Geçen hafta içinde Sıtkı Şeremetli ile beni Hüseyin Söker kardeşim ziyaret etti. İstanbul’da ikamet eden bu Balıkesirli kardeşimiz “Hafızın Gözyaşları” isimli bir kitap yazdı. Kitabını hem tanıtmak hem de ziyaretlerde bulunmak üzere Balıkesir’e geldiğinde bize de uğradı. Bugüne kadar birçok kitap fuarına da giderek kitabının satışını yapmıştı. Kitap çok ilginç ve o derecede anlamlı bir hayatı anlatıyordu. Geçen Cuma günü “Dünya Kadınlar Günü” idi. Bu kitapta da “Hayatımı yazsam roman olur” diyen bir annenin oğlu tarafından yazılmış gerçek yaşam öyküsü anlatılıyordu.
Hüseyin Söker kardeşim kendi deyimiyle”Her satırı yaşanmış gerçek bir hayat hikayesidir” dediği bu kitapta hafız annesinin başından geçenleri roman olarak yazmış. Yaşadıklarını o kadar ayrıntılı yazmış ki, bazı okuyanlar, “Keşke bu kadar açık açık yazmasaydın” demişler. Onlara cevabı yukarıdaki cümle olmuş. Yani tamamen yaşanmış gerçekleri yazdığını ifade etmiş.
Bu kitap çok büyük fedakarlıklar yapan bir anneyi anlatıyor. Ama aynı zamanda kendi hafız bir kadının içki içen ve sorumluluklarını tam manasıyla yerine getirmeyen bir koca ve 5 çocukla bir dönem perişan olan hayatlarının hikayesi var kitapta. Tabii uzun uzun anlatmak da istemiyorum. Okumanızı tavsiye ediyorum. Bir çok dersler çıkarılacak bir hayat hikayesi. Günümüzde var mıdır böylesi hayatlar derseniz, maalesef var demek istiyorum. Çünkü geçen günkü yazımda da bahsetmiştim; hanımlarının kazandıklarını elinden alıp içki içen ve kumar oynayan asalaklar hala mevcut. İnanmayan belli bazı mahallelerin muhtarlarına sorabilir ve bilgi alabilir.
Bu kitabın kahramanı Naciye Hafız yaşadığı hayatın gençlere örnek olmasını istiyor. Özellikle şu cümleleri buraya da almak istedim:”Yanlış bir karar almış olsanız da bu karalardan geri dönmek için vakit kaybetmeyin. Hayatınızda birçok yeni başlangıçlar yapacaksınız fakat hatalı ve kuşkulu gördüğünüz, sizi üzen sizinle barışık olmayacak başlangıçları bitirmeniz elzemdir” Yine bu kitapta bir insanın kendi değerlerinden vazgeçmesi, aile değerlerini de hiçe saymasının her şeyini kaybetmesine neden olacağının yaşanmış örneklerini bulabileceksiniz. Kısacası her şeyiyle gerçek olan ve bu kadar da mı olur diyebileceğiniz bir hayat hikayesini anlatıyor, HAFIZIN GÖZYAŞLARI…
Bu yazıyı yazdığım günün sabahı Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla medyada yer alanlara göz atarken bir tiyatrocunun paylaşımı dikkatimi çekti. Gerçekten de çok veciz bir şekilde anlattığı durum maalesef Türkiye’de belli kesimlerde yaşanan acı bir gerçeği ortaya seriyordu. Ne diyordu peki bu oyuncu derseniz o cümleleri de buraya alıyorum: “Hey sen, parazit kadın! Geçinmek için, sırf sermaye olsun diye çocuk yapan! Şımarık şımarık, çocuk sesi ve konuşmasıyla; ‘Kociiiş, bugün bizim günümüz, bana ne alacaksın, akşama nereye gideceğiz?’ demeyi bırak da; sen kuaförde, pilateste, astrologda, yogada, kulüplerde falan takılırken, evi toplayıp, silip, süpüren, bulaşığı,çamaşırı yıkayıp, kocanın donlarını ütüleyen, çocuğunun b.kunu temizleyip mamasını veren evdeki ‘YARDIMCI KADIN’ın gününü kutla ve ona ihtiyacı olan, alabileceğin en pahalı şeyi hediye et. Budur 8 Mart’ın ruhu.”
Yazımın sonunda başta böylesi ve daha birçok sıkıntıları yaşayan kadınlarımıza Allah’tan kolaylıklar diliyorum.
NOT: Kitabı almak isteyenler sosyal medya adreslerinden Hüseyin Söker’e ulaşabilirler ve istekte bulunabilirler.