Bu işte bir tuhaflık var deriz bazen..
Yadırganacak bir durum!..
Bizim memlekette hemen her gün vardır böyle durumlar!..
Bunun karşılığı da “garabet”dir!..
Alışkınız biz de..
Yinede yadırgıyor insan İşte!..
Önüne bir kelime koyduğun zaman da işin rengi değişiverir.
Hele o kelime “Hukuki” olursa..
Yandı gülüm keten helva…
Kısa ve öz..
Hukuki garabet ; verilen kararda yadırganacak bir durum, bir tuhaflık olmasıdır.
Hakim bir karar verir…
Bu kararda yadırganacak bir durum olabilir mi?..
Kimine göre olur kimine göre olmaz.
Çoğunluğun vicdanlarını rahatlatan bir karar verilmiş ise bunda garabet marabet aranmaz!.
Hele yargının “bağımsız olduğunu düşünmek istediğimiz ülkemizde” garabet olmaması gerekir.
Öyle değil mi?..
Mesela Sayın Başkan ne demişti?..
“Bu fakir bu görevde olduğu sürece sen o teröristi alamazsın!.”
Vermem diyor açıkça..
Bişey daha dedi..
“Türkiye’de kararı siyasiler değil yargı verir”
Tamam eyvallah..Ne güzel..
Sonra “Ver papazı; al papazı” dedi..
Değiş tokuş yani..
E hani adam teröristti?..
Papaz mı , terörist mi, ebabil kuşu mu valla anlamadım.
Kendi tabiri ile bizim “fakir” de görevde..
Kaşla göz arasında ne olduysa oldu..
Hukuk oldu guguk..
Karşı taraf “vale”yi çaktı rahip bey de el salladı yırttı!..
Bizim “papaz” da orada kaldıııı…
***
Bunları niye anlatıyorum?..
Ortada yadırganacak bir durum varda ondan..
Tuhaflık var da ondan..
Bağımsız olduğuna inanmak istediğimiz yargımızın nasıl manipüle edilerek “dostum” muhabbetine kurban edildiğini “düşünmek bile istemememe rağmen” gözünüze sokmak istedim…
Buraya kadar tamam mı?..
Hem de dört dörtlük tamam!..
Gezi olaylarını hatırlayın..
Oralara dönmeden son verilen beraat kararı ve sonrasına bir bakıverin..
Hakimler kararı verdi. Beraat!..
Değerlendirme yaptı Sayın Başkanımız..
Kavala’yı işaret ederek dedi ki;
“..bir manevrayla onu beraat ettirmeye kalktılar”
Kim onlar?..
Kararı veren hakimler.
Neden böyle bir karar!..Ha…
Olmazzz!..
Bağımsız olduğunu düşünmek istediğimiz yargımızın hakimleri ama bu kararı verenler..
Olsun!..
24 saat geçmeden “kararı veren hakimler için” Hakimler Savcılar Kurulu(HSK) soruşturma iznini veriverdi…
Beraat kararı sonrası gözaltına alınan Kavala da tekrar Silivri’ye döndürüldü!..
Ne var bunda yadırganacak?..
Neresi tuhaf?..
Alıştırıldı ya insanlar tuhaflıklara..
Normal gibi gelmeye başladı bazılarına..
En kötüsü de bu ya..
Deveye sormuşlar.. Boynun neden eğri?..
O ‘da neresi doğru ki’ demiş ya..
Aklıma geldi işte.
Şimdiii..
Birinci olayda rahip kılıklı terörist (!) yırttı..
Özel uçakla ülkesine döndürüldü , bir de Beyaz Saray’da kabul edildi.
Nerdeyse ülkesinde milli kahraman oluyordu!..
Doğru mu bunlar?..Doğru!..
Oldu mu ?..Oldu!..
İkinci olayda ise ne rahip , ne papaz ,ne ebabil kuşu..
Adam iş insanı..
Ama “Gezi sanığı “…
Suçsuzluğuna kanaat getirilmiş olacak ki; beraat etti !..
Olmadı..Adam hop karga tulumba tekrar içeri tıkıldı!..
Bu da oldu mu?..
Valla oldu!..
Pekiii..
Bütün bunlar “bağımsız olduğuna inanmak istediğimiz” yargımızda ;üzülerek izlediğimiz “Hukuk garabetleri” değil de nedir acaba?..
***
Yüce yargıyı yüceltmek ; onun bağımsızlığını korumak, adaleti hakça ve eşit dağıtan bir kurum olarak O’nu baştacı yapmak asli görev olması gerekmez mi?..
Ne yazık ki;
“Evet “ ama yetmiyor İşte!..
***
Hani bir söz var…
Kimilerine göre Platon ‘un olduğu rivayet edilir, kimilerine göre Winston Churchill in..
“Toplumlar layık olduğu gibi yönetilirler” der üstadlar…
Anladınız !..
***
Soru şu:
“Örgütlü cahil toplum” oluşturmak ve yönetmek mi kolaydır ; yoksa “örgütlü bilinçli toplumu” yönetmek mi?.
Hangisi?..
Hoşça kalın..
Not: Örgütten kastım.. Kuruluş, kurum, organizasyon.. Ortak bir amaç çerçevesinde kurulmuş, ortak bir çalışma düzenine sahip toplumsal bir düzenden bahsediyorum.
Aman yanlış anlaşılmasın!..
