleyecek ve sana yol gösterecektir. Bundan dolayı onların da seni kolaylıkla tanıyabilmeleri için yakana bir ‘yıldız’ takmalısın. Gideceğin yer, hiç de yabancısı olduğun bir yer değildir.
Orada; seni sevinç içinde bekleyen vatan yavruları, senin gibi eğitimini tamamlar tamamlamaz görev başına koşmuş hanım ve bey öğretmen arkadaşların, tamamı vatanın her köşesinde rastladığın ve rastlayacağın yüksek alınlı arkadaşların vardır. Artık okul hayatın bitmiş oluyor ve gerçek mücadele hayatına girmiş bulunuyorsun.
Bundan dolayı görevinin yüksek ve kutsal esasını anlamış her öğretmen arkadaşım gibi senin de seni bekleyen yavrularının arasına koşmakta bir dakika gecikmeyeceğine eminim.
Özellikle bu sene yeni Türk harflerini öğretmek gibi şerefli bir görevin daha vardır. Bütün memleket evlatlarını bir an evvel yeni harflerle okutarak, Türkiye’de okuma yazma bilmeyen bir kişi bırakmayacak kadar geniş bir azimle çalışmak mecburiyetindesin. Bunun için yeni Türk harflerini çabuk öğren ve herkese öğretmeye başla. Bu hedefe varmak için kürsü, okul lazım değildir.
Her yerde, her gördüğün kadın erkek, fakir zengin, çiftçi tüccar, köylü şehirli ayrım etmeyerek derhal öğreteceksin. Milletimize yeni bir yükselme alanı yaratacak olan bu büyük zaferi kısa zamanda kazanacağına inanarak görevinde başarılar diler ve işe başlama haberini beklerim.”(*)
Milli Eğitim Bakanı
Mustafa Necati
Öğretmen Okullarının kuruluşunun 172. yıl dönümü kutlu olsun.
(*) Maarif Vekaleti, Tebliğler Mecmuası. Sayı.25/26- Mart 1928, S.95-Sadeleştirilmiştir-