featured

RÜYA

Uyan! …

Ya sırtımıza alıp taşıyoruz ya ayağımızın altına alıp çiğniyoruz; Öğrenemedik bir türlü yan yana yürümeyi…

Adalet evrenin ruhudur.

Hayat kısa insanoğlu! …

Tanrım niye ekşi ayranı edersin helal de şarabı haram?

Bir kerpicim de olsa, satar yine şarap içerim.

 

Uyandığında aklından geçen ilk dizeler bunlardı. Uzun süredir yaşadığı iç çekişen sorunlarından mıdır?

Ömer Hayyam okumayı hep sevmişti. Bazen onunla aynı yüzyılda yaşamayı bile istemiştir.

 

Nasıl bir yaşam olurdu duygularını bu kadar canlı, olduğu gibi, gizlemeden yaşayan bir adamla yaşamak. Belki dedi.

Belki onunla yaşasam kaçıverecekti olayın tüm büyüsü…

En iyisi böyle mi kalmalıydı.

Sonra kendi kendine çok düşünmeye gerek yok dedi. Nasıl olsa geriye doğru zaman yolculuğuna çıkamayacağıma göre kadere razı olmak gerekir diye düşündü.

Kader bu değil miydi?

 

Hayatında kaç başlık vardı. Boş ver dediği, ertelediği çözemediği…

Gece yarısıydı madem şarap denilmişti, bu gecede bir kadeh içilebilirdi. Güzel bir geceye eşlik edebilecek güzel bir kırmızı şaraptı. Yıldızlar, gökyüzü gecenin en güzel yoldaşlarından biriydi şarap…

Kadehine alıp balkonuna çıktı. Hafif bir esinti vardı. Bu anı geceye çok yakışacağını düşündüğü son günlerde dinlemekten keyif aldığı “Die With A Smile” şarkısını otomatik tekrara aldı.

Şarabını yudumlarken gecenin sessizliğinde dinlediği şarkının büyüsüyle aklındaki deli düşünceleri sakinleştirip hayata gülümsemeye çalışıyordu.

En son bir arkadaşının söyledikleri aklına geldi. Yüzünde hafif tatlı bir gülümseme geçti. Fakat hayatın ağır tarafı onu sürekli çekiyordu. Eski zamanlarda böyle zamanlarında Teoman dinler ve kocaman bir “boş ver” çekerdi hayata.

 

Yorulmuştu galiba ya da gitmek istiyordu, her gidiş bir kaçış ise kaçmak istiyordu…

Vavvv bu da gecenin iyi bir itirafıydı. Eskiden savaşmak isterdi. Şimdi uğraşmak istemediğini fark etti.

Hiç bilmediği coğrafyalarda, hiç bilmediği insanlarla yaşamak istiyordu. Giderken kafasındakileri de bırakıp kaçmak istiyordu.

İnsan bilmedikleri arasında daha mı rahat, yoksa daha mı tedirgindi.

İşte hayatı da yaşarken aynı tedirginliğe ya da rahatlığa kendimizi tanımadığımızda yaşıyor muyuz? Kendimizi tanıkça yaş mı alıyoruz? Yoksa yaş aldıkça kendimizi mi tanıyoruz.

 

Hayat kâbus olduğunda uyanmak istediği bir rüya, ama gülümsemenin bol olduğunda devam etmesini istediği bir rüyaydı. Er geç her insan gibi o da bırakacaktı bu rüyayı…

 

 

Özdemir ASAF’ın dizelerinde;

Uykunun içinde bir rüya,

Rüyamda bir gece, gece de ben…

Bir yere gidiyorum, delice…

Aklımda sen…!

 

Dediği biri olmamıştı hayatında…

Hani derler ya ayaklarım yerden kesilirdi, bulutlarda gezerdim, hep onu düşünürdüm, hayatı yanı başıma alır sadece onunla yaşardım dediği bir durum yaşamamıştı.

Bir eksiklik değildi bu hayatında. İnsanların çoğunun da böyle yaşadığını düşünmüyordu. Yaşasalar da önemli değildi zaten.

Arkadaş sohbetlerinde genel olarak dinleyici olduğu düşünülürse bu duyguları yaşamamak hayatı hiç yaşamamak gibiydi. Bu duygular olmadan hayat boştu, anlamsızdı. İki karşı cinsin birbirine olan sevgi veya sevgisizliği birine bağlanma duygusu sadece biriyle olma dürtüsü…

Oysa nereden bilebilecektik ki bazı şeylerin altı üstünden daha iyi olabilirdi. Belki de tüm gizem derinlerde, dinginlikte, kendinde gizliydi.

Hayatın derin dehlizlerinde belki bilinmeyen heyecanlar gizliyordu.

 

Gece, şarap ve müzik olunca aklı sürekli zıplıyordu. Oradan oraya iyi ki Teoman dinlemiyordu. Yoksa birazdan aklından geçenleri her an yapabilirdi.

 

Bu saatte arabaya binseydi, müziği açsaydı sakin sakin yol alsaydı.

Aldığı yolun sonu deniz olsaydı. Sahile varsaydı. Orada sabahlayabilirdi. Sabah güneşini sahilde karşılayabilirdi.

Ama yapamazdı. Aklı başındaydı. Gerçekteydi.

Her zaman ki gibi yapması gereken işleri, yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardı.

Hayat denilen kocaman rüyanın içinde gerçek denilen bir düzmece yaşaması gerekiyordu.

Bu düzmece çok canını yakıyor ve devam etmek acı veriyordu. Ama yaşamdan vazgeçmeyi de istemiyordu.

Bazen bu kadar güçlü olmayıp bir gücün onu sarmasını istiyordu. Zayıflığından, kırılganlığından, endişelerinden, sevgisinden sarmalıydı tüm yaralarından, yalnızlığında ben varım diyebilmeliydi.

Sonra dedi kendi kendine; gerçekçi ol böyle bir sarılışın bedeli ağır olacaktır. Sen en iyisi gece sabahı karşılarken şaraptan bir yudum daha al, şarkını son bir tur daha dinle, kendine sıkı sıkı öz şefkatinle sarıl ve sabaha merhaba deyiver umutla, güzellikle…

Her şey rüya gecede kalsın, merhaba, hayat denilen kocaman rüyanın içinde gerçek denilen bir düzmecenin yeni günü…

 

Müzik önerisi: https://youtu.be/Qh8QwVYOSVU?list=RDQh8QwVYOSVU

https://youtu.be/kPa7bsKwL-c?list=RDQh8QwVYOSVU

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
RÜYA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!