“Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.” (Atatürk’ten B.H., s. 120)
“Uçurumun kenarındayız. Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorlar. Son bir cüret belki kurtarabilir. Anadolu’ya geçiyoruz” diyerek başlattığın milli bağımsızlık mücadelesini iç ve dış düşmanlara karşı başarıya ulaştırarak, kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyetimizi kurdun.
Büyük Atatürk; 6 Mart 1922’de TBMM’de;
‘Efendiler! Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanmıştır.
Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi.
‘Halbuki hangi istiklal (bağımsızlık) vardır ki, ecnebilerin nasihatleri ile ecnebilerin planları ile yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir.’
Diyerek yapmış olduğunuz konuşma ile tam bağımsızlığın önemini belirttin.
Büyük Atatürk;
“Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”
Diyerek en gerçekçi yolun akıl ve bilimin yolu olduğunu gösterdin. Akıldan bilimden uzaklaşan memleketin hali nicedir!
Büyük Atatürk; Aralık 1927’de;
“Efendiler, biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil, bilakis bu tip yapılar din ve devlet düşmanı olduğu, Selçuklu ve Osmanlı’yı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil 100 yıla kadar, eğer bu sözlerime dikkat etmezseniz, göreceksiniz ki bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğumuzu öne sürecek, sizlerin oyunu alarak başa geçecek ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki o gün geldiğinde, her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır.”
Diyerek yapmış olduğunuz konuşmanızı okuyunca bugünleri anlatmaya gerek kalıyor mu?
Büyük Atatürk;
“Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkâr edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler, Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur. ” Atatürk-1937 (Atatürk’ten B.H., s. 6, 128) Demiştin.
İnan bugün benzer bir süreci yaşıyoruz. O fikirler döndü dolaştı medeniyetin beşiği kutsal Anadolu toprağıyla buluştu. Ülkenin dört bir yanında filizlenerek kalpleri dolduruyor.
Büyük Atatürk;
Emperyalistler ve işbirlikçileri Yüz yıl önce sizden neleri istemişlerse, bugün aynı şeyleri bizden istiyorlar !
Büyük Atatürk;
Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. (Afet İnan, Atatürk Hakkında H. B., S. 297)
Sizleri tanıdıkça, birlik beraberlik içinde bu zorlukları aşar daha büyük işler başarırız. Umudumuzu, Milletimize inancımızı kaybetmedik. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın…
Falih Rıfkı Atay’ın;
“Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için, Atatürk ‘ü unutmayın. Mustafa Kemal bizimdi, Atatürk sizindir.” sözünü de unutmayacağız. Mustafa Kemal’de bizim, ATATÜRK’te bizim.
Büyük ATATÜRK, kurtardığın ülkede, kurduğun Cumhuriyette, kalem tutan eller CUMHURİYET yazmaya devam edecek…
Aramızdan ayrılışının 82. yılında saygı ve minnetle anıyorum.
Ayhan Öztürk