Sevgili Orhan Erokyar, müzik dünyasının başarılı ve bir o kadar da sevilen ismi. Radyo sektörüne yıllarını veren Erokyar, kendisinin de ifade ettiği üzere “Ozzy” lakabıyla tanınıyor. Bugüne kadar sayısız radyo programına imza atan Ozzy, Dj olmasının yanı sıra hem müzisyen, hem seslendirme sanatçısı hem de sıkı bir müzik arşivine sahip bir değerimiz. Albümhane, adını vermiş olduğu eşsiz arşivi ile müzik ve sinema dünyasının nabzını tutmaya devam ediyor.
Sevgili Ozzy, müzik sektörünün emektarı olarak genç isimlerin en büyük destekçisidir. Programlarında yeni isimlere yer vermesi bunun en güzel örneği. Ünlü birçok ismin de klibi olmayan ya da az dinlenildiği düşünülen parçalarına şans tanır. Sanatçılara ve müzik gruplarına desteği, her zaman sonsuzdur. Amatör ruhunu kaybetmeden, o müthiş enerjisiyle hep çok daha başarılı olmaktadır. İşini severek yapmanın, hatta hayatının ta kendisi olarak görmek bu olsa gerek.
Yıllardır çizgisini ve duruşunu bozmadan sürdürdüğü programları keyifle dinlenen Ozzy ile rolleri değiştik. Bu kez, soruları soran benim. Kendisi de sağ olsun, bütün içtenliğiyle yanıtladı. Bana bu fırsatı sunduğu için, kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Başarılı, sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yaşam diliyorum. Sevgili Ozzy, müzik adına iyi varsın, iyi ki bizimlesin.
Sevgili okurlarım, şimdi isterseniz frekansı hep umut olan radyonuzun sesini biraz daha açın. Ve bir kahve eşliğinde, sevgili Ozzy ile dostane sohbetimize ortak olun. Ne dersiniz? Sizlere şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Orhan Erokyar kimdir? Kendinizi, okurlarımıza tanıtabilir misiniz?
Merhaba.
Ve öncelikle çok teşekkürler. Orhan Erokyar; müziğe âşık, müzikle yaşayan ve hayatını geçindirmeye çalışan bir kişidir. Her ne kadar adım Orhan olsa da lakabım, “Ozzy” ismi ile bilinirim. Ozanlara Ozzy denen dünyada belki de tek Ozzy olan Orhan da olabilirim. 1976 doğumluyum. 17 yaşından beri radyo programları ve Dj’lik yapıyorum. Birçok radyoda çalıştıktan sonra halen CRI Türk’de her pazar “Ozzy ile Türkçe Rock” programlarına devam etmekteyim.
Sizin için müzik neyi ifade ediyor?
Hayatın kendisini… Her şey, bir ritim üzerine kurulu değil mi?
Radyo maceranız nasıl başladı?
Yakın bir arkadaşımın teşvikiyle başladı. Müziğe olan bağımı görmesi sonrası, kendi çalıştığı radyoya benim de başlamam fikrini sundu. Yapar mıyım, yapmaz mıyım yayıncılığı derken, kapısından girdik. Giriş o giriş…
Bugüne kadar hangi radyo kanallarında yer aldınız? Kimleri konuk ettiniz? Unutamadığınız bir yayınız var mı?
Şu ana kadar yerel ulusal birçok radyoda program yaptım. İlk büyük radyo serüvenim, bünyesinde o yıllarda ülkenin tarzında en iyi radyo kanallarını barındıran Star Medya Grubu radyolarında başlamıştır diyebilirim. (Süper FM, Rock FM, Metro FM, Joy FM gibi)
Rock radyosunda da, pop radyosunda da çalıştım. İki formatta da konuklu yayınlarım oldu. Hadise’den Erkin Koray’a, Cartel’den, Pentagram’a çok kişi ve grubu konuk ettim.
Unutamadığım programlardan biri, yine Erkin Koray’ın konuk olduğu ve biri süre sonra sıkılıp gitmek istediği yayın olmuştu. Yanlış anlaşılmasın program sıkıcı değildi. Erkin Baba hobi olarak sıkılmıştı! Tabii başka örnek, hatıra vs. çok var.
İşe ilk başladığınız dönemlerde Türkiye’de DJ’liğe bakış açısı nasıldı? Müzik piyasası ne durumdaydı? Günümüz hakkında neler söylemek istersiniz?
Ülkede Dj’lik o zaman daha uzay işi bir meslekti. Özellikle radyo programcılığı insanlara havalı geliyordu. Zaten bu yüzden birçok kişi part-time olarak bu mesleğe geçiyordu. Hatta bir ara elini sallasan radyocuya değerdi! Özetle ilgi daha çoktu diyebiliriz.
Müzik piyasası günümüze göre daha rahat kalkınıyordu. Fiziki basılan albüm durumu vardı. Haliyle dinlemek istediğin sanatçının cd ya da kasetini almak durumundaydın. Bu da müzik ekonomisine can veren bir kaynaktı!
2023’e bakacak olursak; hard copy (basılı kopya) yerini dijital platformlara bırakmış durumda. Elbette ki onun da sanatçıya bir hayli yardımı, desteği oluyor. Ama radyoculuğa dönecek olursak; şu an radyo ve radyo programcıları bundan 10-15 sene önce ki ilgi alakalıyı göremiyor! Sosyal ağlarla kendimizi devamlı harekette ve aktif tutmamız gerekiyor.
Plak, kaset, CD ve MP3 derken dijital platformlarda teklilerin yayınlandığı bir dünyadayız. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bu durum sizi ne yönde etkiledi?
Bize, plak şirketlerinden gelen promolar önceden bu dediğiniz formlarda gelirken artık dijital ortamlardan yine dijital formatta geliyor. Kullanımı erişilebilmesi kolay ve daha hızlı olduğunu söyleyebilirim. Beni çok fazla etkilemedi açıkçası. Ama ben hard copyci bir kişi olduğum için isterdim ki hala o şekilde yollasın gelsin. Ve elle tutulur gözle görülür olsun. Tabii bir yandan da çağa ayak uydurmak gerekiyor. Ve biz de onu yapıyoruz.
Ülkemizde bir müzik arşivinin varlığından söz edebilir miyiz? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Benim çevremde çok değerli müzik arşivcileri var. Kendim gibi onlara da saygı duyuyorum. Zaten hala cd plak ve kaset satıcıları da dükkânları da mevcut.
Şuan hangi radyo kanalından dinleyicilerinize ulaşmaktasınız? Programınızın içeriği nedir? Konuklarınızı neye göre beliyorsunuz?
Şu an ulusal bir radyo kanalı olan CRI Türk’den dinleyenlere ulaşmaya devam ediyorum. Programımın adı, “Ozzy İle Türkçe Rock.” Her Pazar, saat 18.00’de stüdyo konuklarımla canlı yayındayız. Gelen konuğun; müziğini, geçmişini ve geleceğini konuştuğumuz, şarkılarını çaldığımız ve mesajları cevapladığımız bir format.
Konukları belirlerken, dijital platform dinlenmelerine, sosyal ağ takipçi sayılarına bakıyorum. Ayrıca şarkılarının ağırlıkla Türkçe yapılmış olması esasım var. Ve tabii yayınlanmış en az 3-5 şarkısı olmasına da işimize yarar.
Siz, radyo programlarınız dışında ekranlarda, ülkenin önemli müzik festivalleri ve etkinliklerinde de yer alan başarılı bir DJ’siniz. Bu çalışmalarınızı kısaca anlatabilir misiniz?
Evet, ara ara festivallerde de Dj’likler yapıyorum. Pandemi sonrası, bu mesaim açıkçası azaldı. Ama umarım yeniden başlar. Ve festivallerde yer alabilirim. O ortamlarda olmak hem keyifli hem de enerjisi güzel.
Bir tercih yapmanız gerekse; radyo mu, festivaller mi? Her iki alanın iyi ve kötü yönleri nedir?
Radyo önceliğim. Çünkü orada büyüdüm. İki alanın da kötü yönü yok. En azından ben bu işe başladığımda yoktu. Şimdiki hal ise çok farklı. Sektör farklı. Bu yüzden, farklı bir konu başlığı olarak ayrı bir platformda bunlardan bahsetmek daha mantıklı olacaktır.
Buraya kadar DJ’liğinizden konuştuk. Siz aynı zamanda bir müzisyensiniz. Türkiye’de Rap müzik türü bu kadar tanınmıyorken, bir kaset çıkarma fikri nasıl doğdu? Nasıl bir tepki almıştınız? Günümüzde, müzik çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Ülkenin ilk rap gruplarından Rapor2’nin kurucu üyesiyim. Rap’in R’sinin olmadığı sektörde, kaset ve cd yayınladık. Klip çektik. Konserler ve röportajlar verdik. Yıllarca kültürü ve tarzı anlatmaya çalıştık. İlk misyonumuz oydu. Güzel hareketli ve popüler günlerimiz oldu açıkçası.
Kaset fikri ise şöyle ki; çocukluk arkadaşım Mahmut Akın ile zaten bu tarzı dinliyor. Acaba bu müziğin Türkçe ’sini de yapan olur mu diye bir yandan da bekliyorduk. Kimse yapmayınca demek ki bizim yapmamız gerekiyor deyip “Kolları sıvadık.”
İlk tepkiler ilginçti tabii. Sonradan insanlar yavaş yavaş anlamaya ve ilgilenmeye başladı. Konserlere gelenler çoğaldı vs…
Şu an grup olarak çok aktif olduğumuzu söylemem. Tabii ne olacağı hiç belli olmaz.
Bir müzik adamı olarak kimleri dinler, hangi isimleri başarılı bulmaktasınız?
İşim gereği her şeyi dinliyorum. Ve başarılı bulduğum çok insan ve çok grup var. (Politik cevap )
DJ’liğe başlamak ve müzik dünyasında yer almak isteyen gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Tek tavsiyem; SABIR
Seslendirme sanatçı olarak da sanat dünyasında yer almaktasınız. Bu alanda neler yapmaktasınız?
Ara ara evet seslendirme de yapıyorum. Birçok ürün seslendirdim. Teklif geldiğinde değerlendiriyorum.
Son olarak iletmek istediğiniz başka bir konu var mı?
İlgi gösterdiğiniz için size ve balıkesir24saat.com’a çok teşekkür ederim. Çalışmalarınızda da başarılar diliyorum. Sevgilerimle.