Terim ABD’li gazeteci-yazar Walter Lipmann’a ait.
“Kalıplaşmış Yargının” “Zihindeki Fotoğrafı” Önyargının kalıplaşmış hali.
Beton gibisi…
Beton deyince Rumca’dan Türkçe’ye geçmiş bir deyim geldi aklıma.
“Na to kefari, na to mermari” “na” işte demekmiş.
İşte kafa işte mermer…
Solcular halkın değer yargılarına önem vermez kalıbı İstanbul belediye seçiminde kırıldı. Bu sağdan kırmaydı. Soldan kırmayı da Ovacık’ta Maçoğlu başardı.
Halkçı belediyecilik anlayışı ile yüz yıllık “Kalıp Yargıyı” hafifte olsa sarsmış, komünizm öcüsünün perdesini aralamıştı.
Birlikte üretip birlikte paylaşmanın hiç de korkulacak bir şey olmadığını hele hele fakir fukara için oldukça yararlı olduğunu Ovacık’ta göstermişti. Sıra Tunceli’deydi.
Tunceli Ovacık’a göre büyük bir belediyeydi, borcu da büyüktü Maçoğlu onu da halleder derken, beklenmedik bir adım attı.
Tunceli belediye meclisinin aldığı bir kararla Tunceli ismini Dersim olarak değiştirdi. Vali de mahkemeden aldığı kararla yürütmeyi durdurdu.
Soru şu:
Şimdi sırası mıydı Tunceli’yi Dersim yapmanın?
Tunceli Dersim olunca belediyenin milyonlarca lira borcu sıfırlanacak mı?
Dersim milli geliri 50 bin dolar olan gelişmiş bir il mi olacak?
Ovacık’ta olduğu gibi halk yine bedava taşınacak mı?
Fakirler daha iyi bir hayat mı sürecek?
Hayır bunların hiç birisi olmayacak. Başarısız olunacak. Saman alevi gibi; Ovacık’ta yandı Tunceli’nde söndü diyecekler.
Amaç devletle hesaplaşmaksa ne yeri ne de zamanı.
Sana umut bağlayanların umutlarını söndürme.
Bunu yapma!…
Gerekirse umudu ertelemek, umudu tümden kaybetmekten her zaman iyidir.