Hangisi daha “tarihi karar” gerçekten?
Ev sahipliği yaparak adını bile verdiğimiz, imzalanması sırasında çok güzel cümlelerle iltifata boğduğumuz TBMM’de onaylanarak kanun hükmüne gelen (6251 sayılı kanun) İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemiz mi?..
Yoksa Siirt’te aşiret liderleri ve kentin ileri gelenlerinin bir araya gelerek başlık parasını kaldırmaları mı?..
2021 yılındayız.
Gerçekten öyle miyiz artık bilmiyoruz?..
Avrupa ile Asya arasında köprü olduğumuzu söylüyoruz da aşiret, medrese, başlık parası…
Nereye köprü atıyoruz sahi?..
Hangisi tarihi karar…
İstanbul Sözleşmesi’nin varlığı “tarihi” değildi, “olması gereken” bir sözleşme, uluslararası bir metindi.
Çekilmemiz tarihi mi?..
Mümkün, tarihi…
Ama bakın ne demiş aşiret liderleri:
“Tarihi bir karara imza attık. Başlık parasını kaldırdık.”
Devam etmişler sonra o tarihi kararda(!):
Düğünde ne kadar takı takılacağı, gelinin ailesine masraflar için ne kadar para verileceği, kararda yer alan kurallara uymayanların düğünle katılamayacakları…
“Türü fark etmeksizin her şey dahil 200 gram altın alınacak, tatlı ikramı kaldırılacak, gelinin ailesine masraflar için 10 bin TL verilecek.”
Şeyhler, aşiretler, medrese sorumluları, kanaat önderleri…
Katılmışlar tarihi karara….
Tarihi karar.
Yıl 2021.
Neredeyiz biz?..
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıyoruz….
Başlık parasını da aşiretler kaldırıyor!
Sözleşmenin beğenmediğiniz hangi maddesi vardı?..
Sözleşme ile eşcinsellik mi arttı?..
Öyle diyorlar ya…
Aile ve kadının yanında olan bir sözleşme nasıl olup da aile ve kadının karşısında oldu şimdi?..
Beğenmediğiniz hangi madde varsa o maddeye çekince getirebilirsiniz.
Uluslararası hukuk buna imkan veriyor.
Sözleşmenin tümünden çekilmek neyin nesi?
Biden bile konuşma gereği duydu bu kararın ardından da Biden’in sesini duymuş olduk!
Hoş, “Biden eleştiriyorsa, doğru bir şey yapmışız demektir” mantığında olanlar yok mu?
Hem de azımsanmayacak derecede çok böyle düşünenler…
Siyaseti birey eksenli, kör dövüşü sanan, inat politikasından uluslararası başarı devşiren öyle çok insan var ki!..
“Avrupa eleştiriyorsa, doğru yoldayız… Biden “gerici karar” demişse, ilerici hamledeyiz…” mantığı bizi buralara getirmedi mi zaten?
Körü körüne bir fikri savunmak, tepeden inme kararları eleştiri dışı tutmak, doğruluğunu tartışmasız kabullenmek hangi siyasi akımın felsefesidir bilinmez…
Ama siyaset bilimi açısından çökmüş bir felsefe olduğu kesin…
Öte yandan, başlık parasını, berdeli, kadını ötekileştiren, eşyalaştıran yapıyı hala alaşağı edememiş bir sistemin savunucuları İstanbul Sözleşmesi’ni eşcinsellik ve evlilik dışı ilişki üzerinden eleştiriyor.
Sormak gerek halbuki!..
Kardeşim, kaç kere açıp okudunuz sözleşme maddelerini?
Ve hatta okumak yetmez, kaç kere anlamaya çalıştınız?
Sözleşmenin hangi maddesi eşcinsel evliliğe mahal veriyor, maddesiyle gösterebilen var mı?
Evlilik dışı ilişkiyi tavsiye eden maddesi hangisi?
Ya da bu sizin gördüğünüz tehlikeli maddeleri, onca duayen hukukçu neden bir türlü göremiyor, anlayamıyor?
Akıl alır gibi değil!..
Fesih kararını destekleyen vatandaşın biri sosyal medya hesabında aynen şöyle yazmış:
Sözleşmenin 12. maddesine göre evli kadın, gayrimeşru sevgilisini kocasının evine getirebilirmiş. Kocası tek kelam edemezmiş. Sözleşme, kocanın elini kolunu bağlıyormuş.
Hangi absürt hayal gücünün ürünü olabilir ki böyle bir şeyi aklından geçirmek, doğruluğuna inanmak ve dahası sosyal medyada net şekilde paylaşabilmek…
İstanbul Sözleşmesi diye bildiğimiz bu uluslararası sözleşmenin gerçek ismi Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir.
Adından anlaşılacağı üzere, ister evli ister bekar ister genç ister yaşlı olsun kadını kadın olarak ele alır ve kadına karşı her türlü şiddeti reddeder.
Bunun yanında aile içi şiddette aileyi oluşturan tüm yapı taşlarını; kadını, erkeği, çocuğu ayrı ayrı ele alır ve bu aile üyelerinin birbirlerine karşı şiddet eylemlerini reddeder.
Sözleşmeyi okuyup sindiren iyi bilir ki, ne eşcinselliği ne evlilik dışı yaşamları onaylayan, tavsiye eden hüküm var.
Hem öyle olsa bile, sözleşmeyi ilk akdeden ülke olarak Türkiye’nin imza tarihi 2014…
Kardeşim, o tarihten bu yana sözleşmede Türkiye’nin ahlaki değerlerine kasteden zerre değişiklik olmamış.
O gün eşcinselliği, evlilik dışı ilişkiyi telkin etmiyordu da; şimdi mi ediyor bu sözleşme?
Elbette hayır…
Ama o gün de başlık parasını, berdeli, kadın cinayetini, tecavüzü, tecavüzcüsüyle evlendirilenin hakkını, hukukunu, çocuk istismarını reddediyordu..
Bugün de reddediyor.
Sen ise sözleşmeyi feshederken, Siirt’te aşiretler başlık parasını kaldırdı diye bunu tarihi karar olarak yorumluyorsun…
Kadına şiddete ve kadını metalaştıran zihniyete karşı aşiret kararları öyle mi?
Kanun mu, içtihat mı, sözleşme mi; nedir bağlayıcılığı?
Nedir yargı organları tahtında değeri?
Hakkınızı savunurken, emsal olsun babında, bu konuda alınmış aşiret kararı var diyebilir misiniz?
2021’deyiz…
Milenyumun üzerinden neredeyse çeyrek asır geçmiş…
Siirt’te başlık parası kaldırılıyor.
Medya bunu, tarihi karar olarak veriyor.
Yazık, muhtemelen o tarihi (!) kararın muhatabı kadınlar, ister istemez buna seviniyor.
Peki ya, İstanbul Sözleşmesi’nin feshine sevinenler kimler?
Aşiret liderleri, şeyhler, kanaat önderleri kendi kanunlarını koyarken buna fırsat verenler kimler?
Emine Bulut, Özgecan Aslan, Şule Çet, Pınar Gültekin….
Sadece bir isim mi?
Kadının adı var mı gerçekten?