Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, laikliktir. Laiklik yoksa bağnazlık vardır. Akıl ve bilim zincirlenmiştir. Türk kadını temel haklarını kaybetmiştir. Demokrasi, çağdaş yaşam ve özgür bireyden söz edilemez. Türk Milleti’nin karakterine taban tabana zıt olan kulluk vardır.
Bu ve bunun gibi nedenlerden dolayı, Türk Milleti olarak kurucu ayarlarımıza dönmeliyiz. Bu durum, bazılarının sandığı gibi 1920’li 1930’lu yıllara dönmek değildir. Kurucu felsefeyi ve evrimini anlamaktır. Bu değerlerimizden ilham alıp akıl ve bilimle günümüzü yakalamak, ülkemizi kalkındırmak ve bütün insanlığa katkıda bulunabilmektir.
Kurucu ayarların altını en iyi dolduran kişi, çok daha doğrusu o ayarları yapan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Kurucu ayarların yapıcısı Atatürk, Nutuk’ta, kurucu ayarları tek tek hepimizin anlayacağı biçimde anlatmıştır. Kurucu ayarları merak edenlerin ve öğrenmek isteyenlerin ilk okumaları gereken kitap Nutuk’tur. Bu bağlamda, Nutuk bizlerin ebedi rehberidir.
Atatürk Nutuk’u özellikle Gençliğe Hitabe ile bitirir. ….İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır…” diyerek yol gösterir.
Atatürk’ün yolundan gitmek, her ne olursa olsun umudu canlı tutmaktır. Bunu sağlamak adına; doğru düşüneceğiz, sürekli çalışacağız, hatalardan ders alacağız ve hiçbir zaman mücadeleyi elden bırakmayacağız.
Kuruluşumuza, özümüze örnek olması adına ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini her zaman, her koşulda kendimize ilke edineceğiz;
“Dünyada her şey için; maddiyat için, maneviyat için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, cehalettir, sapkınlıktır.” (Atatürk, 22 Eylül 1924, Samsun)
“Uygulamaya dayanan yaygın bir eğitim öğretim için vatanın önemli merkezlerinde çağdaş kütüphaneler, botanik ve hayvanat bahçeleri, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler ve güzel sanatlar sergileri kurmak… Bütün yurdun matbaalarla donatılması gerekmektedir.”
“Efendiler! Milletimizin hedefi, milletimizin mefkûresi (ideali), bütün dünyada tam anlamıyla medeni bir toplum olmaktır. Çünkü dünyada bir milletin varlığının değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, sahip olduğu ve yapacağı medeni eserlerle orantılıdır.”
‘’Gerçek kurtuluş, toplumdaki marazı (hastalığı) tespit edip tedavi etmekle elde edilir ve marazın tedavisi ancak ilmi ve fenni bir tarzda yapılacak olursa şifa verici olur…”
‘’Bugün ilmin, fennin, bütün kapsamıyla medeniyetin yaydığı ışık karşısında filan ve falan şeyhin yol göstericiliğiyle maddi ve manevi saadet arayacak kadar ilkel insanların Türkiye medeni camiasında varlığını asla kabul etmiyorum.”
“Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bilumum tekkeler, zaviyeler ve türbeler kanunla kapatılmıştır. Tarikatlar kaldırılmıştır. Şeyhlik, dervişlik, çelebilik, halifelik, falcılık, büyücülük, türbedarlık yasaktır. Çünkü bunlar irtica kaynağı ve cehalet damgalarıdır…”
“Tekkeler kesinlikle kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, her alanda doğru yolu gösterecek güce sahiptir. Hiçbirimiz tekkelerin yol göstermesine muhtaç değiliz. Biz, uygarlıktan, bilimden, fenden güç alıyoruz, ona göre yürüyoruz. Başka bir şey tanımayız.”
“Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.”
“… insanlığın hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir organı saymak gerekir. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün organlar etkilenir. Dünyanın filan yerinde bir rahatsızlık varsa bana ne dememeliyiz…”
“Esas kıymeti kendine veren ve mensup olduğu millet ve memleketi ancak şahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerin mutluluğuna hizmet etmiş sayılmazlar. (…) KENDİ GİDİNCE İLERLEME VE HAREKET DURUR ZANNETMEK GAFLETTİR.”
“Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”
“Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, memleketi kurtaracağız. Bizi öldürmek değil, canlı mezara koymak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir cüret belki bizi kurtarabilir…”