Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nin atanan yeni rektörü, makama oturur oturmaz lüks segmentte dört çeker araç kiralamış.
Aracın altı aylık kiralama bedeli 81.640,00 TL.
Türkiye’de “makamda lüks araç sevdası” ne zaman bitecek?
Umutsuz şekilde bir kez daha soralım; “bir gün gelecek de idareci ve siyasetçiler topluma örnek bir davranışla makam aracındaki lüks alışkanlığına son verir mi?”
Verirse başarmışız demektir.
Bugünkü tabloda başarısızlığın altında yatan en önemli faktörlerden biridir bu makam aracı sevdası.
Araç olmamalı mı?..
Görev gereği, gereken kişilerde olsun tabi.
Ama israfın inanılmaz bir boyutu var bizde.
Üniversite rektörünün şart mıdır lüks dört çeker aracı binmesi?
Altı aylık araca 80 bin TL.sından fazla ödeme makul sayılabilir mi?..
Linea’ya binse n’olur?
Kiralama yapmasa da uygun bir otomobil tercih etse ne olur?
Clio satın alsa üniversite bir şey mi eksilir; rektörün imajı mı sarsılır?
Bu israf alışkanlığı maalesef ülkemizin tüm kılcal damarlarına işlemiş vaziyette.
Her kurumda, her birimde inanılmaz bir araç sevdası var.
Çünkü para cepten çıkmıyor.
Bireysel olarak paran varsa, kazancın helalse ne yaparsan yap, dilersen Ferrari al; kime ne, bize ne?
Ama makama oturur oturmaz şak araç kiralama…
Tak lüks araç sevdası…
Gerçekten inanılır gibi değil.
Bir de makam aracı olup da değiştiren, SUV’lara atlayanlar var.
Ne gerek var?
Tabiri caizse bir elin parmakları kadar kalmış istisnaları ayırıyoruz kuşkusuz da diğer o büyük çoğunluğa ne demeli?..
Ülke olarak hiçbir zaman böyle bir harcama lüksümüz olmamalı.
Hele hele bizim gibi ekonomisi pamuk ipliğine bağlı olup da en hafif global sıkıntıda mali sarsıntı yaşayan bir ülke için lüks kelimesi bile rafa kaldırılmalı…
Özellikle seksenli yıllarda neredeyse çoğu kamu kurum ve kuruluşunda daha orta halli söz gelimi Toros marka araçların demirbaş listesine kaydedildiğini hatırlarsak…
Gelinen süreçte ekonomik anlamda gelişimi tam anlamıyla sağlayamamış bir ülke için bu resmi araçları en üst seviyelere taşıyıp maliyetleri yükseltmek milli zarardan başka nasıl izah edilebilir?
Belki kiralama yönteminin araçların birtakım masraflarını bertaraf etmesinden dem vurulabilir ama sayın rektörün kiralama bedeline bakınca ister istemez aynı fiyata demirbaş olarak araç alınamaz mıydı diye de sormadan edemiyor insan.
Sonuç olarak…
Yine o seksenli yılların moda sözü kulaklarımızda çınlıyor bazen:
“Devletin malı deniz…” diye başlayan o tümcenin hala bazı kurumlarda geçerli halde olduğunu görmek haliyle içimizi de sızlatıyor.
İl sınırları içerisinde belki sadece protokol ziyaretlerinden öte geçmeyecek bir kullanım için lüks segmentte dört çeker bir aracın kamu yararı mı yoksa şahsi tatmin mi olduğunun cevabını başlığın içerisine gizledik…
Koltuk sevdasının karşılığı haliyle kamu yararından çok daha öte…
Dört çeker lüks araçla makam da uçacak seviyede…