featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. FİKRİYE TEYZE- Uğur SATILMA

FİKRİYE TEYZE- Uğur SATILMA

Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır. İşte böyle algıya sahip bir toplumun üyeleriyizdir. Farklı kül­türlerde “misafir odası” diye evde pek kullanılmayan ama hep temiz ve özenli tutulan bir alan var mıdır? Bilmiyorum. Misafirin bereketine inanır, hiç tanımadığımız insanları “Tanrı misafiri” diye bağrımıza basar, baş tacı yapar ve evi­mizdekini önüne sereriz. Tek amacımız memnun etmek, ür­kek yüreklere yalnız olmadıklarını hissettirmektir.

Temel değerlerimizden biri olarak öğretildi hep mi­sa­firperverlik. Toplumsal dayanışma,  imece usulü yalnızlığı paylaşmak, yaban olanı bağrına basmaktır kastedilen. Top­lumumuza özgü, gurur duyduğumuz bir geleneğimizdir ve farklı medeniyetlere attığımız en büyük farktır bu samimi hallerimiz.   Batı kültürünün yalnızlaşan insanlarını coşkuyla içimize katmamız, sıcakkanlı tavırlarla soğuk ve mesafeli in­sanların kabuklarını kırıp aramıza almamız, yüzünü güldür­meye çalışmamız görülmeye değerdir.

En temelde güven duygusudur misafirperverlik. Dışa­rıdan ortama dahil olanları sahiplenen, kucaklayan, güler yüzlü, anlayışlı güzel insanların oryantasyon eğitimidir. Bu özel insanlar, yabancı olana ellerinden geleni yapan, gü­vende hissetmesini sağlayan sosyal tutkallardır. Onlar geliş­miş empati güçleri sayesinde uyum sağ­lamaya çalışan konukların hislerini tüm hücrelerinde hisse­derler, halden anlarlar en sade haliyle.

Nazik ve ince fikirli bu özel insanlara, ne mutlu ki, Dur­sunbey’de sıkça rastlarız. 2006 yılında tayinimin Şır­nak’tan Dursunbey’e çıkmasından sonra ailem kısa süre ya­nımda kalmıştı. O zamanlardan beri dillerinden düşürme­dikleri gü­zel dostları nedeniyle hala Dursunbey’e aidiyet du­yarlar. Ya­nıma gelme fırsatları olduğunda özlem gidermek, eski dost­larıyla buluşmak için koşarak gelirler. Zira o dönem öylesine yakından ilgilenilmiş ve öylesine hoş tutulmuşlar­dır ki, bu güzellikler hiç akıllarından çıkmaz. İşte bu yüzden Dursun­bey’in en büyük zenginliklerinden biri olan bu değeri burada tanıdığım en misafirperver insan üzerinden işlemek istedim. Daha bilmediğim birçok Fikriye Teyzeler olduğuna eminim. Bu yazımı Fikriye Mihyaz nazarında konuksever tüm Dur­sunbeyliler için yazıyorum.

Öylesine ince düşünceli, öylesine kibar biridir ki Fik­riye Teyze, ne zaman karşılaşsak nezaketine ve ince tavırla­rına hayran kalırım. Halk arasında“Güngörmüş” diye tabir edilen, dolu dolu bir hayat yaşamış, merhum eşi Fikret Mih­yaz’ın işi sayesinde Dursunbey dışında yıllarını geçirerek farklı kültürleri deneyimlemiş özel bir insandır. 1995 yılında hakkın rahmetine kavuşan eşi ile yıllarca Adana, Adıyaman ve Urfa’da yaşamıştır. O günlerini büyük bir özlemle anıyor. Yurdun farklı yerlerine gitmenin, oradaki insanları tanıma­nın büyük bir kazanç olduğunu, yaşam algısını tamamen de­ğiştirdiğini ve önyargılarını tümüyle ortadan kaldırdığını ifade ediyor. İşte o yüzdendir ki şimdi memleketin neresin­den gelirse gelsin herkese aynı ilgiyi gösteriyor. Farklılığın zenginlik olduğunu yaşayarak test etmiş ve kendi hayatına uyarlamıştır Fikriye Mihyaz.

İnsanın gözünün içine bakıp, laf olsun diye hal hatır sormaz o. Değer verdiğini, önemsediğini hissedersin tüm hücrelerinde. Hiçbir çıkar gözetmeksizin sadece ve sadece varoluşa, insana duyduğu saygıdır onu özel insan yapan. Hiç tanımadığı biriyle karşılaştığında tuhaf önyargılarla tutum belirleyenlerden değildir. İlk tepkisi sıcak bir tebessüm ve içten bir merhabadır. Ne kadar da çok yanılmışızdır ya­şamda. Hani o “elektrik” alamadıklarımızın birçoğu vazgeçil­mezimiz olur ama yine de vazgeçemeyiz yabani tutumlar­dan. Gereksiz yere set koyup zaman kaybeder, sırf bu yüzden daha az tat alırız yaşamdan. Fikriye Teyze gibiler yapmacık tavırların zaman kaybı olduğunu iyi bilirler. Dost elini önüne gelene uzatır, kadir kıymet bilenlerle de vakit kaybetmeden dostluk köprülerini kuruverirler.  Yolda yürürken bir selamı esirgemezler. Dostları akıllarına geldiğinde telefon etmek­ten erinmezler, içlerinden geldikçe sevdiklerinin gözünün içine bakıp bir iltifatı çok görmezler.

10 Ağustos 1941 yılında doğmuş Fikriye Teyzemiz. Al­lah uzun ömürler nasip etsin. İyi ki onu tanımışım. Ondan gördüğüm ve hayatıma uyarlamam gereken birçok incelik var. Bu yüzden anlatma gereği hissettim; hem o güzellikleri aklıma kazımak hem de bu özel insanı başkalarına tanıtmak için.

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
FİKRİYE TEYZE- Uğur SATILMA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!