Üzerinden 30 yıl geçmesine rağmen acıları hala taze bir kuşağın, ülke sevdasına gençlik hayallerini feda etmiş bir kuşağın hikâyesidir 78…
Bir destandır!
Üzerinden silindirle geçilip geleceği elinden alınan; en üretken, en fedakar, en yiğit, en namuslu gençliğinin destanıdır…
Bu gün aramızda olmayan yoldaşlarımızın canlarıyla yazdıkları bir destan…
78 kuşağı atılgan, aydın, birikimli, eğitimli, yetişmiş, dinamik ve isyankâr bir kuşaktı.
Bizler savaşların ve sömürünün olmadığı bir dünya düşlemiştik.
İsyan ettik!
İsyanımız haksızlığa, adaletsizliğe, zulme, vurgunlara ve soygunlaraydı…
Devralmak gerekiyordu bayrağı 68’den…
Gözümüzü kırpmadan atıldık ateşin ortasına…
Düşünmeye ve tartışmaya zamanımız yoktu…
Gözü karaydık, cesurduk, hiç bir şeyden korkmuyorduk…
“Emek en yüce değerdir.” diyorduk.
“Öğrenim özgürlüğü can güvenliği.” diyorduk
“Tek başına kurtuluş yok ya hep beraber, ya da hiç birimiz.” Diyorduk.
Okullarda, fabrikalarda, tarlalarda dalga dalga yükseliyordu mücadelemiz
Yüz binleri geçmiştik…Korktular bizden…
Ve bir gece ansızın bindiler tepemize karabasanlar gibiydiler…
İşkence tezgâhları kurdular yurdun dört bir tarafına
Bir haftada doldu bütün ceza evleri, yetmedi spor salonlarına doldurdular
İşkencede öldü kimimiz. Kimimiz darağacında verdi son nefesini
Gök ekini biçer gibi biçtiler bizi…
Kırdılar…
Ama boyun eğmedik…
Vız geldi zindanları…
Yıldıramadılar…
Direndik…
Türkülerimizle, marşlarımızla haykırdık yüzlerine cellatların
Tükenmedik…
Ve bizler yoldaşlarımızın onurlu anılarıyla birlikte başımız dik, alnımız açık, dimdik ayaktayız ;ama cellatlar,onlara emir verenler utançlarıyla, korkularıyla, deliklerinden çıkamayan fareler gibi saklanıyorlar şimdi…
ARTIK ONLAR YOK! Ama onların yetiştirdikleri; “Tespih çeken elden zarar gelmez.” diye başlarını okşadıkları var…
Onlar ki o günlerde darbecilere övgüler düzüp, başarılı olmaları için dua edenlerdir…
NOT : (Bu yazıyı 13 yıl önce yazmışım. Köşeli yazılar kitabımı okuyan okurlardan gelen talep üzerine tekrar köşeme koydum.)