Dünya literatürüne geçtik.
Zira Sağlık Bakanı Sayın Koca tarafından yapılan açıklamalarla tüm dünya “Türkiye’ye özgü vaka sayımı” olduğunu öğrendi.
Haber değeri olduğundan olsa gerek, Reuters gibi uluslararası ajanslar Sayın Koca’nın açıklamalarını dünya kamuoyuna taşıdılar.
Yani..
Bu açıdan da farklı ve ilk olduğumuzu gösterdik!
Hatırlayalım, ne demişti Sayın Bakan?
“Belirti göstermeyen ama testi pozitif çıkan vakalar günlük açıklanan tabloda yer almıyor.”
Cümlenin anlaşılırlığı bir tarafa, dikkatle okunduğunda “pozitif” kelimesi de ikinci plana atılmış gibi duruyor.
Belirti göstermeyen ama testi pozitif çıkan vaka demek başka…
Testi pozitif çıkan ama belirti göstermeyen vaka demek başka!
Her neyse, işin garip ve gramer tarafını es geçelim…
Lakin durumun vahametine bir kez daha bakalım…
Nicedir pek çok belediye ölüm sayılarının farklılığı hususunda açıklama yapmıyor muydu?
Kapatılsın denilen Türk Tabipleri Birliği de vaka sayısının az açıklandığına dikkat çekmiyor muydu?
E şimdi bazı muhalefet milletvekillerinin de gündeme getirdiği bu anlaşılmaz durum sonrası Sayın Bakan’dan gelen açıklama, tüm farklılıkların ve çelişkilerin doğru olduğunun bir çeşit itirafı değil mi?..
Uluslararası ajansların da diline düştük, acaip bir vaka sayım yöntemi ile tıp tarihine imza attık.
Ne demek belirti göstermeyen ama pozitif çıkan vakaların günlük tabloda yer almaması?..
Pozitif çıkmış birey.
Daha neyin belirtisi?
Yoğun bakımlık olunca mı tabloya dahil edilecek?
Kıstası ne; ayrımı, sınırı ne?..
Yani tıp diliyle şöyle soralım: Hangi semptomu olanı günlük tabloya dahil ediyor Bakanlık?..
Ateş yetmiyor mu, ateş ile beraber kırgınlık, halsizlik mi şart, hangi bulgular varsa tabloda yer alacak, hangi bulgular olmadı mı istatistiğe girmeyecek?
E şahıs pozitif..
Ama tabloda değil.
Sonra virüs neden yayıldı diye sormak da garip değil mi?
Gerçek sayılar tam olarak açıklansa, kelimenin tam anlamıyla olsa vatandaş daha bir gerçeği görse daha ciddiye almaz mı hastalığı?
Tamam, ekonomik kaygı ve sebepler ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada virüsün önüne geçmiş görünüyor da doğru mu?..
Çökme ihtimali olan bir sağlık sistemi ile hastalığın durdurulamadığı bir ülkede hangi ekonomiyi sağlıklı bir yapıya döndürebilirsiniz ki?
Bununla beraber yine biliyoruz ki Sayın Sağlık Bakanı, bakanlar arasında en sempatik bulunan, en tanınan ve takdir edilenlerin başında geliyor; gösterdiği çabayı takdir etmemek de haksızlık olur.
Ancak bu son açıklamaların ister istemez bir hayal kırıklığı oluşturduğu da açık.
Günümüz dünyasında artık her veri, konu ne olursa olsun, birden fazla kaynaktan sorgulanıyor, doğrulanıyor.
O nedenle şu an Türkiye’nin Corona tablosu tam bir kafa karışıklığına sebep olmuş durumda?
Artık vaka ne, hasta kim, her hasta vaka değil mi, her vaka hasta değil mi; hangi belirtiler varsa vaka, hangisi yoksa bir şeyi yok?..
Velhasıl muamma bir belirsizliğin tam ortasındayız anladığımız.
Tüm bunlarla beraber gün içi gelen ikinci açıklama da bir kez daha aynı kafa karışıklığının sürmesine sebep oldu; verilerle ilgili bir de “ulusal çıkar” gerekçesi geldi.
Ulusal çıkarlar; bizim bildiğimiz kadarıyla her zaman doğrulardan sapmamak değil midir?
Doğru, acı da verse tek yönümüz olmalıdır.
Oradan şaşarsak bilinmezliğin ortasındayız demektir.