Baştan Mustafa’ydı.
Biz de ilk Mustafa olarak bildik kargaları kovalarken veya tarlada korkuluk nöbeti tutarken.
İlkokulda da Mustafa’ydı.
Öğretmeni Kemal adını verse de sonradan; bizim için Kemal, ilk cephede birleşti Mustafa’sıyla.
Savaşlar, zaferler, kahramanlıklar…
Mustafa Kemal oldu.
Mustafa Kemal iken Gazi, Gazi iken Mareşal…
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ve Soyadı Kanunu akabinde “Atatürk” soyadını aldı.
Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk oldu.
Kim nasıl hitap ederse etsin…
Varlığı veya yaptıkları değişebilir mi?..
Kurtuluş Savaşı başlamasından evvel kendileri açısından potansiyel bir çetin ceviz olacağını düşünen ve O’nu tehdit olarak gören İngilizler kullandı ilk kez “Kemalistler” ve “Kemalizm” ifadelerini.
Asi Kemal dediler.
Yobazlar, gericiler, dini kullananlar taa o zaman vardı, ışığın kendilerini sindireceğini anladılar, yok olmaktan var oluşa giden yolu görmezden gelip “dinsiz Kemal” dediler, “Bolşevik Kemal” yaptılar.
Emperyalist devletler küçük gördü.
İstanbul hükümetine yanaşmak ve yaranmak isteyenler “hain” dedi.
Velhasıl herkes bir şeyler dedi.
Bazıları ise söylemekten çekindi.
Atatürk demedi.
Gazi demedi.
Kemal demedi.
Zaman zaman soruyoruz düşünüyoruz; kendi kurtarıcısını bu kadar çekiştiren, üstünden bu kadar sun’i tartışma yaratan, bu kadar çok polemiğe konu eden ve hatta bu kadar çok eleştiren ve sataşan bir millet var mıdır yerküre üzerinde?
Bulamıyoruz.
Bilmiyoruz.
Yok çünkü.
En son CHP’nin kendi içinde yaşanan tartışma ile bir kez daha gündeme geldi “Atatürk”
Bu kez Kaftancıoğlu gündeme geldi “Atatürk” dememekle.
Kendine göre açıklama yaptı.
Konu CHP’nin içinden gündeme gelince daha farklı yorumlarla karşılaşıldı.
Ama…
1920’lerin şartlarından tutun…
2020’nin şartlarına gelene kadar….
O zamanla bu zamanı karşılaştırmak, bu zamanın imkanlarıyla o zamanın imkansızlıklarını görmezden gelip küçümsemek, küçük görmek…
Anlaşılır haller midir?
Seveni, kalbinde yaşıyor.
Sonuna kadar bağlı.
Türk Devrimi’nin Atatürk’süz olamayacağı ve O’nun unutulamayacağı herkesin bilineni.
Öyle bir ışık yakmış ki, öyle bir kapı açtı ki adını duyunca kaçacak delik arayanlar 100 yıl sonra bile hala var.
Amaç Atatürk de değil, aydınlık ve modern bir Türkiye Cumhuriyeti’nin var olmasını istemiyorlar.
O yüzden sataşıyorlar.
O yüzden çamur atıyorlar.
O yüzden uğraşmaktan vazgeçmiyorlar.
Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ne kadar polemiğe konu ederlerse etsinler.
Bizim sarı saçlı, mavi gözlü Mustafa’mız değil mi O?
Yok olan bir imparatorluktan pırıl pırıl bir Cumhuriyet kuran?