Dünya Süt Günü, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF)tarafından 2001 yılında başlatılmıştır.
Dünya Süt Günü; sütün insan beslenmesindeki önemini, ekonomiye ve toplumsal hayata katkılarını hatırlamak için önemli bir fırsat niteliğindedir. Mucizevi bir gıda olan süt, her yaştaki insanın beslenmesinde büyük önem taşımaktadır. Süt, insanın bedensel, zihinsel gelişimi için en temel, en kolay ulaşılabilen gıda olmasının yanı sıra üretim süreciyle de düzenli ve sürekli bir ekonomik kaynak yaratarak toplumsal refaha katkı sağlayan bir üründür. Çiftlikten işleme tesislerine kadar süt sektörü ulusal ekonomilerin ve bireysel geçim kaynaklarının ayrılmaz bir parçası olup, süt endüstrisi dünya çapında yaklaşık 1 milyar insanın geçimini sağlamaktadır.
Dünya, hızla artan küresel nüfusu beslemenin zorluklarıyla boğuşurken gıda üretimi ve tüketimiyle ilgili başlıca endişe, dünyayı sürdürülebilir bir şekilde ve sağlıktan ödün vermeden beslemek için yeterince gıda üretiminin sağlanmasıdır.
Çocuklar, hamileler ve bebeklerini emziren kadınlar, yaşlılar başta olmak üzere her yaş grubu için, süt ve süt ürünlerinin yeterli miktarda tüketimi insan sağlığı açısından büyük önem arz etmekte olup yeterli ve dengeli beslenme için günde en az 2 su bardağı süt içilmesi tavsiye edilmektedir. Süt üretiminde 9’ncu sırada olan Türkiye’de süt içme oranlarının Avrupa ülkeleri ve ABD ortalamalarına göre oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Türkiye’de kişi başına tüketilen yıllık süt miktarı 12.5 litredir.
Bütün gıdalarda olduğu gibi, gıda güvenliği yaklaşımı ve kuralları süt tüketimi için de geçerlidir. “Çiftlikten sofraya güvenli gıda” yaklaşımının gereği için bütün önlemlerin alınması son derece önemli ve değerlidir.
Gıdaya erişimin esas olduğu bir toplumda gıda güvencesinin de süt tüketimi açısından sağlanması gerekir. Süt tüketiminin arttırılması için erken yaşlardan başlayarak sütün insan sağlığı için öneminin toplumun her kesiminde vurgulanması önem arz etmektedir. Erken yaşlarda başlayan süt içme alışkanlığının hayatın bütününe yayılmasını sağlayacak etkinliklere ve sektörler arası işbirliğine ihtiyaç vardır.
Ülkemizde süt ürünleri sektörü ciddi oranda bir istihdam kaynağı oluşturmakta olup, süt ve süt ürünleri sektöründe kamu otoritesinden onaylı ve denetimli 2000’in üzerinde işletme faaliyet göstermektedir. 50 bin kişiye doğrudan istihdam sağlamanın yanı sıra 200 bin çiftçi, 200 bin satış noktası ve 50 bin nakliyeci de süt ve süt ürünleri sektöründen ekmek yemektedir. Ancak buna rağmen üretilen çiğ sütün yarısı kayıt dışı işlenmektedir.
Türkiye’nin seçimi sağlıklı süt olmalı. Çiğ sütte olası bulunabilecek bazı patojen mikroorganizmalar, insanda verem hastalığına (Mycobacterium tuberculosis), “Q Fever” denilen ateşli bir hastalığa (Coxiella burnetti), bir adı da Malta Humması olan Brusella’ya, tifoya (Salmonella) ve dizanteriye (Shigella) yol açar ve bunlar, eğer önlem alınmazsa ciddi hastalıklara sebebiyet verir. Bilimsel ve kurumsal otoriteler tarafından önerilen ve dünyanın gelişmiş birçok ülkesi tarafından uygulanmakta olan “ Çiftlikten Çatala Gıda Güvenliği “ konsepti ülkemiz insanların sağlığını dolayısıyla toplum sağlığını koruyabilmemiz açısından acilen gündeme taşımamız gereken önemli bir konudur. Bu konsepttin yapılanmasında veteriner hekimler en önemli görev paydaşları arasında yer almaktadır.
Sağlıklı bireyler güvenli süt üretimine kişi başı yılda en az 300 kilo süt ve eşdeğeri süt ürünü tüketme hedefine ulaşmak için, yeterli hayvan kaynağına sahip olabilmeliyiz. Dolayısıyla her koşulda, öngörülen nüfusumuzun süt ve hayvansal protein ihtiyacını karşılayabilmek için hayvan sayımızı ve verimliliğini artırmak, bunun için de hayvancılığa yatırım yapmak şarttır.
Ülkemizde Süt/ Yem paritesi dengelenmediği, sektörde belli bir disiplin sağlanamadığı sürece süt sığırcılığı kan kaybetmeye devam edecektir. Süt üreticileri artan yem maliyetleri ve işletme giderleri altında ezilerek bu zahmetli ve zor üretimden ya vazgeçmekte ya da kapasitelerini düşürmektedir.
Bu bağlamda ilimizde de inek sayımız hızla azalmakta ” Türkiye’yi doyuran il’ sloganımız anlamını kaybetmektedir. Hem ülkemiz hem de ilimiz için stratejik bir konumu olan süt sektörünün sorunları ivedilikle ele alınmalı, ilgili bütün kurumlar böylesi stratejik önemi olan bir sektörü yeniden canlandırması için gerekli adımları atmalıdır. Yem dışında üretim maliyetlerini önemli ölçüde etkileyen akaryakıt, sağım hane elektriği, işçilik-sigorta gibi giderler konusunda acil önlemler alınmalıdır.
Ülkemizin istihdamında, beslenmesinde, sağlıklı bireyler yetiştirilmesinde ve birçok alanda kritik öneme sahip belki bir savunma sanayi kadar stratejik bir önem arz eden bu sektördeki sorunları göz ardı edemeyiz.
“Dünya Süt Günü’nün” ülkemizde ve tüm dünyada, sağlıklı süte erişimin kolaylaşarak, daha fazla tüketilmesine sebep olmasını temenni ediyoruz.
Bugün vesilesi ile bir kez daha süt üreticisi ile tüketicisinin daha mutlu yaşam şartlarının gerçekleştirilmesini talep ediyor ve Dünya Süt Günü’nü kutluyoruz.