10 Nisan Laiklik Günü idi. Bundan dolayı bu haftaki sohbet konumuz laiklik üzerine olacaktır. Çünkü laiklik bir devlet için son derece önemlidir. Dini insanların vicdanına bırakır ve Allah ile kul arasına hiç kimseyi sokmaz. Şimdi tarihsel sürece bir bakalım. Dünyada ilk devletler din devleti olarak ortaya çıkmıştır. Krallar aynı zamanda en yüksek din adamıdırlar. Bunlara “Rahip Kral” adı verilir. Bu dönemlerde din devletin devlette dinin kontrolündedir. İkisi iç içe geçmiş vaziyettedir.
Türkler Asya’da kurdukları devletlerde ekonomik yapıları gereği dini devletin işlerine sokmamışlardır. Yani laik bir yaşam tarzı benimsemişlerdir. Bundan dolayı konargöçer Türk devletlerinde sabit tapınak yoktur. Din devlete karışmaz, insanların vicdanlarındadır. Türklerin İslamiyet’i kabulü ile din devlet işlerine karışmaya başlamıştır. Selçuklular yine nispeten laiktirler. Çünkü İslamiyet’in din büyüğü olan halife Araplardadır. Abbasi devletinin başı halife sultandır. Osmanlılar da aynı statüde kurulmuştur. Din sadece adalet dağıtmada ve ibadette kullanılmaktadır. Devlet işlerinde çok fazla bir etkisi yoktur. Fakat Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinden sonra halifelik İstanbul’a getirilmiş ve Osmanlı sultanları halifelik unvanını kullanmaya başlamışlardır.
Halifeliğin Osmanlılara geçmesinden sonra devlet dinin kontrolüne geçmiştir. Bu dönemde Kadızadeler egemendir ve onlar dini temsil etmektedirler. Kadızadelerin egemen olduğu bu yüzyılda batıda Rönesans yaşanmış ve Hristiyanlığın ağır baskısı sona ermiş akıl özgürleşmiştir. Batı coğrafi keşifler ile dünyayı tanırken ve yeni buluşlar yaparken Osmanlı’da din tartışmaları egemendir.1682 Viyana kuşatması Kadızadelerin teşviki ile yapılmış ve sonuçta 1699 Karlofça anlaşması ile ilk toprak kaybı yaşanmıştır. Bunun üzerine Kadızadelerin egemenliği sarsılmış ve devlet 1718-1730 arası Lale devri denilen aydınlanma devrini yaşamıştır. Bu dönemde ülkeye matbaa getirilmiş ve kitaplar basılmaya başlanmıştır. Fakat din adamlarının ayaklanması ile bu dönem uzun sürmemiş ve bitmiştir.18.y.y. içinde Çeşme baskını yeniden dinin devletteki etkisini sorgulatmıştır.
Cezayirli Hasan Paşa laik eğitim yapan Deniz Harp Okulunu kurmuştur. Bu okul kurma laikliğin ilk esintisidir.19.y.y. içinde yine Avrupa ile yoğun ilişkiler nedeniyle zorunlu olarak laik adımlar atılmıştır. Şeri kanunlar yanında batı tipi laik kanunlarda alınması zorunluluğu ortaya çıkınca Mecelle kabul edilmiştir. Mecelle şeri kanun yanında laik kanunu da kabul demektir. Tanzimat fermanı, laik yapı konusunda temel adımlardandır. Bu yüzyılda pek çok laik okul açılmıştır. Harp Okulu, Öğretmen okulları, İdadiler, Rüştiyeler medreselerden farklı okullardır.1.Meşrutiyet halkın yönetime katılma şeklidir.2.Meşrutiyet 1908 yılında ilan edildikten sonra laiklik konusunda daha fazla adımlar atılmaya başlanmıştır. Fakat Kanunu Esaside “Devletin Dini İslam’dır” ibaresi yerinde durmaktadır.
Kurtuluş savaşı sırasında 1921 yılında kabul edilen Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda da “Devletin dini İslam’dır” maddesi vardır. Cumhuriyet 1923 yılında ilan edilmiş ve 1924 yılında yeni Anayasa kabul edilmiştir. Yapılan devrimler laik yapıdadır. Halifelik kaldırılmış ve laik kanunlar kabul edilmiştir. Din okulları olan medreselerde kapatılmıştır. Sıra harf devrimine gelmiştir.10 Nisan 1928 tarihinde anayasadaki “Devletin dini İslam’dır” ibaresi çıkarılmıştır. Böylece laiklik konusunda çok önemli bir adım daha atılmıştır. 5 Şubat 1937 tarihinde ise “Türkiye Cumhuriyeti laiktir” maddesi konulacak ve laiklik konusunda merhale tamamlanacaktır. Saygılarımla.
Sinan Kahyaoğlu