Hafta içi kızımın yanındaydım. Cuma akşamı eve geldim. Biraz da keyifsizim. Böbrek taşlarım dellenmiş, enfeksiyon mu yapsam, kum olup mu dökülsem ne yapsam da şu kadını tedirgin etsem modundalar. Öyle bir haldeyim ki hiç dışarıda gözüm yok. İlaçlarımı içip sıcak su torbama sarılıp kıvrıldım bende.
Cumartesi gününü yatak, kitap, telefonda oyun, ye iç yat geçirdim.
Pazar sabah uyandım elimi konsolun üstüne attım telefonum ve gözlüğümü alıp pencerenin önüne gittim.
Bir iki şeyi düzlettim gözlüğümü takayım derken gözlük yok.
Odayı ara, cam önüne git, elimdekileri kontrol et, gözlük yok.
Önceleri sadece olası bırakabileceğim yerlere baktım.
Gözlük yok.
Gözler uzak -yakın arıza. Çift camlı gözlük kullanıyorum. Torun karate öğrenirken burnumla beraber gözlük de bir iki kere çarpılınca esnek bir çerçeveyle yeniledik gözlüğü. İyi para verilmişliği var. Allahtan önceki gözlük duruyor. Taktım gözüme gözlük arıyorum.
Düşebileceği tüm yerleri, yanlışlıkla koyabileceğim çekmeceleri aradım. Zamanında çorba tenceresini lavaboya, bulaşıkları buzdolabına koymuşluğum olduğu için hemen gidip dolaba da baktım.
Yok.
Elimdeyken çöp attım da içine mi düştü diye çöpe baktım.
Yok.
Ütülenmiş eşyaları dolaba koymuştum onlarla mı kaldırdım, yok.
Evin içinde bakmadığım delik dolap kalmadı. El işleri yapıyorum bir dolu ıvır zıvır torbası var. Yere bir çarşaf yayıp her birini tek tek boşalttım.
Yok.
Ranzanın kenarından aşağıya mı kaydı acaba, çek, altına kenarına bak.
Yok.
Nevresimin üstünden içine kaçmış olabilir mi, silkele, yok.
Allah sizi inandırsın saçma sapan, olur olmaz her yere bakıyorum. Her sandalye, koltuk sehpa tek tek çekildi, altına üstüne yanına bakıldı. Normalde elimi sürmeyeceğim, aylardır açmadığım tüm sele sepet elimden geçti. Yerdeki halıları bile kıvırıp ortaya topladım, küçükleri kaldırıp silkeledim, yok, yok, yok…
Akşama kadar hem arıyorum hem de o hırsla çekip boşalttığım her yeri silip süpürüyorum. Hastayım, halim yok diye evime dinlenmeye geldim, sanırsın mevsimlik temizlik işçisiyim.
Yemin ederim gözlüğe verdiğim parayı da gözlüksüz kalma işini de unuttum, bu gözlük nerede olabilir diye beynim yandı düşünmekten.
Yatıyorum kalkıyorum arıyorum. Hırs yaptım. Evden çıkmadım, evimde bir kişilik insanım, gelenim gidenim olmadı.
Bakmadığım yer kalmadı nerde bu gözlük?
Pazartesi sabahına kadar oturup kalkıp aradım. Eş dost arıyor diyorum kayıp arıyorum. Kimi diyor Ethem dededen iste, kimi diyor şeytanın bilmem neresini bağla bulmazsan çözmem de. Kimi diyor Şeytan sana altın gümüş veririm diye iste. Eee hadi buldu getirdi ne vereceğim şeytana? Bende altın gümüş ne arar. -Vallah size yollarım onlar verecek diye isterim dedim. 😊
Kayıplarda okunur dualar var biliyorum. Onları da okuyorum sürekli. Pazartesi akşam oldu ben aramaktan bıktım gözlük saklanmaktan bıkmadı.
Evden çıkmış olsam diyeceğim bir yerde unuttum. Çıkmadım. Bu evin içinde kayıp. Sinirlerim bozuldu. Eşim -Çıkar bir yerden, çıkmasa da canın sağ olsun senden kıymetli mi falan diye moral vermeye çalışıyor. Ben artık gülme moduna geçtim ve pes ettim.
Pazartesi günü bitti gecesi bitti artık sadece gözlerimle arıyorum. Evde arayabileceğim hiçbir yer kalmadı. Halılar, koltuklar, çekmeceler, buzdolabı, çöp torbası aramadığım yer yok ki. Çöpü almaya gelen kapıcıyı görünce çıkıp çöpü bir daha aradım. Kâğıt, kumaş arasına girip atıldı mı acaba diye. Akıllara ziyan bir haldeyim.
Kendime diyorum ki bırak, arama. Olmuyor. Aklım hep gözlükte. Nasıl bulamam diye takıntı yaptım. Arkadaşlarla buluştum hepsi dedi
-Dene.
-Hiiiiç inanmam beni şeytana falan bulaştırmayın dedim.
Dedim de salı sabah gözüm yine gözlük arıyor.
Ee kızım hadi dene bakalım.
Geçtim kapı ardına:
Ethem dede Ethem dede,
Gömleği keten dede
Gözlüğümü kaybettim buldurursan sana …
göbek atacağım dede.
Hem de ruhuna Fatiha da okuyacağım. Ben göbek atmayı da bilmem ama bulursam şakır şakır oynarım, sana söz diye kendimce eklemeleri yaptım.
Şeytan ve yavruları siz de benimle eğleniyorsanız artık bulun getirin kaybımı. Bak bir yerlerinizi bağlamayacağım ama (…) Hanım size altın gümüş verecekmiş getirirseniz diye isteğimi ilettim. Gözüm etrafta bir yerlerden sinyal arıyorum.
Sokak kapısının girişine iki gün önce koyduğum kaydırmaz parçasının altında minik bir kabarıklık gördüm. Fındık kadar bir şey. Kaldırdım, gözlük bana bakıyor.
Siz deyin tesadüf ben diyeyim dilekler tuttu.
Üç gün boyunca en az dört kez yerdeki halıları kaldırıp altını silip süpürdüm.
O parçanın üstünden hiç geçmediysem on kere geçmişimdir.
Orada sapasağlam duruyordu.
Odada yok ettiğim gözlük başka bir odadan alıp kapının önüne koyduğum kaydırmazın altına nasıl geldi?
Kaç kez yerinden kaldırdım neden hiç düşmedi veya görmedim?
Üstünden defalarca geçtim hiç mi ayağımın altına denk gelmedi?
Buldum… Aklımın almayacağı, yapmam dediğim ritüelleri (nasılsa gerçekten inanıp isteyerek) yaptıktan hemen sonra buldum.
Şakır şakır oynama sözümü tuttum. Ethem dede için Fatiha’mı da okudum.
Şeytan işine gelince;
– Eğer sen buldurduysan (…) hanımdan iste, diye aradan sıyrıldım diyeyim.
Siz olması gereken yerde bulamadığınız, kaybettiğiniz şeyi böyle arar mısınız bilmem. Aslında ben pek de ardına düşmem kayıplarımın. Bu defa o kadar eminim ki kayıp olmaması gerektiğinden, kendimden şüpheye düştüm.
Beni bu kadar geren kayıp olması değil aslında. Nasıl olur da ben hatırlayamıyorum diye tırstım. Elime aldığımı biliyorum bir dakika sonrası yok. Hiç hatırlayamadım. Yaş malum orta genç 😊 Acaba diyor insan…
Dilerim sizler benim gibi panik olmayın. Amaaan boş ver deyin atacağınız üç beş göbek olsun.
Güzel günlerde sağlıkla kalın.
Meral TAŞLI